• DOLAR 34.344
  • EURO 36.393
  • ALTIN 2837.902
  • ...
Tıp Fakültesi öğrencilerinden Filistin'e destek açıklaması
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Basın açıklaması, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı önünde Tıp Fakültesi hocaları, sağlıkçılar ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşti.

Basın açıklaması öncesi öğrenciler tüm dünyanın gözü önünde 7 Ekim'den bu yana bebek, çocuk, kadın, yaşlı, hasta, yaralı demeden hunharca katledilen ve adeta kendi haline terk edilen Gazze halkına destek olmak ve bu vahşete karşı olduklarını belirtmek için toplandıklarını açıkladılar.

Öğrenciler adına basın açıklamasını Tıp Fakültesi öğrencisi Ahmet Hakan okudu.

Yaklaşık 100 yıldır Filistin topraklarında siyonist işgalciler zülüm yaptığını belirten Hakan, "1948 yılından beri Filistin'i işgal ederek başta çocuklar olmak üzere tüm sivil halkın haklarını ihlal eden, susuz, elektriksiz, hizmetsiz bırakan, yaşam hakkını ellerinden alan, keyfi olarak hesapsızca ve yargısızca saldırabilen zulüm rejimi; bu topraklarda sistematik katliamlar yapmakta, hayatta kalabilen insanların mal varlıklarına el koyup kendi evlerinden sürgün  etmekte  ve  onları  kamplarda  yaşamaya  mecbur  bırakmaktadır. İşgalci israil rejimi uluslararası kamuoyu önünde zalimane tavırlarına devam ederken Filistinlilerin haklı direnişini duyurmanın ve bu direnişe destek olmanın her yolunu engellemektedir. Küresel medyada uygulanan sansür ile kendi sözde haklılığına dünyayı inandırmaya çalışsa da tutuklanan binlerce çocuk ve doldurulan işkence hapishaneleri tüm insanlığa gerçekleri anlatmaya yetecek kuvvettedir." dedi.

"Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri olarak bu korkunç sistematik soykırıma maruz kalan Filistinlilerin yanındayız"

Açıklamasının devamında Hakan, şunları aktardı:

"Özellikle 7 Ekim'den bu yana her birinin ayrı ayrı hayatı, hayalleri, hedefleri olan 20 binden fazla insanın pervasızca katledildiği Gazze; erdemli bir direnişle hepimiz için koca bir öğretmene dönüşmektedir. Uluslararası anlaşmalarla sivil halkın korunması gereken haklarını çekinmeden çiğneyen işgal rejimi, hastaneleri ve ibadethaneleri dahi bombalamakta, çoğu çocuk ve bebekten oluşan sivilleri, hekim kardeşlerimizi, sağlık ekiplerini, gazetecileri, kadın, yaşlı demeden binlerce insanı katletmektedir. Bu vahşete aklı başında ve vicdan sahibi hiçbir insan sessiz kalamaz. Bugün burada beyaz önlükleriyle toplanmış hayat kurtarmakla görevli hekimler ve hekim adayları olarak asla sessiz kalmayacağız. Buradan açıkça bildiriyoruz ki Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri olarak bu korkunç sistematik soykırıma maruz kalan Filistinlilerin yanındayız, sınır kapılarından insani yardım girişine dahi müsaade edilmeyen Gazze halkının yanındayız, tıbbi yardım engellendiği için tek bir müdahalede dahi bulunamadan hastalarını kaybeden hekimlerin yanındayız. Çocuğunun parçalarını plastik bir torbada taşıyarak haykıran babanın yanındayız, bombalanan hastanelerde hayatlarını kaybeden ve sağ kalanların ise hastalarının cansız bedenleri üzerinde yardım çağrısı yapmak zorunda bırakılmış hekimlerin yanındayız, canlarını hiçe sayarak dünyaya gerçekleri göstermek isteyen gazetecilerin yanındayız. 12 şehidini henüz toprağa yeni vermiş bir millet olarak başkasının acısıyla canımız yanıyor ve bir kalbimiz olduğunu hatırlıyoruz. Allah şehitlerimize gani gani rahmet eylesin."

"Toplamda 131 hastane, 304 okul, 183 cami, 4 kilise, 163 basın kuruluşu, 55 bin konut işgalci rejimin silahlarına hedef olmuş ve yıkılmıştır"

