Gazze'deki soykırım, ABD Büyükelçiliği önünde protesto edildi
İşgalci siyonistlerin Gazze'de iki aydan fazladır yaptığı vahşi soykırım ve saldırıları, işgalci ABD'nin Ankara Büyükelçiliği önüne yapılan yürüyüş ve ardından basın açıklamasıyla protesto edildi.
Ankara Filistin Dayanışma Platformu öncülüğünde bir araya gelen Ankaralılar, işgalci siyonistlerin Gazze'deki vahşi saldırılarını, siyonist işgal rejiminin katliam ve soykırım ortağı ABD Büyükelçiliği önüne yapılan yürüyüş ve ardından basın açıklamasıyla protesto etti.
"Filistin için yürüyoruz!" sloganıyla 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde Ankara'nın Çankaya ilçesinde bulunan Tuğba Altınok Camisinde toplanan Ankaralılar, Filistin'in özgürlüğü için ABD Büyükelçiliği önüne yürüdü.
Sık sık tekbirlerin getirildiği ve sloganların atıldığı basın açıklamasında, kimi vatandaşların gözyaşları döktüğü görüldü.
ABD Büyükelçiliği önünde toplanan kalabalığa, Araştırma Kültür Vakfı adına Halis Çıtır ve Medeniyet Vakfı Ankara Şube Başkanı İbrahim Hakkı Toprak birer konuşma yaptı.
Ardından Ebu Ubeyde kostümünü giyen bir çocuk, Ebu Ubeyde'nin yaptığı açıklamalarda kullandığı kelimelerden Arapça olarak, 'isterseniz denizden havadan veya karadan gelin' diye konuştu.
Ebu Ubeyde'yi canlandıran çocuğun ardından ise program, İsveç'te okunan Filistin mektubunu Türkçe olarak Sena Özçelik'in okuması ile devam etti.
"Dünya, her yıl olduğu gibi bu yıl da İnsan Hakları Gününde dünyada eşi görülmedik bir vahşetle insan hakkı ihlallerine sahne olmaktadır"
Memur-Sen Ankara Başkanı Nevzat Öylek
Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına basın açıklamasını Memur-Sen Ankara Başkanı Nevzat Öylek okudu.
Açıklamasında bugünün 10 Aralık İnsan Hakları Günü olduğuna vurgu yapan Öylek, "İnsan hakları; ırkına, rengine, diline bakmaksızın bütün insanların doğuştan sahip oldukları değer, onur ve haysiyete uygun davranmayı ifade etmektedir. Ayrılmaz, devredilmez, ertelenmez olan bu hak ve özgürlükler, bütün insanlığın üzerinde mutabık kaldığı ortak medeniyet değerleridir. 75 yıldır, dünya barışını sağlamak için ülkelerin kabul ettiği temel haklar beyannamesi, ne yazık ki haksızlıkları önlemede yeterli olamamıştır. Dünya, her yıl olduğu gibi bu yıl da İnsan Hakları Gününde dünyada eşi görülmedik bir vahşetle insan hakkı ihlallerine sahne olmaktadır. Politik ve askeri destek bulan zorbalar, katliamlara varan ihlallerini sınırsızca, sorumsuzca sürdürebilmişlerdir. İnsani değerlerden yana nasipsiz yapılar, amaçlarına ulaşmak için bütün değerleri yok saymış; insanlık, özellikle de Müslümanlar kan denizinde boğulurken, batı dünyası bildik samimiyetsiz kınama nakaratını tekrar ede gelmiştir." dedi.
"ABD başta olmak üzere küresel emperyalizm, insanlığa ve özellikle İslam dünyasına karşı acımasız bir savaş yürütüyor"
Öylek, "Biliyoruz ki bundan önce olduğu gibi bu yıl da batılı ülkeler ve Birleşmiş Milletler, insan hakları ihlallerini kınayacaklar, ancak yeryüzünü cehenneme çeviren egemenlere karşı kıllarını kıpırdatmayacaklar. Mazileri, insan hakkı ihlalleri, cinayet ve soykırımlardan ibaret ABD ve AB ülkeleri bütün bir dünyayı sömürü alanı, insanları ise kendi emellerine hizmet ettiği sürece uysal bir köle, sömürü düzenine itiraz ettiği anda ise yok edilmesinde beis görülmeyen bir varlık olarak görüyorlar. ABD başta olmak üzere küresel emperyalizm, insanlığa ve özellikle İslam dünyasına karşı acımasız bir savaş yürütüyor. Küresel emperyalizm nedeniyle küresel yoksulluk ve açlık büyürken, iç savaşlar ve insani krizler her geçen gün derinleşiyor. Bugün dünyada 60’ı aşkın ülkede savaş ve çatışma yaşanırken ölen her 4 kişiden 3'ünü siviller oluşturuyor. Son 20 yıl içerisinde Irak’ta 1,5 milyon, Suriye’de 1 milyon, Afganistan’da 300 bin, Libya`da 50 binden fazla sivil öldü." ifadelerine yer verdi.
