• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Ankaralılardan tevhid bayrağına yönelik hadsizliğe tepki
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Filistin'in Gazze şehrinde 3 aydır okullar, hastaneler, camiler, kiliseler, evler işgalci siyonistler tarafından bombalanıyor. Çocuk, kadın, yaşlılardan oluşan 22 binden fazla Gazzeli Müslüman şehid edilirken, binlercesi halen enkaz altında.

Vicdani-insani hassasiyete sahip tüm toplum kesimlerinin katılımıyla İstanbul'da 1 Ocak günü Filistin'de yaşanan işgalci siyonist zulme karşı ortak tepki göstermek amacıyla "Şehitlerimize rahmet, Filistin'e destek, israile lanet" sloganıyla yüzbinlerce Müslümanın katılımıyla bir etkinlik düzenlendi.

Filistin'e destek etkinliğinden elinde tevhid bayrağıyla dönen İsmail Aydemir isimli vatandaş, hadsiz bir şahsın yumruklu saldırısına uğradı. Bunun üzerine kaç gündür gündem olan tevhid bayrağı ile ilgili son olarak her fırsatta İslam düşmanlığı yapan Ankara Barosu, Filistin etkinliğinde tevhid bayrakları hakkında "hilafet talepçileri hakkında suç duyurusu" yapıldığını açıkladı.

Tevhid bayrağına yapılan saldırılar ile alakalı Ankara Filistin Dayanışma Platformu tarafından Cuma namazı sonrası saat 14.00'te Ankara Adliyesi önünde "Dünümüz, bugünümüz, yarınımız; La İlahe İllallah!" temalı basın açıklaması düzenlendi.

Sık sık tekbirlerin getirildiği basın açıklamasında, "Hak yol tevhid, tek yol İslam", "Kahrolsun israil kahrolsun PKK", "Siyonist uşaklar hesap verecek", "La İlahe İllallah Muhammed Resulullah" ve "Türkiye İslam'dır İslam kalacak" gibi sloganlar atıldı.

"Allah’tan Başka İlah Yoktur ve Hazreti Muhammed O'nun Elçisidir"

Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına basın açıklamasını Ömer Budak okudu. Besmele ile açıklamayı okuyan Budak, "Dünümüz, bugünümüz, yarınımız: La İlahe İllallah" diyerek başladı.

Tevhid bayrağı üzerindeki yazılarla ilgili bilgi veren Budak, "Kıymetli dostlarımız ve sevgili halkımız. Bu bayraklarda yazan nedir bilir misiniz? Hep birlikte haykıralım o zaman. La İlahe İllallah, Muhammedun Rasulullah. Allah'tan başka ilah yoktur ve Hazreti Muhammed O'nun elçisidir. Bu bayraklarda yazan kelime-i tevhid, İslam'ın şiarıdır. Tanca'dan Cakarta'ya Müslümanlar dünyanın dört bir yanına İslam'ın nurunu yayarken, onları ayağa kaldıran ve zalim imparatorlukları dize getiren söz bu kelime-i tevhid olmuştur. Sultan Alparslan'ı Anadolu'nun kapılarına getiren ve Malazgirt Savaşı'nda düşmana boyun eğdiren güç tevhid aşkı olmuştur. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethinde kılıçlarıyla küffarla çarpışan Müslüman ecdadımızın kalpleri, kelime-i tevhid için atmıştır." dedi.

"Gazze'de bir avuç yetim mücahit, dünyanın en azgın ölüm makinelerine karşı savaşıyorken onların sabır ve direniş kaynağı kelime-i tevhiddir"

Açıklamasının devamında Budak, şu ifadelere yer verdi:

