Tanrıkulu: Yenilenmiş kadrolarla sahaya inerek, fikirlerimizi kitlelere ulaştıracağız
HÜDA PAR Adana İl Başkanlığının 4'üncü Olağan Kongresi'nde bir konuşma yapan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, mart ayında yapılacak mahalli seçimler için genel merkez tarafından istişarelerin devam ettirildiğini belirterek, Yenilenmiş kadrolarla sahaya inerek kendi varlığımızı hissettirecek, düşüncelerimizi, fikirlerimizi kitlelere ulaştıracağız." dedi.
HÜDA PAR Adana, 4'üncü Olağan İl Kongresi'ni gerçekleştirdi.
Yüreğir Kültür Merkezi'nde düzenlenen kongreye, Genel Başkan Yardımcısı - Eğitim İşleri Başkanı Metin Kaya, HÜDA PAR Genel İdare Kurulu üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, bir çok siyasi parti ve STK temsilcisi, üye, delegeler ve vatandaşlar katıldı.
Kongre, Veysi Sonkaya'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Divan Kurulunun oluşturulmasının ardından Ahmet Ölmez ve Hakan Özbay tarafından faaliyet ve mali raporlarının sunumu yapıldı. Yönetim kurulu listeleri için verilen sürenin ardından yapılan seçimde, tek aday ve listeyle yapılan seçimi, delegelerin hepsinin oyuna alan mevcut Başkan Salih Demir, tekrar seçilerek güven tazeledi.
HÜDA PAR Adana İl Başkanı Salih Demir'in selamlama konuşmasının ardından programa katılan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, partililere hitap etti.
"Mezhepçilik, bölgecilik, etnik kimliğe dayalı siyaseti reddediyoruz"
Halkın sorunlarına dair çözümler ürettiklerinden dolayı halkın teveccühünü kazandıklarını ifade eden Tanrıkulu, "Bizim belirlediğimiz sloganların içi dolu ve her biri ciddi manalar taşımaktadır. Memleketin HÜDA PAR'a niçin ihtiyacı var? Belki biraz iddialı olacak ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim: 'Bugün bu ülkede gerçek anlamda adaletin tesis edilmesi ve var olan sorunların kökten çözümü için bizim dışımızda orijinal çözümler üreten ve yaklaşım gösteren partiler çok az, yok denecek kadar az. Çünkü bizler, dünya ve içerisinde bulunan her şeyin Allah tarafından insanın hizmetine verildiği ve insana hizmet etmenin de Hakk'a hizmet etmekle eşdeğer olduğuna inanan bir hareketiz. Dolayısıyla mezhepçilik, bölgecilik, etnik kimliğe dayalı siyaseti reddediyoruz. Yani Kur'an ve sünnetin reddetmiş olduğu ne kadar yaklaşım, düşünce varsa, bizler de hepsini ayaklarımızın altına aldık ve dolayısıyla ülkemizde de sorunlara dair getirmiş olduğumuz konuşmalar ehli vicdan kişiler tarafından dinlendiği zaman altlarına imzalar atılmaktadır." dedi.
"Yenilenmiş kadrolarla sahaya inerek varlığımızı hissettirecek, fikirlerimizi kitlelere ulaştıracağız"
Mart ayında yapılacak mahalli seçimler için genel merkez tarafından istişarelerin devam ettirildiğini kaydeden Tanrıkulu, "Yaklaşık olarak bir aya yakındır bu görüşmeler devam etmekte ve inşallah yakın bir zamanda da neticeye ulaşacak. Bizler önümüzdeki seçimlere ister tek başımıza parti olarak veya ilkelerimize uygun ittifak olursa ki bunların hepsi değerlendirecek, şu anda bunlarla ilgili olarak karar verilmiş bir konu yok. Yenilenmiş kadrolarla sahaya inerek kendi varlığımızı hissettirecek, düşüncelerimizi, fikirlerimizi kitlelere ulaştıracağız." diye konuştu.
