28 Şubat Raporları`nın İçeriği
28 Şubat davasının mağdur ve müşteki avukatları, postmodern darbenin temelini teşkil eden Genelkurmay brifinginin kayıtlarının MGK arşivlerinde bulunmamasını delilleri yok etmeye yönelik bir davranış olarak yorumluyor.
Yakın zamana kadar birer kahraman olarak röportaj veren 28 Şubatçıların ifadelerinde, bu sorunun cevapları var. Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) önemli bir aktörü olan dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya şöyle diyor: “Medyamızda Genelkurmay ihtilal yapacakmış gibi bir hava esmeye başladı. Önce Milli Güvenlik Kurulu’nda yasal yollardan gidilecek. Bununla bir yere varılamazsa ve sokaktan gelen irtica bir halk hareketine dönüşme eğilimine girerse müdahale son çare olacak.” Darbeyi kafasına koymuş bir yapının, MGK’yı yasal kılıf olarak kullandığının ifadesi bu.
Naip hakimlerin inceleme raporuna göre, MGK’daki müzakereler sırasında Erkaya, “Bayanlara para karşılığı tesettürlü kıyafet giydirilip Atatürk Bulvarı’nda dolaştırılıyor.” diyor. Başbakan Necmettin Erbakan, “hanımın ismini ve adresini” isteyince Erkaya, “Belki olabilir ama kendisi isterse” diyerek geçiştiriyor. Çünkü ortada böyle biri yok. Halkın ve hukukun kabul edemeyeceği yalan ve iftiraları resmi yazılarla rapor haline getiren 28 Şubatçılar, yasa dışı işlerin başlarına dert açacağını bildikleri için kayıtlarda iz bırakmamış olabilir. Bu ülkede bir dönem BÇG raporları ile yüz binlerce insanın hayatı karartıldı. İşte bunlardan iki örnek:
1- Sincan Halk Eğitim Mer-kezi’nde görevli ev ekonomisi öğretmeni Nurşen Orakçı mesela. Suçu kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı hareketmiş. İstihbarat Başkanı Korgeneral Fevzi Türkeri, ‘Alınan bir bilgiden’ diye başlayan ihbar yazısı ile Orakçı başta olmak üzere ona yardım ettiği söylenen yöneticileri tek tek fişliyor. ‘Alınan bilgi’nin kimden, nereden geldiği meçhul. Ama böyle hukuk dışı fişleme Genelkurmay aracılığı ile MGK Genel Sekreterliği’ne gönderiliyor. Hukuk devletinde bu işlemin yeri olabilir mi?
2- Sabah Gazetesi’nde yayımlanan ‘Fethullah’ın komandoları!’ haberi... BÇG tarafından hazırlanan ve MGK’ya sunulduğu belirtilen rapor önce medyada yayınlanıyor. “Gülen’in nihai amacının İslam devrimi olduğu, bu amaçla 3 bin intihar komandosu yetiştirmeyi planladığı’ yazılıyor. 16 sayfa olduğu belirtilen raporda “Gülen şeriatla yönetilen bağımsız Kürt devleti kurma arzusu ile ölen Şeyh Said Nursi’nin intikamını almak için Türkiye’yi ele geçireceği günü bekliyor.” deniliyor. Raporun MGK’ya geleceği özellikle belirtiliyor. Medyaya 16 sayfa olarak servis edilen raporun aslında 18 sayfa olduğu ve işadamları, bürokratlar ile üniversite çevrelerine gönderildiği ortaya çıkıyor. Raporun sansürlenen iki sayfasında, İslam dinine, Allah’a, Hazreti Peygamber’e ve Kur’an’a ağza alınmayacak hakaretler yapılıyor. Manşetlere taşınan BÇG raporlarıyla yapılan yargısız infazlar, özel seçilmiş brifingli savcılar aracılığıyla resmiyet zırhına alınıyordu.
Naip hakimlerin raporunda dönemin Savunma Bakanı Turhan Tayan, Genelkurmay sunumundan sonra “Samimi dindar kesim incitilmesin.” diyor. Şu anda CHP milletvekili olan Tayan’ın söz konusu toplantıda böyle bir uyarıda bulunması, kayıtlarda yok edilen sunumun da vahametini gösteriyor.