"Bugün Gazze'de Müslüman kardeşlerimize bombalar yağdıran küffarın ordusu Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale'yi kuşatmışken Anadolu'dan, Suriye'den, Irak'tan, Gazze'den, Osmanlı devletinin dört bir yanından kalkıp emperyalist güçlerin hayasızca akınına karşı göğsünü siper edenlerin gönüllerinde taşıdığı sözler La İlahe İllallah'tır. 'Şu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli' diye yazan Mehmet Akif Ersoy'a İstiklal Marşı'nda bu mısraları yazdıran, şairin göğsünde taşıdığı tevhid şuuru ve Anadolu halkının şehadet aşkıdır. O bu mısralarıyla Müslüman bir ülkenin bağımsızlığının ancak kelime tevhidi haykıran ezanların memleketin dört bir yanında yankılanmasıyla tescillenebileceğini açık yüreklilikle ifade etmiştir. 15 Temmuz'da evlerinden abdest alıp sokaklara çıkan kahraman Anadolu halkı, tanklara yalın göğüsleriyle karşı koyarken, onlara bu izzet ve cesareti aşılayan kelime-i tevhid olmuştur. Bugün Gazze'de bir avuç yetim, mücahit, Filistin halkıyla beraber dünyanın en azgın ölüm makinelerine karşı savaşıyorken ve tüm dünyaya sabrın ve direnişin ne olduğunu öğretiyorken onların sabır ve direniş kaynağı yine kelime-i tevhid olmuştur. Bildiğiniz üzere 1 Ocak sabahı İstanbullular şehitlerimiz ve Filistin için Galata Köprüsü'ne akın etmiş ve şehitlerimiz ve Gazze için yürümüştür. Müslüman halkımız, ellerinde tevhid, Türkiye ve Filistin bayraklarıyla sokaklara dökülmüş ve israilin zulümleri ile siyonizmin coğrafyamızdaki aparatı PKK'yı lanetlemiştir. Böylece Türkiye bir kez daha insanlığın vicdanının sesi olmuştur."

"Ne yazık ki siyonizmin etki ajanlarının tesirinde kalan gençlerimiz bu ikisiyle sınırlı değildir"

Bu durumdan rahatsız olan siyonizmin etki ajanları ülkedeki atmosferi değiştirmek için düğmeye bastığını belirten Budak, "Galata'daki tarihi yürüyüşten Tevhid bayrağıyla dönen İsmail Aydemir ağabeyimiz, siyonizmin etki ajanlarının tesiri altında kalmış iki genç tarafından menfur bir saldırıya uğramıştır. Ne yazık ki siyonizmin etki ajanlarının tesirinde kalan gençlerimiz bu ikisiyle sınırlı değildir. Başında ırkçı bir siyonist uşağının bulunduğu mankurt güruh, yıllardır ülkemizdeki gençler üzerinde çeşitli oyunlar oynamaktadır. Gençlerimizi şehit kanlarıyla sulanmış bu toprakların manevi değerlerinden ve kelime-i tevhidden uzaklaştırmak, İslami bilinci ortadan kaldırmak ve Müslüman kardeşlerimizle aramıza kin ve nifak tohumları serpmek için özellikle sosyal mecraları kullanarak gençlerimiz üzerinde operasyonlar yapmaktadır. Bugüne kadar İslam'a açıktan saldıramayan bu alçaklar, sistematik bir şekilde Arap kardeşlerimize karşı gençlerimizi kışkırtmakta, böylece Araplık üzerinden İslam'ın şiarlarına hücum etmektedir. Onlar kitap okuyan bir nesil, bilgili ve ahlaklı bir gençlik değil, twitter'da paylaştıkları gönderilerden etkilenerek bilinci körelmiş, kolayca manipüle edilebilir bir nesil istemekte, artık sağlıklı düşünemeyen, etrafına kin ve nefretle bakan, onların ırkçı yalanlarıyla zihni dolmuş, hakikate kör, tabiri caiz ise zombiden farksız bir gençlik için çabalamaktadır." ifadelerini kullandı.

"Gazeteci bozuntusu kimseler bu saldırıyı kınamak yerine 'eline sağlık' diyerek olayın faillerini teşvik etmiştir"

Menfur saldırıyı kınamak yerine 'eline sağlık' diyenlere tepki gösteren Budak, devamında şunları aktardı:

"Siyonizmin içerideki uşakları ise kendi ahlak ve zeka seviyesine yakışır bir biçimde ve efendilerinin kendilerine verdiği emir gereğince olayın faillerini savunmaya başlamıştır. Sokakta kendi halinde yürüyen bir insana sırf elinde tevhid bayrağı var diye sataşıp ona vahşice saldırmayı normalleştirme ve şiddeti meşrulaştırma gafletine düşen bu insanlar bu olayın faillerini kahraman, mağdurunu ise suçlu ilan etme cüretini göstermiştir. Gazeteci bozuntusu 28 Şubatçı kimseler bu saldırıyı kınamak yerine 'eline sağlık' diyerek olayın faillerini teşvik etmiştir."