"Vatandaşlarımızı ilgilendiren bütün sorunlar yerinde duruyor"
Ülkede yaşanan sorunların sistem kaynaklı olduğunu vurgulayan Tanrıkulu, "Dolayısıyla Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar var olan sorunlara getirilen çözümler tamamen neticesiz kalmıştır. Çünkü insan hak ve özgürlüklerini, insan haklarını, adaleti merkeze almayan hareketler geçici, pansuman görevi görecek bazı adımlar atmışlardır fakat bu sorunlar hala devam ediyor. 21. yüz yıldayız ve ülkemizde hala özgürlükler hususunda sorunlar var. Temel hak ve özgürlükler konusunda, inanç hürriyeti tam olarak sağlanamamaktadır, bu ülkede başörtüsü anayasal bir güvence altına hala alınamamıştır, Kürt meselesi çözülememiştir, kapitalist sisteme daha dayalı ekonomik sistemler son verilememişler yani kısacası şu anda herkesin konuştuğu ve bütün vatandaşlarımızı ilgilendiren bütün sorunlar yerinde duruyor. 'Yeni bir anayasa yapılması lazım' diye söylüyorlar, zaman zaman hükümet de, muhalefet partileri de, sivil toplum kuruluşları da bunu söylüyor ama bunu değiştirecek bir irade maalesef şu anda yok. Peki, bu yeni anayasa değişikliği için verilen önerilere baktığımızda sorunların temelini oluşturan, var olan şimdiki anayasadan çok da farklı öneriler yok. Bizler ise anayasanın ortak bir mutabakat metni olduğunu yani 85 milyonu ilgilendiren bir hukuk metni olduğunu, dolayısıyla anayasanın önünde cumhurbaşkanı da, milletvekili de, vatandaş da olsa herkesin eşit olduğunu savunuyoruz ve öyle olması gerektiğine inanıyoruz. Kendi medeniyet değerlerimize dayalı ve tekrar insanlığa örnek oluşturabilecek bir toplum oluşturacak bir anayasa, inanışımıza uygun, inancımıza barışık bir anayasa, adaleti ve hoşgörülü merkeze almış bir anayasa." ifadelerini kullandı.
"Anayasa değişiklikleri kişilere göre veya gruplara göre değil, 85 milyonu ilgilendirecek maslahat göz önünde bulundurularak yapılmalıdır"
2017 yılında Parlementer Sistemden, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildiğini hatırlatan Tanrıkulu, "Halkın çoğunluğu evet dedi ve sistem geçti. Bizlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne evet demiştik ve destek vermiştik. Bazı çekincelerimizle birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Parlementer Sistem'den artılarının daha fazla olduğunu söyledik ve bunu da açıkladık. Şu anda hükümet tarafından ve ona yakın olanlar tarafından 50 + 1'in tartışılması, değiştirilmesi ve bu sistemin bir daha geri revize edilmesi gerektiği söyleniyor. Oysaki bununla ilgili olarak, aslında yapılması gereken bellidir. Eğer Türkiye Başkanlık Sistemi'yle, her ne kadar ismi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de olsa Başkanlık Sistemi ile idare ediliyor ama kendine özgü bir başkanlık sistemi. Yani ne Amerika'da olan veya başka ülkelerde olan başkanlık sistemi ile değil ve en önemlisi bu sistemin yönetimde istikrar getireceğini, koalisyonlara son vereceğini herkes savunuyordu. Dolayısıyla 50 + 1 ile seçilmesi de en doğru olandır hatta bize göre bu konuda adım atılması gerekir. Mesela bunun uygulanmasına baktığımızda iki türlü seçim sistemleri var. Yani milletvekilleri seçimi de salt çoğunlukla yani oy kullanan ne kadar insan varsa yarısının bir fazlasını alan kişi milletvekili seçilir veya iki türlü dar seçim sistemi ile bu sistem yapılırdı. Dünyada hemen hemen her yerde böyle ama Türkiye'de farklı, dolayısıyla anayasa ve anayasa değişiklikleri kişilere göre veya gruplara göre değil, bir ülkenin geleceği ve 85 milyonu ilgilendirecek maslahatı göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
"Kapitalist sistemin temeli faizdir, faizi çıkardığınız zaman kapitalist sistem çöker"
Ekonomide faize dayalı kapitalist ekonomik modelden vazgeçilmesi gerektiğine vurgu yapan Tanrıkulu, "Türkiye'de ve dünya genelinde, istisnalar hariç faize dayalı kapitalist ekonomik sistem uygulanmaktadır. Niçin faize dayalı, niçin bunu özellikle söylüyorum çünkü faizin olduğu yerde sömürü vardır, alın teri sömürüsü vardır, faizin olduğu yerde devletlerin geliri toplumlarda adil bir şekilde dağıtılmamasından dolayı İslam faizin her çeşidini yasaklamıştır. Fakat kapitalist sistem temeli faizdir, faizi çıkardığınız zaman kapitalist sistem çöker. Biz HÜDAPAR olarak diyoruz ki, kapitalist ekonomik sistemi insanlara tek çıkar yol olarak sunmaktan vazgeçin. Onun alternatifi var, o da İslam'ın emretmiş olduğu iktisat sistemidir." şeklinde konuştu.
