• DOLAR 34.595
  • EURO 36.374
  • ALTIN 2910.88
  • ...
5'inci Namaz Çalıştayının 2'nci oturumunda cuma namazı, miraç ve yakınlık konuları işlendi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

"Karanlıktan Nura Çıkmak İçin" sloganıyla çalışma yürüten ve "Hayat Namazla Güzeldir" şiarıyla her yıl birçok etkinlik düzenleyen, Kur'an Nesli Platformu, bu yıl 5'incisini düzenlediği namaz çalıştayı, gerçekleşen 2'inci oturum ile devam etti.

Fatih Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde devam eden çalıştayının ikinci oturumunda Eğitimci-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, Vaiz Mustafa Akgül ve Yazar Özkan Yaman konuşması olarak katıldı.

"Cumaya gelenin hâli ne olursa olsun ümmetten saymak maslahata uygundur"

Cuma Namazı ve Ümmet Bilinci konulu bir sunum yapan Eğitimci-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, "Cuma, toplanmaktır ve ümmet, önderliktir. Allah’ın izniyle ümmet toplanabilirse/toparlanabilirse yeryüzüne cemaat hâlindeki önderler olarak dağılacaktır. Hür olmak Cuma namazının farziyetinin koşulları arasındadır ve hür olmak, önderlik hakkına sahip olmaktır. Ümmet olmak, önder olmaktır, insan, kendisine önder olmaz. Ümmet olmak, insanlığa önder olmaktır. İnsanlığa önderlik, medeniyet gerektirir, dolayısıyla ümmet olmakla medeniyet olmak arasında doğrudan bir ilişki vardır. Nitekim Sezai Karakoç merhum, tek ırkın hiçbir tür faaliyeti medeniyet sayılmaz, medeniyet, ırkları aşmaktır, demiştir. Medeniyet şehirdir ve Cumanın sahih olma koşulları arasında kimi mezhepler şehir şartını da saymışlardır. Medeniyet, buluşma olgunluğudur ve kimi içtihatlarda cumanın sıhhat koşullarından biri de bir şehirde tek yerde kılınmasıdır. Ümmet olmak, önder olmaktır, önderliğin bir yanı hitabettir ve cumanın sahih olma koşullarından biri de hutbedir. Müslümanlar, yakın bir döneme kadar, ilgili hadis-i şerife dayanarak ümmetten sayılmak için cuma namazına özellikle bakarlardı. Özellikle avam, cumaya mazeretsiz gelmeyeni ümmetten saymama gibi bir eğilim içindeydi. Anadolu' da bayram namazından sonra, toplumun en çok katıldığı ibadet cuma namazıdır. Galiba günümüzde biraz tersinden bakarak cumaya her geleni, hâli ne olursa olsun ümmetten saymak maslahata uygundur." dedi.

"Cuma namazı bütünleşme, halk ile devlet buluşmasıdır"

Turan, "Cuma'nın farziyetinin bildiren Cuma Suresi 9. Ayet-i Kerime'deki 'say' kelimesi, serilik, hız ifade etmekle birlikte, bilinçli, iradeyle iş yapmayı da ifade eder. Hakikaten bugün Ümmetin, şuurla ve serice çalışmaya, gayrete, birlik olmak için çabaya ihtiyacı vardır. Halka açık olmayan mescitte cuma namazı kılınmaz, denmiştir. İslâmî devlet geleneğinde, devlet başkanı sayılmanın meşruiyet işaretlerinden biri de adının hutbede anılmasıdır. Devlet başkanının adı hutbede anıldığında ve cemaat de buna sessiz kaldığında bu zımni bir biat sayılmıştır. Öte yandan bizde devlet başkanının cuma namazını kendisi kıldırmıyorsa bile cuma günü camiye gelip halka görünmesi de Müslümanların geleneklerinden biridir. Nitekim pek çok Müslüman devlet adamı, cuma günü şehid edildiği hâlde Müslümanlar tarih boyunca bunu sürdürmüşlerdir. Bu yanıyla cuma namazı, zengin-yoksul, yöneten-yönetilen, âlim-cahil farkı gözetmeden buluşması iken aynı zamanda bir devlet-halk buluşmasıdır. Dolayısıyla tam bir bütünleşmedir." diye konuştu.

