• DOLAR 34.516
  • EURO 36.215
  • ALTIN 2980.885
  • ...
HÜDA PAR Milletvekili Dinç, eczacıların sorunlarını Meclis'te gündeme taşıdı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Dinç, konuşmasının başında Filistin'deki insanlık suçu, katliam ve soykırımın devam ettiğini vurguladı.

Bu konuda her platformda Filistinlilerin haklı mücadelelerinin yanında olmaya devam edeceklerini vurgulayan Dinç, Bingöl'de 10 Aralık Pazar günü Filistin'e destek mitingi düzenleyeceklerini ve katılım sağlayacaklarını ifade etti.

İşgalci siyonist rejimin, "Arz-ı Mev'ud" hayaline işaret eden Dinç, "İşgalciler, bu topraklara da göz dikeceklerdir ve memleketlerimize de hücum edeceklerdir. Çünkü siyonistler aslında insanlıkla mücadele ediyorlar. Bugün orada insanlık haysiyetini yerlerde süründürüyorlar. Bugün sessiz kalmadığımız gibi o günün gelmesi halinde yine sessiz kalmayacağız." dedi.

Dinç, "Üniversite sıralarında Batı'yla ilgili hep dersler gördük, tezler yazdık. Ancak bugün Gazze Üniversitesi, Batı'nın ikiyüzlülüğü, Batı'nın kendi çıkarları için her türlü vahşetler işlediğini ortaya koyarak tüm insanlığa apaçık bir ders veriyor." diye ekledi.

Kendisi de eczacı olan Dinç, daha sonra serbest eczacıların, hastanede bulunan eczacıların ve Eczacılık Fakültesi’nde okuyan eczacı adaylarının sorunlarını basın mensuplarıyla paylaşarak çözüm önerilerini sundu.

"Kamu eczacılarının hak ettikleri koşullarda görev yapmaları sağlanmalı"

Özellikle kamu eczacılarına, hak ettikleri değerin verilmediğini belirten Dinç, uygulamada bazı haksızlıkların yapıldığını söyledi.

Kamu eczacılarının taban ödeme katsayısında adaletin gözetilmediği ifade eden Dinç, "Hizmet alanının kadro unvan katsayısı uygulamasında adaletsizlik vardır. Eczacı ve uzman eczacılar için katsayı 1,05 iken diş ve pratisyen tabiplerin sırasıyla 1,2 ve 1,4’dür. Yataklı servislerin sorumlu hemşirelerine ek ödeme katsayısı verilirken sorumlu eczacı/baş eczacı pozisyonunda görevli eczacılara artırımlı ek ödeme verilmemektedir. Çarpıklık o kadar garip ki bazen kamu eczacıları arasında bile eşitsizlik yapılabiliyor. Mesela Türkiye, ilaç ve tıbbi cihaz kurumunda görevli eczacıların taban ek ödeme katsayısı 3,60 iken hastane ve il sağlık müdürlüklerinde görevli eczacıların taban ödeme katsayıları 1,20’de kalmıştır. Taban ödeme katsayıları arasındaki bu uçurum giderilmeli, bakanlıklarda, kurumlarda, hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında görev yapan kamu eczacılarının hak ettikleri koşullarda görev yapmaları ve özlük haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir." dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, ağustos ayında yaptığı açıklamada "hekim dışı sağlık personellerinin taban ek ödeme katsayılarının makul seviyeye getirileceğini" ifade ettiğini hatırlatan Dinç, kamu eczacıları ve sağlık çalışanlarının bu konuda somut adımların atılmasını beklediğini kaydetti.

Hastane eczanelerinin nakil alanlarının olacağı geniş bir hizmet bürosu olacak şekilde tasarlanmasını da dile getiren Dinç, “Hastane eczaneleri genelde morg yakınlarında eksi bir veya bodrum katlarında yapılmıştır. Su geçirgenliği olan, ilacın tedarik ve taşınması sürecinde problem oluşturan bu imar şekli terkedilmeli. Bundan sonra yapılacak olan hastane eczaneleri daha konsept bir tasarımla depo girişinin ilaç tasnif alanlarının ve nakil alanlarının olacağı geniş bir hizmet bürosunun olduğu bir planlama ile yapılmalıdır. İlaç fiyat kararnamelerinin döviz artış oranlarında hem depo fiyatlarında hem de eczanelerde birim güncellenmesi gerekiyor.” diye belirtti.