"Filistin haritasına baktığınız zaman siyonist terör rejiminin hiçbir uluslar arası hukuk tanımadığını göreceksiniz"
Filistin meselesinde Avrupa devletlerinin geçmişten bu yana siyonist siyonist rejimi desteklediğine dikkat çeken Tanrıkulu, şunları kaydetti:
"1948 yılına gelinceye kadar İngilizler Yahudileri getirip yerleştirdi, örgütlerdi, teşkilatlandırdı, silah, para verdi, insani ve teknik olarak da askeri olarak yardımda bulundu ve her türlü imkânı o siyonist yahudilere verdi. Onlarda orada bulunan, oranın yerlisi, sahibi olan Arapları yurtlarından silah zoruyla ve zulümle çıkarmaya başladılar, katliamlar yaptılar, öldürdüler. Şu anda 7 milyondan fazla Filistinli dünyanın birçok ülkesine dağılmış durumdalar. Kendi ülkelerinden çıkarılmış ve kendi ülkelerine dönememektedirler. Filistin haritasına baktığınız zaman siyonist terör rejiminin ne kadar yalancı olduğunu, hiçbir uluslar arası hukuk tanımadığını, verdiği hiçbir sözü yerine getirmediğini göreceksiniz. Bu işgalini, bu zulmünü dünyanın gözü önünde yapıyordu, yapmaya devam ediyordu ta ki 7 Ekim de Gazze'de Müslümanlar 'artık yeter' dedi. Artık sen Filistin topraklarında işgal girişiminde bulunamayacaksın ve bir mücadele başlatıldı. Gazze'de meydana gelen mücadele aslında sadece Müslümanlara değil, tüm insanlığa önemli mesajlar vermektedir ve elbette ki en önemlisi biz Müslümanlara mesajlar vermektedir. 7 Ekim sonrasını üç kategoriye ayırıyoruz. Batı tavrı ne oldu? Arapların ve İslam ülkelerinin veya İslam işbirliği Teşkilatının tavrı ne oldu? İslam coğrafyasında yaşayan halkların, Müslümanların ve dünyanın öte tarafında yaşayan gayrimüslimlerin tavırlar ne oldu? Bugünkü maddi ilerlemeleri tamamen mazlumların kanı üzerinden ve sömürü düzeninden kaynaklanan İngiltere, Fransa ve Almanya ve ABD, batı derken bunları kast ediyoruz çünkü şu an dünyayı bunlar idare ediyorlar. Şunu söylüyoruz: HÜDA PAR'ın iktidarında Siyonist terör rejimi ile her türlü siyasi, ticari ve askeri anlaşmalara son verilecek. Siyonist terör rejimine devlet olarak tanımaktan vazgeçilecek. Mescidi Aksa başta olmak üzere, Mescidi Haram, Mescidi Nebevi dâhil okullarda ders olarak okutulacak. Çocuklarımız Mescidi Aksa sevgisi ve özgürlüğü için mücadele bilinciyle inşallah yetişecekler."
Tek listeyle girilen kongrede, geçmiş dönem İl Başkanı olan Salih Demir güven tazeleyerek İl Başkanlığına yeniden seçildi. (İLKHA)