"20 milyon insan ülkesini terk ederek, mülteci, göçmen veya sığınmacı konumuna düşürülmüş durumda"
Açıklamasının devamında Öylek, "BM'in kendi verilerine göre, yerinden edilen insan sayısı 100 milyona yaklaştı. Bunların yarısından fazlası ise çocuk. Bugün 20 milyon insan ülkesini terk ederek, mülteci, göçmen veya sığınmacı konumuna düşürülmüş durumda. Kaçarken yollarda donarak ve boğularak ölenlerle ilgili veriler ise sadece sıradan bir haber olarak veriliyor. Yine BM raporlarında, açlıkla karşı karşıya kalan insanların sayısında hızlı bir artışın meydana geldiği, 2019 yılında 613 milyon olan bu sayının bugün 800 milyonu aştığı ifade ediliyor. 2,4 milyar insanın, yani dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unun gıdaya sürekli erişimi bulunmuyor. Kurdukları sömürü düzeninin bir stratejisi olarak terör, iç çatışma ve savaşla yönetilemez duruma getirdikleri ülkelerden göç etmek zorunda kalan mazlumlar, gittikleri ülkelerde de ırkçılık ve göçmen düşmanı politikalarla, sistematik saldırı ve katliamlarla karşılaşıyorlar." diye kaydetti.
"Filistin’de açık bir soykırım karşısında sessiz, seyirci kalan batılı devletlerin insan hakları söylemlerinin samimiyetsiz, aşağılık bir yalandan ibaret olduğu bir kez daha anlaşılmıştır"
İslam coğrafyasında yaşanan vahşetlere ABD ve avenelerinin hep sessiz kaldıklarına dikkat çeken Öylek, "Filistin, Bosna, ırak, Afganistan, Doğu Türkistan, Suriye, Keşmir, Myanmar, Yemen, Libya, Somali, Sudan ve diğer birçok İslam ülkesinde emperyalizmin ve işbirlikçilerinin sebep olduğu ağır insan hakları ihlallerine, ölümcül saldırılara, insanların maruz kaldıkları fiziki ve kültürel soykırımlara ABD, AB ve onların kurdukları uluslararası örgütler hep sessiz kaldılar ve kalmaya devam ediyorlar. Bugün insana saygıyı ‘değer’ kabul etmeyenlerin insanlık için ne denli korkunç bir vahşete sebep olduklarını, baştan sona ölüm kampına dönüştürülen Gazze’de Filistinlilere uygulanan soykırımda bir kez daha görüyoruz. Filistin’de açık bir soykırım karşısında sessiz, seyirci kalan batılı devletlerin insan hakları söylemlerinin samimiyetsiz, aşağılık bir yalandan ibaret olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Esasen bu güçler varlıklarını öteden beri soykırım ve katliamlar üzerine inşa etmişlerdir. Batının, 'hakkı' sadece kendisine ait gören, ötekini insan bile saymayan hastalıklı hezeyanın, artık sözde ve sahte olduğuna şüphe kalmayan insan hakları kurumlarını, kurallarını işlevsiz kılmıştır." şeklinde belitti.
"BM gibi uluslararası yapılar, mağduru ve mazlumu değil zalimi koruyarak hegemonik düzenin bekçiliğini yapıyor"
Öylek, "Daha önce birçok kez gerçek yüzlerini gördüğümüz sözde batı medeniyetinin kendi kabul ve tanımına uymayan insanları yok sayan, dışlayan, küçümseyen, sömüren paradigmaları, bugün kendi toplumlarında da vicdan sahibi herkes tarafından görülmüştür. Gazze’de, dünyanın gözü önünde kahir ekseriyeti çocuk, kadın ve hasta olan 30 bine yakın insanın vahşice katledilmesi, yaşamak gibi en temel hakkın bile ne ölçüde ağır bir saldırı altında olduğunu göstermiştir. Katliama Birleşmiş Milletler (BM) gibi, kuruluş amaç ve felsefesi güya insan haklarını ve barışı temin etmek olan bir kuruluşun engel olamamasının yanı sıra, başta ABD olmak üzere birçok batılı devlet yöneticisinin, eli kanlı katillere arka çıkması, modern Batı uygarlığının çöküşü anlamına gelmektedir. Küresel medya ağı, bu vahşet tablosunu örterek gerçekleri tersyüz etmeye, emperyalizmin saldırgan politikalarını haklı çıkarmaya çalışırken, BM gibi uluslararası yapılar, mağduru ve mazlumu değil zalimi koruyarak hegemonik düzenin bekçiliğini yapıyor." dedi.