"Bu bayraktaki sözlerin anlamını bilmeyen cahil ordusu tevhid bayrağına ve bu bayrağı taşıyanlara şahit olunabilecek en çirkin iftiraları atmıştır"

Açıklamanın devamında Budak, "Herkes tarafından bilinmelidir ki sokakta yürüyen bir vatandaşa durduk yere saldırıp onu yaralayan bir kimsenin savunulacak hiçbir tarafı olmayıp sokaklarımızın güvenliği açısından tehlike arz etmektedir. Ancak hiç şüphesiz ülkemizin geleceği için en büyük tehlike, ırkçı ve faşist ideolojileriyle insanlarımızın gözünü boyayan ve Türkiye'de siyonizmin uşaklığını yürüten kimselerdir. Bundan dolayı milletimize ve İslam'a içten içe kin güden bu kimseler tarafından bu olay ve faili kullanılmış ve İslam'ın şiarı olan kelime-i tevhide karşı bir saldırı kampanyası başlatılmıştır. Bu bayraktaki sözlerin anlamını bilmeyen cahil ordusu tevhid bayrağına ve bu bayrağı taşıyanlara şahit olunabilecek en çirkin iftiraları atmıştır. Tüm bu garabetin üzerine, ideolojik saplantıları yüzünden adalete kör kalmış, milletin değerlerinden uzaklaşmış Ankara Barosu, İstanbul'daki eyleme katılanlara ve tevhid bayrağı taşıyanlara suç duyurusunda bulunma skandalına imza atmıştır." şeklinde belirtti.

"Kelime-i tevhid Müslümanların yaşam tarzı ve en büyük sloganıdır"

Türkiye'nin Müslüman gençleri olarak haykırdıklarını belirten Budak, "Ey kendini bilmez gafiller, siz bilmez misiniz ki her bir Müslüman fert tevhid bayrağını yüreğine nakış nakış işlemiştir. Siz bilmez misiniz ki dünyadaki iki milyar Müslüman, kelime-i tevhid için yaşar ve kelime-i tevhid için can verir. Siz bilmez misiniz ki emperyalist güçler bu toprakları işgal etme girişiminde bulunduğunda; çocuk, kadın, yaşlı ve erkek demeden herkes kelime-i tevhid için mücadele etmiş, onların iradesini temsil eden ilk Meclis açılırken kelime-i tevhid nidaları semalarımızda yankılanmıştır. Kelime-i tevhid, ezanlarımızla hala ülkemizin semalarında yankılanmaya devam etmektedir. Kelime-i tevhid Müslümanların yaşam tarzı ve en büyük sloganıdır." dedi.

"Kelime-i tevhid ile yoğrulmuş bu toprakları, üç beş kendini bilmeze bırakacak değiliz"

Son olarak Budak, "Kelime-i tevhide dil uzatmak bu ülkenin Müslümanlarına ve onların yaşam tarzına müdahale etmektir. 28 Şubat hayallerine dalanlar bilmelidir ki bu milletin değerlerine el uzatmak artık kimsenin haddine değildir. Milletin değerlerinden kopuk yaşamayı adet edinmiş olan sizler kelime-i tevhide ya alışacaksınız ya da alışacaksınız. Başka bir seçeneğiniz yok. Kelime-i tevhid ile yoğrulmuş bu toprakları üç beş kendini bilmeze bırakacak değiliz. 15 Temmuz'da milletimiz tankların karşısına dikilirken darbecilere alkış tutanlar ve ATM kuyruklarına girenlerin, istedikleri siyasi partiye oy vermeyen depremzede kardeşlerimize söylemedikleri laf bırakmayan sahtekarların vatanseverlik naraları artık milletimize asla inandırıcı gelmemektedir. Son olarak belirtiyoruz ki bu ülkenin Müslüman gençleri her yerde kelime-i tevhidi haykırmaya ve tevhid için yaşamaya devam edecektir. Kassam'ın ordusu siyonistlerle çarpışırken, bize de siyonistlerin uşaklarına karşı ülkemizi savunmak düşmüştür. Kelime-i tevhid için bir bedel ödenecekse bizler bu bedeli ödemeye hazırız. Çünkü tevhid bizim dünümüz bugünümüz ve yarınımızdır." ifadelerine yer verdi.

Basın açıklamasının ardından ilahilerin seslendirilmesiyle program son buldu. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir