• DOLAR 34.566
  • EURO 36.063
  • ALTIN 3009.687
  • ...
Dünden bugüne HAMAS
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İşgalci rejiminin sözüm ona müstahkem duvarlarını ve istihbarat ağını aşan Filistin direnişi, tarihte eşine az rastlanır bir cesaret ve eylem yeteneğiyle kısa sürede işgal altındaki birçok bölgeyi ele geçirdi. Operasyon sırasında işgal çetesine mensup aralarında üst düzey komutanların da yer aldığı çok sayıda siyonisti etkisiz hale getiren mücahitler, çok sayıda düşman askerini de esir aldı.

HAMAS, dünyanın en büyük açık cezaevini andıran Gazze’deki imkânsızlıklar içerisinde imkân meydana getirerek ürettiği silahlar ile işgal rejimine karşı amansız bir mücadele veriyor. HAMAS’ın destansı direnişi ve kararlılığı, “Kudüs’ün özgürlüğü” için Filistin halkı şahsında tüm Müslümanlara umut aşılarken işgalci siyonist ve evanjelik cepheyi adım adım yenilgiye götürüyor.  

Aksa Tufanı harekâtıyla dünya gündemine bir kez daha oturan HAMAS; iman, sabır ve mücadele azmiyle sofistike silahlara sahip siyonistleri ve başını ABD’nin çektiği İslam düşmanı cephenin uykularını kaçırıyor.

Toprakları gasp edilmiş ve yurtlarından sürülerek mülteci kamplarına mahkum edilmiş mazlum Filistin halkının bağrından çıkan HAMAS, İntifada ruhuyla büyümeye devam ediyor. Şeyh Ahmet Yasin, Abdulaziz Rantisi, Salah Şehade ve Yahya Ayyaş gibi öncü liderlerini şehit veren HAMAS’ın fikri altyapısı, teşkilat yapısı ve askeri yapılanmasının sağlamlığı tüm saldırı ve baskılara rağmen Hareketi ayakta tutuyor.

Filistin topraklarında 30 yılı aşkın bir süredir mücadele eden HAMAS’ın şehadet, zindan, sürgün,  sabır ve direnişle yoğrulmuş tarihi, Kudüs’ün özgürlüğünün yakın olduğunu müjdeliyor.

İslami Direniş Hareketi (HAMAS)

Arapçası Haraka El Mukavama El İslamiye olan İslami Direniş Hareketi (HAMAS), 1987 yılında Şeyh Ahmed Yasin ve arkadaşları tarafından Müslüman Kardeşler Hareketinin Filistin topraklarındaki kolu olarak kuruldu.

Hasan El Benna döneminden itibaren Filistin’de etkili olan Müslüman Kardeşler Hareketi, 1940’lı yıllardan itibaren bu bölgede faaliyetlerde bulunuyordu. Müslüman Kardeşler mensupları, 1948 yılında bazı Arap devletleri ile siyonist rejim arasında yapılan savaşlara katılmış işgal çetesine karşı savaşmışlardı.

Mısır diktatörü Abdunnasır’ın da desteğiyle Filistin’de 1960’lı yıllardan itibaren Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ulusal-sol söylemlerle etkili olmaya çalışmıştır. FKÖ’nün Filistin davasını İslam Ümmetinin davası olmaktan çıkarıp Arap milliyetçiliği ve Sosyalist bir çizgiye indirgemesi beraberinde tavizleri ve başarısızlığı getirmiştir.

Bu dönemde Şeyh Ahmet Yasin liderliğindeki Müslüman Kardeşler kadrosu, özellikle mülteci kamplarında İslami bilinç oluşturmak amacıyla eğitim çalışmalarına ve yardım faaliyetlerine ağırlık vermişlerdir. Bu amaçla el-Mücamma’l-İslâmî (İslam Merkezi) adlı kurumu açmış, yurt içi ve yurt dışından gelen yardımları organize ederek muhtaç durumdaki Filistin halkına ulaştırmıştır.

Ahmet Yasin ve arkadaşlarının başta Gazze olmak üzere Filistin’in diğer kentlerindeki çalışmaları kısa sürede etkili olmuş, özellikle gençler arasında İslami bilinç artmıştır.

1967, 1973 savaşlarının ardından 1978 yılında ABD aracılığıyla Mısır ve işgal rejimi arasında yapılan Camp Davit anlaşması ile verilen tavizler, Filistin halkında FKÖ’ye ve diktatör Arap rejimlerine karşı güvensizliğe neden olmuştur. 

İşgal güçlerinin zulüm furyasını Filistin toprakları dışına taşırarak Lübnan’ı işgali ardından yaşanan Sabra- Şatilla katliamları, Filistin davasıyla ilgili yeni arayışları beraberinde getirmiştir. Özellikle FKÖ Sabra-Şatilla katliamları sırasında mültecileri yalnız bırakmakla, onları koruyamamakla itham edilmiştir.

1980’li yılların başından itibaren ulusalcı-sol yerine İslami kesim etkili olmaya başlamış, başta Lübnan direnişi olmak üzere Fethi Şikaki’nin liderliğindeki İslami Cihat Hareketi, siyonist rejime karşı mücadele sahasına inmişlerdir.

1980’li yıllardan itibaren Filistin davasında İslami kesimin etkinliğinin artmasıyla işgal rejiminin İslami yapılara karşı baskısı artmış bu bağlamda 1984 yılında Şeyh Ahmet Yasin alıkonulmuştur. Terör rejimi tarafından 13 yıl hapse mahkum edilen Şeyh Yasin, 1985 yılında terör rejimi ile Filistinli direniş grupları arasında yapılan esir mübadelesi sonucu serbest bırakılmıştır.