"Siyonist israil bütün insani değerleri, uluslararası hukuku yok sayıp eşkıyalık yapıyor"
Yıllardır yaşadıklarımızın BM’nin dünya barışını ve insan haklarını koruyup gözetecek iradesinin de gücünün de inandırıcılığının da kalmadığını gösterdiğini söyleyen Öylek, "Ancak bütün engelleme ve karartmalara rağmen vicdanlı insanların dünyanın bütün başkentlerinde meydanlara çıkarak Siyonist işgale, zulüm ve katliama karşı Filistin’den, hak ve özgürlükten, barıştan yana boykot ve protesto gösterileri yapması, insanlığın geleceği adına hepimize umut olmuştur. Bizler, Dünya İnsan Hakları günü münasebetiyle, bütün vicdanlı insanları, insanlık ortak paydasında mazlumlarla dayanışmaya davet ediyoruz. Müslüman ülkelerin yöneticilerine sesleniyoruz. Dünyayı kasıp kavuran bu zulüm düzeninin son bulması ancak yeni ve adil bir dünya düzeniyle mümkündür. İzzettin El Kassam Tugayı mücahitlerinin izzetli mücadelesinden etkilenip gözlerini Müslümanlara çeviren, umutları yeniden İslam’la yeşerten insanlığın yönelişini karşılıksız bırakmayın. Batı uygarlığının, insanlığa kan ve gözyaşından başka bir şey getirmediği gerçeğini bütün dünya gördü. Siz de görün. İktidarlarınızın devamını değil, adil bir dünya düzeninin tesisini önceleyin. Siyonist israil bütün insani değerleri, uluslararası hukuku yok sayıp eşkıyalık yapıyorken hiçbir şey olmamış gibi ticari ilişkileri, ihracatı ve ithalatı devam ettirmeyin. Gazze’ye yönelik abluka ve ambargoyu kaldırmaya yönelik fili durum oluşturun. İsraille bütün ticari ilişkileri kesin." şeklinde ticari ambargo tavsiyelerinde bulundu.
"Tarihe ve insanlığa karşı sorumluluğumuz gereği susmayacağız"
Son olarak Öylek, "Ülkemiz başta olmak üzere bütün dünya toplumlarına sesleniyoruz. Bu terör devletini destekleyen firmaları boykot edin. Onların ürünlerini almayın. Harcadığınız her kuruşun kime gittiğini hesap edin. Gazzeli çocukların minik yüreklerine işlemiş kurşunların, tepelerine inmiş bombaların finansörü olmayın. Ekonomik boykotu olabildiğince yaygınlaştırın. Son olarak iş, sanat ve spor çevrelerine sesleniyoruz. Bütün dünya yaşanan vahşete karşı vicdanın sesiyle harekete geçmişken siz duyarsız kalmayın. Tüm hayran kitlelerinizi bu acımasız sömürü düzenine karşı harekete geçirin. İçimizdeki bir avuç Siyonist uşağının oluşturduğu mahalle baskısından kurtulun. Vicdanınızın sesine kulak verin. O sizi yanıltmayacaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun mazlumların yanında zulme karşı durmaya devam edeceğiz. Emperyalizmin sömürü düzenine karşı direniş ateşini her koşulda harlamayı sürdüreceğiz. Biz vicdanın sesiyiz. Bütün sesleri sustursalar da vicdanların sesini susturamazlar. Tarihe ve insanlığa karşı sorumluluğumuz gereği susmayacağız. Dökülen kanlar duruncaya kadar mazlumların sesi, çığlığı olacağız. Kahrolsun küresel emperyalizm! Yaşasın zulme karşı direnişimiz!" diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından kısa bir konuşma yapan Abdurrezzak Ateş'in konuşmanın ardından program dua ile nihayete erdi. (İLKHA)