"Asli vazifemiz Kur'an ayetleri ile hadisleri bugünkü ilmi gelişmelerle birleştirerek muhataplarımıza iletmektir"

Dünyanın 66 ülkesinde binden fazla konferans veren vaiz Mustafa Akgül, Namaz ve Miraç başlıklı sunumda, namazın tüm peygamberler döneminde var olan bir ibadet olduğunu ancak 5 vakit namazın miraçta farz kılındığını söyledi.

Akgül, "Namaz, insanı maveraya, metafizik âleme götüren bir ibadettir. Onun için Allah, (Celle Celalüh) 5 vakit namazı miraçta farz kılmıştır. Yeni bir vazifemiz var. Bu sadece hocaların değil, her meslek sahibi isterse vatana da milletine de bayrağına da milletine de hizmet eder. Ayakkabı boyacısından pilota, mühendisten inşaatçıya kadar 'hizmet borcum var' diyen herkes hizmet edebilir. Yeni ve asli vazifemiz Kur'an ayetleri ile sahih sünneti, hadisleri bugünkü ilmi gelişmelerle birleştirerek muhataplarımıza iletmek gerekir. Onlara ayet ve hadislerdeki istikbale yönelik işaretleri gösterdikten sonra, şimdiye kadar gerçekleşenleri delil göstererek 'bundan sonra da gerçekleşecek işaretler var, hadi beraber çalışalım. Bu yeni işaretleri Avrupalıdan, Amerikalıdan, Hindistanlıdan, Rus'tan daha önce biz yakalayalım' demek boynumuzun borcudur. Biz derken sadece hocalar değil ümmet olarak boynumuzun borcudur." şeklinde konuştu.

"Kabulümüz ve inancımız neye göre ise yakınlığımız da ona yönelik olur"

Namaz ve Kurbiyet bir sunum gerçekleştiren Yazar Özkan yaman ise şu ifadeleri kullandı:

"Peygamber Efendimiz (Sallalahu Aleyhi Vesellem), gece namazından bahsediyor. Sabah namazına yakın olan gecenin son saatlerinin Allah'a yakın olan saatler olduğunu söyler. Amelde yakınlık, sadakat kişiyi Allah'a yakınlaştırır. Peygamber Efendimiz, 'Allah'ım! Beni sana yaklaştıracak ameller ver' diye dua eder. Kur'an-ı Kerim'de velilik, dostluk dediğimiz şey, imam dediğimiz şey tüm bunlar aslında kurbiyet ile alakalıdır. O yüzden tefsirlerde amellerin gayesinden bahsedilirken genelde Allah'a yakın olmaktan bahsedilir. O yüzden dualarımızda, 'yarabbi! Bizi sana yakın olanlardan eyle' diye dua ederiz. Aslında bununla doğal olarak secdeyi de talep ediyoruz. İnancımız, kabulümüz, kanaatimiz hangi yönde ise sahip olmak ve yakın olma davranışımız da bu yönde gelişiyor. Şu anda HAMAS'ı, Filistin'deki direnişi terör diye nitelendirenler kime yakın olmaya çalışıyorlar? Neye yakın olmaya çalışıyorlar? Açıkça bellidir ki işgal rejimi ve onunla beraber olan güce yakın olmak istiyorlar. Yakın olmak herkeste var ama bu kaynağını imandan, itikattan, kabulden alıyor. Dolayısıyla iman eden bir Müslümanın Allah'a yaklaşma çabasından daha doğal bir şey olamaz." (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir