• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.86
  • ...
Prof. Dr. Sur: Gazze'de yaşanan insanlık dramının önüne geçmeyen bütün kuruluşlar sorumludur
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İşgal rejimi Gazze'de dünyanın gözü önünde soykırıma imza atıyor.

Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı, işgalci rejimin son 24 saatte gerçekleştirdiği 20 katliamda 190 kişiyi şehit ettiğini, 340 kişi de yaraladığını bildirdi.

Bakanlık, böylece 7 Ekim'den bu yana Gazze'de şehit edilenlerin sayısının 25 bin 295'e, yaralıların sayısının 63 bine yükseldiğini kaydetti.

Açıklamada, enkaz altında ve sokaklarda halen çok sayıda yaralının bulunduğu ancak sağlık ve sivil savunma ekiplerinin saldırılar nedeniyle onlara ulaşamadığına dikkat çekildi.

İşgal rejiminin saldırıları sonucu Gazze'de hastaneler, ambulanlar ve yollarda hasar aldı. İşgal rejimi; Gazze'de en büyük insani haklardan biri olan sağlığa erişim hakkını ihlal ederek bombardımanlardan sağ kurtulanları adeta ölüme terk etti.

Dünyanın gözü önünde büyük bir insanlık dramının yaşandığı Gazze'de abluka devam ettiği için başta gıda olmak üzere ilaç, hastane malzemesi ve hijyen malzemelerine erişilemiyor. Uzmanlar acil önlem alınmazsa işgal rejiminin saldırılarından sağ kurtulanlarında çeşitli hastalıklar sonucu hayatını kaybedeceğini belirtiyor.

Halk Sağlığı Uzmanı, Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, konuyla ilgili İLKHA muhabirine konuştu.

Prof. Dr. Haydar Sur

"Bir yerde barış yoksa orada sağlıktan söz edemezsiniz"

1986 yılında Dünya Sağlık Örgütü'nün yürüttüğü ve Birleşmiş Milletler'in bütün dünyaya duyurduğu herkesçe kabul edilen Ottawa Bildirgesi'ne göre sağlık için olmazsa olmaz 8 tane ön koşul olduğunu belirten Sur, bu ön koşullardan birincisinin de 'barış' olduğuna dikkati çekerek, "Eğer bir yerde barış yoksa orada sağlıktan söz edemezsiniz. İnsanlar; ölürler, hastalanırlar, yaralanır, sakat kalırlar ve dolayısıyla sağlık bozulmuş olur. Bunlar neden dolayı olur? Savaş doğrudan kişileri öldürür, savaş için atılan bombaların yaydığı zehirlerden sağlık bozulur, insanlar işlerini kaybederler artık gıda alacak paraları kalmaz sağlıkları bozulur, evleri yıkılır soğukta kalırlar veya güneşte kalırlar, sağlık bozulur, çocuklara verecekleri mamaları kalmaz, korkudan annelerin sütü kesilir... sayın sayabildiğiniz kadar. 50 tane neden sayabiliriz. Bir yerde sağlığın yok olması anlamına gelir. Kimin ne zaman öleceği de belli olmaz." dedi.

"Doğrudan ateşli silahlar bombalar nedeniyle ya da göçük altında kalarak ölenleri konuşuyoruz; kalanlar ne durumda?"

Gazze'de 20 bine yakın çocuğun işgal rejimi tarafından öldürüldüğünün altını çizen Sur, "Hayatta silah nedir bilmeyen 20 bin insanın 100 gün içerisinde öldürülmesini hangi vicdanla ve ne ile açıklayacaksınız. Benim doğrularıma göre bu durumu açıklayabilecek hiçbir mazeret yoktur. Gazze'de yaşanan insanlık dramının önüne geçmeyen bütün kuruluşlar bunun sorumlusudur. Dünya Sağlık Örgütü de dahil Birleşmiş Milletler'in tüm kuruluşları dahildir. Ülkelerin tamamına dahil, bölgedeki komşu ülkeler ve biz dahiliz. Başta zaten Amerika Birleşik Devletleri bu durumun en büyük destekçisi olarak sorumlu tutulmalıdır. Gazze ölen insanları biz sadece bu 20 bin veya 50 bin diye konuştuğumuzda; doğrudan ateşli silahlar bombalar nedeniyle ya da göçük altında kalarak ölenleri konuşuyoruz. Kalanlar ne durumda? Kalanlar ne kadar ömürlerini yaşayabilecekler? Bu çocuklar sağ kaldı diyelim, beslenemiyorlar. Bu çocuklar ilaca ulaşamıyor. Hastalar; diyabetliler, kanserliler, hipertansiyonlular, her gün ilaç almak zorunda olan insanlar nereye gitti? Kişilerin sapasağlam iken binlercesinin öldüğü bir durumda hiç kimse hasta insanların hayatını nasıl sürdüreceğini artık tartışamaz noktaya gelmiş bulunuyor. Bu insanlığın bittiği noktadır." şeklinde konuştu.

"Filistin'de Filistinli doktorların yazdığı en az Filistin'i savunan diğer siviller kadar hatta onlardan daha fazla bir destandır"

Gazze'de görevi başında iken katledilen, sağlık hizmeti sundukları hastaneleri yıkılan ve ilaç bulamadığı için hastalarının çaresizce ölümünü bekleyen hekimler hakkında konuşan Sur, "Her mesleğin kendine ait riskleri var. İnsanlar sağlıkçı olurken rutin zamanda son derece toplumun teveccühünü kazanan saygı gören, yaşam koşullları, aldığı ücretler ve benzeri nedenlerle toplumun diğer gruplarına göre biraz daha avantajlı olur. Sağlık profesyoneli olmak prestijli bir şeydir toplum buna ayrı bir teveccüh gösterir, minnet duyar çünkü sıkıntısını gideren pozisyonunda onun karşısındasını. Her mesleğin olduğu gibi fedakarlığın yapılması gereken zamanlarda görülüyor. Filistin'de Filistinli doktorların yazdığı en az Filistin'i savunan diğer siviller kadar hatta onlardan daha fazla bir destandır. Sağlık destanı yazmaktadırlar. Öleceklerini hiçe sayarak, ölüm risklerini hiçe sayarak; bir canı daha hayatta tutabilmenin savaşını vermekteler. Malzemeleri yoksa etrafında ne buluyorsa onunla kişilere yardım edebilmekteler, yer yoksa hastanelerler yıkılmış başlarına göçürülmişse sokakta tozların toprağın içinde bile o kişileri hayata tekrar döndürmeye çalışmaktalar. Bu durum tabii her profesyonelin yapması gereken ama herkesin aynı dirayette olmadığını düşünürsek herkesin de yapamayacağı bir kahramanlıktır. Askeri kahramanlık kadar sağlık kahramanlığı sayalım. Onları ayakta alkışlıyorum." ifadelerini kullandı. (İLKHA)











Bu haberler de ilginizi çekebilir