Sağlık tesislerine ataması gerçekleştirilen klinik eczacılarının yetki, görev ve sorumluluklarını tanımlayan mevzuatın yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Dinç, "Elbette eczacılarımızın tüm sorunları ekonomik değil. Mevzuatın yeterince açık olmamasından kaynaklı sorunlar da vardır. Açıktan atama ile sağlık tesislerine ataması gerçekleştirilen klinik eczacılarının yetki, görev ve sorumluluklarını tanımlayan mevzuat yeniden düzenlenerek muğlaklık giderilmelidir. Ayrıca kamuda çalışma hayali kuran eczacılık fakültesi mezunları tarafından yönergede belirtilen ‘25 yatağa 1 eczacı’ olacak şekilde yeni eczacı istihdamının sağlanması talep edilmektedir. Bu alımlar şeffaflık ilkesine uygun olarak yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.

"Serbest eczacılarımızın son yıllarda yaşadığı en büyük sorun ilaç fiyatlarının sürekli değişmesidir"

Dinç, "Serbest eczacılarımızın son yıllarda yaşadığı en büyük sorun ilaç fiyatlarının sürekli değişmesidir. İlaç fiyat kararnamesinde, 14 yıl öncesinin koşullarına göre belirlenen fiyat baremleri güncel duruma göre yeniden düzenlenmelidir. Yapılacak kâr oranı ve barem artışlarının enflasyon, ilaç fiyat artışları ve yeniden değerleme oranı gibi bir standarda bağlanarak güncellenmelerin yapılacağı yeni bir model oluşturulmalıdır." diye konuştu.

İlaç yokluklarının da ciddi bir problem olduğunu belirten Dinç, “Artan ilaç fiyatlarından ötürü ekonomik durumu düşük olan hastalar ilaca erişmekte zorlanmaktadır. Hastaların şikayetine konu olan, eczacıları ciddi şekilde mağdur eden ilaç yokluklarını minimize edebilecek yeni bir sistem oluşturulmalıdır. Aslında depolarda ilaç olduğu halde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından alınan kararlar beşerî tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılan 1 (bir) avro değeri ile reel ilaç kuru arasındaki farktan dolayı ilaç firmaları piyasaya ya ilaç vermemekte ya da kısıtlı bir şekilde vermektedirler.” dedi.

"Enflasyon göz önüne alınarak ilaç indirim oranları ve baremleri ile reçete başı hizmet bedeli tutar ve baremleri güncellenmelidir"

Serbest eczanelerde aşı yapılması, kan şekeri ve tansiyon ölçümü takibinin yapılmasının yasal hale getirilmesini eczacıların talep ettiğini dile getiren Dinç, "Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilaç alım protokolümüzde, eczacıların içinde bulunduğu ekonomik darboğaz gözetilerek gerçekçi iyileştirmeler yapılmalıdır. Yaşadığımız enflasyon ortamı göz önüne alınarak ilaç indirim oranları ve baremleri ile reçete başı hizmet bedeli tutar ve baremleri mutlaka güncellenmelidir. Eczanelerimizde majistral olarak hazırlanan ilaçların fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan ve sağlık bakanlığı tarafından güncellenen majistral tarifenin, aradan geçen sürece rağmen sosyal güvenlik kurumu tarafından güncellenmemesinden kaynaklı eczacı mağduriyetleri sonlandırılmalıdır. Eczacılarla imzalanan ek protokol hükmü uyarınca ekim ayından itibaren geçerli olması gereken indirim oranları eczacılara ödenerek hak kaybının önüne geçilmelidir. Eczacılarımız, serbest eczanelerde aşı yapılması, kan şekeri ve tansiyon ölçümü takibinin yapılması yasal hale getirilmesini talep etmektedirler." ifadelerini kulandı.

"Eczacıları denetleyenlerin eczacılardan seçilmesi yerinde olacaktır"

Dinç, şöyle devam etti:

"Sosyal Güvenlik Kurumu’nda çalışan müfettişlerin, eczacılardan oluşmaması nedeniyle yapılan denetim ve soruşturmalarda eczacılar büyük mağduriyet yaşamaktadır. Eczacıları denetleyenlerin eczacılardan seçilmesi yerinde olacaktır. Ya da denetleme yapanların içinde bir eczacının olması sağlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı kurumlarında görev yapan lisansüstü eğitim gören (yüksek lisans, doktora) eczacılara ilave ek ödeme katsayısı verilmelidir. Isı-nem ölçerlerin zorunluluğu ve istenilen kriterler bölge sıcaklığı ve alt yapı eksikliğinden ötürü sürdürülebilir değildir. Bu kriterlerin arandığı ilaçlara özgü bir kitapçık çıkarılmalı ve uygulama sadece onlara özel olmalıdır. Göç idaresi protokolü güncellenmelidir. Ödeme günleri netleştirilmeli, merkezi ödeme sistemine geçilmeli, eczacıların sunmuş olduğu hizmetin karşılığı olan reçete başı hizmet bedeli verilmelidir."