7 Ekim'den bu yana işgalcilerin her türlü savaş suçu işlediklerine dikkat çeken Hakan, "El-Ehli Babtist Hastanesinin bombalanması sonucu en az 500 sivil hayatını kaybetmiştir. Endonezya Hastanesinde elektrik, su ve iletişim kesilmiştir. El-Avde hastanesi ile Hasta Dostları Hastanesi çevresi hedef alınmış, sayısız ambulans vurulmuş; Şifa Hastanesi, Nasr Çocuk Hastanesi, Türk-Filistin Dostluk Hastanesi çevreleri bombalanarak tahliyeye mecbur bırakılmıştır. Toplamda 131 hastane, 304 okul, 183 cami, 4 kilise, 163 basın kuruluşu, 55 bin konut işgalci rejimin silahlarına hedef olmuş ve yıkılmıştır. 8 binden fazla çocuk, 6 binden fazla kadın, 311 sağlık personeli, 103 gazeteci hayatını kaybetmiş; 1,9 milyon kişi evsiz kalmıştır. Her birinin ayrı hayatları olduğunu unutulan ve ne yazık ki zamanla birer sayıya indirgenen 20 bin kişiden 9 bini tıbbi malzeme yokluğundan hayatını kaybetmiştir. İçindeki şeytana dur demeyen bu eli kanlı rejim, oksijen tanklarını vurarak gözünü dünyaya yeni açmış bebekleri ölüme terk etmiştir. Bunca imkânsızlık içinde dahi yaralıların şifa bulması için canhıraş çabalayan hekim hastalarıyla ilgilenmekteyken kendi evladının ölüm haberini duyma çaresizliğini yaşamıştır." şeklinde belirti.

"Euro-Med işgalci israil rejiminin organ hırsızlığı yaptığını teyit etmiştir"

Gazze'de insanların her türlü insani yardımdan mahrum olduklarına dikkat çeken Hakan, "Su, yiyecek, tıbbi malzeme gibi temel insani ihtiyaçlardan mahrum bırakılan ve dünyayla tüm iletişimi kesilen Filistin halkı, tahliye uyarısı verilen bölgelere göçe zorlanmış ve binlerce sivil yollardayken vurulmuştur. Birleşmiş Milletler barınakları Hepatit A, menenjit, bit, cilt enfeksiyonları gibi bulaşıcı hastalıkların yuvası haline gelmiştir. Euro-Med işgalci israil rejiminin organ hırsızlığı yaptığını teyit etmiştir. Tüm bunlar açıkça gösteriyor ki Gazze’de bir insanlık dramı yaşanmakta, uluslararası hukuk ihlalleri yapılmakta, bölge insanı savaş suçları ve soykırım gerçeğiyle karşı karşıya kalmaktadır. Hekimler ve sağlık çalışanları olarak bizler bir insanın hayatının kurtulması, hayatının daha rahat geçmesi, sevdikleriyle beraber hastaneden daha huzurlu ayrılabilmesi için ömrümüzü fakültelerimizde geçirmekte, vaktimizi bu zor hekimlik sanatını hakkıyla öğrenebilmek için vakfetmekteyiz. İnsan çok şeyi çabasız unutabilecekken neyi unutmayacağına iyi karar vermelidir. Biz Ankara Tıp öğrencileri olarak Gazze’de evladını kaybeden annelerin çığlıklarını, bina enkazlarında oyun oynar gibi gezerek ailesinden birilerini arayan çocukların seslenişlerini unutmuyoruz; oksijensiz bırakılarak ölüme terk edilen prematüre bebeklerin seslerini ise artık duyamıyoruz." ifadelerine yer verdi.

"Hekimler olarak 'Ben ne yapabilirim?' sorusu her gün kimliğimizi ve insaniyetimizi yapılandırıyor"

Son olarak Hakan, "Buradan dünyadaki sorunlara çözüm getirme vaadinde bulunan tüm otorite ve kuruluşlara sesleniyoruz. Verdiğiniz sözleri yerine getirmeyi düşünüyor musunuz? Sorduğumuz sorular korkakların sessizliğinde kaybolsa da bizler, unutunca yaşayan ölülerden olacağımız bilinciyle umudumuzu, vicdanımızı ve desteğimizi taze tutuyoruz. Aliya İzzetbegoviç'in dediği gibi, her şey bitecek ve biz dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız. Kendi topraklarımızda özgürce emin adımlarla var olmaya devam eden bizler, nice azların çoklara galip geldiğinin bilinciyle Filistinli kardeşlerimizin kendi topraklarında şükrün en coşkulu halini yaşamaları için elimizden geleni yapacağız. Küresel boykota tüm benliğimizle destek olacağız, kendi yeteneklerimiz ve dilimizle zulme karşı tavır alacağız, yarın bunu kendi çocuklarımıza anlatırken utanmamak için desteğimize devam edeceğiz. Hekimler olarak 'Ben ne yapabilirim?' sorusu her gün kimliğimizi ve insaniyetimizi yapılandırıyor. Burada bulunarak çocukların öldürüldüğü bu dünyada sağlık çalışanları sıfatıyla insanlığın doğru tarafında yer aldığımızı biliyoruz. Şair İsmet Özel'in de dediği gibi: 'Susmanın suça iştirak olduğunu bilecek kadar aklım başımda…' İnsanlığın huzur ve barışı için çabalayan siz hekimler, hekim adayları ve basın mensupları, güzel ve vicdanlı insanlar; iştirakiniz için teşekkür ediyor, sizleri saygıyla selamlıyoruz." dedi. (İLKHA)













Bu haberler de ilginizi çekebilir