10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu başladı
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen `Nübüvvet` konulu 10. Uluslararası Bediazzaman Sempozyumu halkın yoğun katılımı ile başladı.
İSTANBUL - Ataköy Sinan Erdem Spor Salonu`nda açılışı gerçekleştirilen 10. Uluslararası Bediazzaman Sempozyumu, Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başlayan Sempozyuma, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Bekir Bozdağ, Hüseyin Çelik, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş katıldı. Siyasi isimlerin yanı sıra Türkiye, İtalya, Somali, İngiltere, Güney Afrika, Suriye, Mısır, Rusya, ABD ve Almanya gibi çok sayıda akademisyen de katılım gösterdi.
"Sempozyum akan kanın durmasına vesile olsun"
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Başkanı Faris Kaya, "Bediüzzaman, peygamberlerin sadece manevi bakımdan değil, dünyevi yani maddi gelişme ve kalkınma bakımından da birer rehber olduğunu geniş örnekleriyle bize anlatır. Bediüzzaman nübüvvetin temel eserlerini işlerken aklın önemini inkar etmez. Nübüvvetin nuruyla aydınlanan varlık aleminin hakiki saadeti ancak aklı selim olarak tarif edilen vahiy-akıl beraberliği ile olabileceğini söyler. Bu sempozyumu Cenab-ı Allah`a bir dua olarak takdim ediyoruz ki, insan oğlunun hak ve hakikat arayışına bir şık olsun, nur olsun, hizmet etsin. Bilhassa akan kanların da durmasına vesile olsun." dedi.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Başkanı Faris Kaya, "Bediüzzaman, peygamberlerin sadece manevi bakımdan değil, dünyevi yani maddi gelişme ve kalkınma bakımından da birer rehber olduğunu geniş örnekleriyle bize anlatır. Bediüzzaman nübüvvetin temel eserlerini işlerken aklın önemini inkar etmez. Nübüvvetin nuruyla aydınlanan varlık aleminin hakiki saadeti ancak aklı selim olarak tarif edilen vahiy-akıl beraberliği ile olabileceğini söyler. Bu sempozyumu Cenab-ı Allah`a bir dua olarak takdim ediyoruz ki, insan oğlunun hak ve hakikat arayışına bir şık olsun, nur olsun, hizmet etsin. Bilhassa akan kanların da durmasına vesile olsun." dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise, Bediüzzaman Said Nursi`nin hayatına değinerek Bediüzzaman, inandığı gibi yaşadığı için zindandan zindana gönderilmiştir, diyerek Üstad`ın yılmadığına dikkat çekti. Bozdağ şöyle devam etti: "Nur yayılmasın diye adeta etrafı karanlıklarla örülmüştür. Onun sahip olduğu ilim ve davası bu karanlık duvarları yıkmayı başarmıştır.
Bediüzzaman`ı milyonlar hatırlıyor
Bediüzzaman Said Nursi büyük bir alimdir, büyük bir iman ve dava adamıdır. Onun esas davası, inandığı gibi yaşamak ve başkalarının da aynı iman ve şuurla yaşamasını temin etmektir. Hem de eserleriyle yerine getirmiştir. Hayatının her anında inandıklarının gereğini yapıp yazıp söylemiştir. İmanından, amelinden, irfanından davasından, hasılı insanlığından, Müslümanlığından hayatının hiçbir anında taviz vermemiştir. İnandığı gibi yaşadığı için zindandan zindana gönderilmiştir. Nur yayılmasın diye adeta etrafı karanlıklarla örülmüştür. Onun sahip olduğu ilim ve davası bu karanlık duvarları yıkmayı başarmıştır. Her tarafa bu aydınlık ulaşmıştır. `Kanunun neresinden ceza veririz` diye bakanlar, onu yakalamaya çalışanlar, sürgüne gönderenleri bugün bilenler, hatırlayanlar yok. Ama Bediüzzaman Hazretlerini bu salondakiler gibi yüzler, milyonlar biliyor, milyonlar hatırlıyor." ifadelerini kullandı.
Bediüzzaman Said Nursi büyük bir alimdir, büyük bir iman ve dava adamıdır. Onun esas davası, inandığı gibi yaşamak ve başkalarının da aynı iman ve şuurla yaşamasını temin etmektir. Hem de eserleriyle yerine getirmiştir. Hayatının her anında inandıklarının gereğini yapıp yazıp söylemiştir. İmanından, amelinden, irfanından davasından, hasılı insanlığından, Müslümanlığından hayatının hiçbir anında taviz vermemiştir. İnandığı gibi yaşadığı için zindandan zindana gönderilmiştir. Nur yayılmasın diye adeta etrafı karanlıklarla örülmüştür. Onun sahip olduğu ilim ve davası bu karanlık duvarları yıkmayı başarmıştır. Her tarafa bu aydınlık ulaşmıştır. `Kanunun neresinden ceza veririz` diye bakanlar, onu yakalamaya çalışanlar, sürgüne gönderenleri bugün bilenler, hatırlayanlar yok. Ama Bediüzzaman Hazretlerini bu salondakiler gibi yüzler, milyonlar biliyor, milyonlar hatırlıyor." ifadelerini kullandı.