"Eczacılık fakültelerinin yerlerine ilaç AR-Ge merkezi kurulmalı"

Eczacılık fakültelerinin kontenjanlarının kademeli olarak düşürülüp yerine İlaç AR-GE Merkezi kurulmasını öneren Dinç, "1997 yılına kadar 7 adet eczacılık fakültesi bulunurken, 2001-2023 yılları arasında bu sayı 9 kat artmış, bugün itibariyle eczacılık fakültesi sayısı 63’e dayanmıştır. Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması ve toplum sağlığının etkin şekilde korunması ve geliştirilmesi adına bu kontrolsüz gidişata dur denilmelidir. Alt yapıdan ve akademik kadrodan yoksun eczacılık fakültelerinin yerlerine İlaç Ar-Ge Merkezi kurulmalı, mevcut eczacılık fakültelerinin kontenjanları kademeli olarak düşürülmelidir. Muayene fiyatlarının eczaneden karşılanması uygulaması da eczacılarımızın önemli bir sorunudur. Bu uygulamadan dolayı eczacılarla hastalar karşı karşıya gelmektedir. Bu gibi sorunların olmaması için devlet tarafından bilinçlendirici çalışmalar yapılmalı, halkımız bu konuda bilgilendirilmelidir. Sağlık uygulama tebliği çok sık değişmektedir. Buna yetişmek haliyle ciddi sorun olmaktadır. Sağlık uygulama tebliği daha kapsamlı ve derinlikli hazırlanmalıdır ki sık sık değişime muhtaç olunmasın." şeklinde konuştu.

Yardımcı eczacıların da sigorta ve asgari ücretleri devlet tarafından karşılansın"

Dinç, yardımcı eczacılık sürecindeki öğrencilerin durumuna da değinerek şunları kaydetti:

"Yardımcı eczacılık süreci, temelde bu kanun eczacı çalışmasına yönelik olarak çıkarılmıştır. Fakat fakültelerin artması ile yardımcı eczacılarımız staj görecek yer bulmakta zorlanıyorlar. Diyarbakır üzerinden örnek vererek belirtmek gerekirse; Dicle Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden bu yıl 120 mezun verilmesi planlanmaktadır. Fakat Diyarbakır’ın mecburi yardımcı eczacı çalıştırma kontenjanı 15’tir. 40-50 kişi ise gönüllülük esasına göre mezun olan arkadaşlarımızı kendi eczanelerinde istihdam etmektedirler. Geriye kalan 70-80 eczacı ise kaderlerine terkediliyor ve işsiz kalıyorlar. Nasıl ki tıp fakültesinin İntörn ve Diş Hekimliği Fakültesi’nin son sınıf öğrencilerinin sigorta ve asgari ücretleri devlet tarafından karşılanıyorsa buna benzer bir metod ile yardımcı eczacılık süreçlerinin tamamlanmasına imkân sağlanmalıdır."

Eczane ekonomilerinin salt ilaç fiyatlarına bağlı bir yapıdan uzaklaştırılması gerektiğini ifade eden Dinç, ayrıca eczacıların sunmakta olduğu istihdam alanlarının korunabilmesi adına intörn hekimlere sağlanan asgari ücret desteğine benzer katkı ve hibeler ile eczanelerin ekonomilerinin güçlendirilmesini talep etti.

Yüksek enflasyon ile beraber eczacıların işyeri kirası, SGK primi, personel giderleri nedeni ile zor bir süreç geçirdiğini aktaran Dinç, "Sağlığa ilişkin tüm ürünlerin sağlık çalışanlarının danışmanlığı ve takibinde sunulması gerekir. Takviye edici gıdaların da sağlık bakanlığından ruhsatlandırılarak sadece eczanelerden, eczacı danışmanlığı ve takibinde halka sunulması yönünde gereken düzenlemeler yapılmalıdır." ifadelerini kulandı. (İLKHA)







Bu haberler de ilginizi çekebilir