Risalet görevini ümmetin topyekun vicdanına bırakmıştır
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de, "Kur`an-ı Kerim `İçinizden bir grup bulunsun, emr-i bil maruf nehyi anilmünker yapsın` diyerek adeta risalet görevini ümmetin topyekun vicdanına bırakmıştır. Bu anlamıyla peygamberi misyon her daim hem ümmet hem de insanlık için müminler üzerinde en önemli vazifelerdendir. Bugün başta Müslüman coğrafyası olmak üzere tüm insanlık vahiyle teşkil edilen bilgiye ve hikmete muhtaç durumdadır. Peygamberimizin son nebi olması bu mesajın insanlığın kurtuluşu için o döneme ait son bir reçete olduğu anlamında değildir. Nübüvvetin ömrü, nebinin ömrü ile mukayyet değildir. Nübüvvetin hükmü, getirmiş olduğu semerelerle bu gün de câridir. Nübüvvetle insanlık bilgisine ulaşan ilâhî rehberliğe her zaman muhtaç olacağız. Bu konuda enbiyaya varis olan ulemaya yakışan da enbiyanın mesleğine sülük etmektir. Her çağa ve döneme ait olmak üzere peygamberi mesaj verecek ve çağın lisanınca bu mesajı insanlığa tekrar iletecek toplum önderleri, bilginleri ve âlimleri var olacaktır." şeklinde konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de, "Kur`an-ı Kerim `İçinizden bir grup bulunsun, emr-i bil maruf nehyi anilmünker yapsın` diyerek adeta risalet görevini ümmetin topyekun vicdanına bırakmıştır. Bu anlamıyla peygamberi misyon her daim hem ümmet hem de insanlık için müminler üzerinde en önemli vazifelerdendir. Bugün başta Müslüman coğrafyası olmak üzere tüm insanlık vahiyle teşkil edilen bilgiye ve hikmete muhtaç durumdadır. Peygamberimizin son nebi olması bu mesajın insanlığın kurtuluşu için o döneme ait son bir reçete olduğu anlamında değildir. Nübüvvetin ömrü, nebinin ömrü ile mukayyet değildir. Nübüvvetin hükmü, getirmiş olduğu semerelerle bu gün de câridir. Nübüvvetle insanlık bilgisine ulaşan ilâhî rehberliğe her zaman muhtaç olacağız. Bu konuda enbiyaya varis olan ulemaya yakışan da enbiyanın mesleğine sülük etmektir. Her çağa ve döneme ait olmak üzere peygamberi mesaj verecek ve çağın lisanınca bu mesajı insanlığa tekrar iletecek toplum önderleri, bilginleri ve âlimleri var olacaktır." şeklinde konuştu.
"Sizler cennet gibi bir baharda geleceksiniz"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise yaptığı konuşmada, geçmiş zamanda yaşanılan zorluklara değindi. Çelik, "Geçmiş hükümetler Beziüzzaman hayattayken ona nerede zindan, nerede işkencehane ve nerede zulmedilecek mekan bulabileceklerinin hesabını yaparlardı. Beziüzzaman, manevi bir telgrafla `Kardeşlerim ne yapayım acele ettim kışta geldim. Sizler cennet gibi bir baharda geleceksiniz` diyordu. Türkiye`yi bu cennet gibi atmosfere taşıyan bu hizmetin cefakar, vefakar mensuplarını tebrik ediyordu ve `Henniyenlekum` diyordu. Benim de bu kalabalığa söyleyebileceğim en güzel ifade `Henniyenlekum` yani tebrikler olsundur." ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise yaptığı konuşmada, geçmiş zamanda yaşanılan zorluklara değindi. Çelik, "Geçmiş hükümetler Beziüzzaman hayattayken ona nerede zindan, nerede işkencehane ve nerede zulmedilecek mekan bulabileceklerinin hesabını yaparlardı. Beziüzzaman, manevi bir telgrafla `Kardeşlerim ne yapayım acele ettim kışta geldim. Sizler cennet gibi bir baharda geleceksiniz` diyordu. Türkiye`yi bu cennet gibi atmosfere taşıyan bu hizmetin cefakar, vefakar mensuplarını tebrik ediyordu ve `Henniyenlekum` diyordu. Benim de bu kalabalığa söyleyebileceğim en güzel ifade `Henniyenlekum` yani tebrikler olsundur." ifadelerini kullandı.
Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Kendi halkının dini değerleriyle alay eden kendi halkının dini değerlerini rencide eden insanları inim inim inleten bir hükumet ve devlet anlayışından bugün halkının değerlerini paylaşan, halkının duygularıyla aynı duyguları yaşayan bir hükümet ve devlet anlayışına ulaşılmıştır. İşte o gün Bediüzzaman`a zindan arayan valiler yerine bugün Bediüzzaman`ın talebelerini ve yapılan sempozyumu destekleyen insanlar var." (Erkan Yavuz - İLKHA)