Birinci İntifada ve HAMAS’ın Kuruluşu

Şeyh Ahmet Yasin’in serbest bırakılmasından sonra İhvan Hareketi, siyonist işgal rejimine karşı Filistin bağlamında yeni yöntem ve stratejiler üzerinde çalışmıştır.

7 Aralık 1987 tarihinde Filistinli işçileri taşıyan araca bir siyonistin kamyonetiyle çarpıp 4 Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden olması üzerine olaylar çıkmıştır. Kısa sürede Filistin’in tüm kentlerine yayılan protestolar ile Filistin tarihine Birinci İntifada olarak geçen süreç başlatmıştır. Yıllarca devam eden Birinci İntifada eylemlerine yediden yetmişe tüm Filistin halkı katılmış tarihte benzeri görülmemiş toplumsal bir mücadele örneği sergilenmiştir.

Filistin halkının işgal zulmüne topyekun bir mücadele içerisine girdiği günlerde HAMAS, Şeyh Ahmet Yasin, Abdulaziz el Rantisi ve Mahmut Zahar gibi liderlerin gayretleri ile Gazze’de kurulmuştur. HAMAS’ın kuruluş tarihi net olarak bilinmezken Hareketin Birinci İntifada’nın başlangıcı günlerinde kurulduğu kabul edilmektedir.

Birinci İntifada sırasında HAMAS kısa bir süre içerisinde sokaklardaki inisiyatifi ele geçirmiş, eylemleri yıllara yayılacak şekilde örgütlemiştir. Ağır silahlı siyonist orduya karşı sapan taşlı çocukların, kadınların ve ihtiyarların direnişi, Müslüm-Gayri Müslüm tüm dünya halkları tarafından sempatiyle karşılanmıştır.   

HAMAS’ın kuruluş manifestosu: Misak

İntifada hareketleri devam ederken 18 Ağustos 1988 tarihinde HAMAS, kuruluş felsefesini, amaç ve yöntemini deklare eden “Misak” adını verdiği manifestosunu yayınladı. Beş bölüm ve 36 maddeden oluşan Misak’ta HAMAS Hareketinin meşruiyetini Kur’an ve Sünnetten aldığına vurgu yapıldı.

Misak’ın giriş kısmında düşman olarak nitelendirilen işgal çetesine karşı ihlas ve samimiyet sahibi tüm Müslümanlardan destek istenmiştir.

Misak’ta İslami Direniş Hareketinin İhvan-ı Müslümin Hareketinin Filistin kanadını teşkil ettiğine vurgu yapılır. Hasan El Benna’nın Hareketi üzerine inşa ettiği “Gayemiz Allah, Önderimiz Resulullah, anayasamız Kur’an, yolumuz cihat, Allah yolunda ölmek en büyük arzumuzdur.” şeklindeki prensiplere Misak’ta yer verilmiştir.

Mekke ve Medine’den sonra Müslümanlar için Kudüs’ün üçüncü kutsal mekan olduğu vurgulanan Misak’ta, HAMAS’ın amacının “Filistin’i işgalden kurtarmak ve burada bir İslam devleti kurmak” olduğu belirtilmiştir.

Misak’ta Filistin, hiç kimsenin malı olmayacak bir vakıf olarak değerlendirilirken vatan kavramına, İslamî esaslar doğrultusunda bir anlam yüklemektedir. İşgal durumunda cihadın kadın erkek demeden herkese farz olduğunun beyan edildiği Misak’ta, Filistin sorununun ancak cihad ile çözüleceği ifade edilmektedir. Cihad ile beraber fikri mücadelenin gerekliliğini dikkat çekilen Misak’ta; İslamî eğitime, Müslüman kadının yetişmesine, İslamî sanat ve kültürün oluşmasına yönelik faaliyetlerin önemine vurgu yapılmaktadır.

Şeyh Ahmet Yasin tutuklanması

1987 yılında başlayan intifada hareketi ilerleyen yıllarda çoğunlukla HAMAS’ın kontrolüne geçti. Bu nedenle işgal rejimi HAMAS’a yönelik baskılarını artırdı. 18 Mayıs 1989’da Şeyh Ahmed Yasin ve 250 HAMAS mensubu işgal rejimi tarafından alıkonuldu. İşgal rejimi Ahmet Yasin’i iki siyonist askerin öldürülmesinden sorumlu tutarak 15 yıl hapis cezasına mahkum etti.

Ahmet Yasin, işgal zindanlarındayken HAMAS Hareketini Doktor Abdulaziz el-Rantisi yönetti. 1997 yılına kadar işgal zindanlarına kalan Yasin, HAMAS liderlerinden Halid Meşal’e karşı Ürdün’de suikast girişimi sırasında yakalanan 2 iki siyonist ajana karşılık serbest bırakıldı.    

İzzeddin el Kassam Tugaylarının kuruluşu

HAMAS, her ne kadar İhvan-ı Müslimin hareketinin bir kanadı olarak kendini tanıtsa da askeri mücadele anlamında İzzeddin el Kassam’ı öncü ve yol gösterici olarak görür. İzzeddin el Kassam ferasetiyle gelecekte Filistin’i bekleyen tehlikeyi görmüş, İngiliz işgaline ve henüz örgüt düzeyindeki siyonist çetelere karşı savaşmıştır. HAMAS hareketinin derin bir saygı duyduğu İzzeddin el Kassam, 1935 yılında işgalci İngilizlerle girmiş olduğu bir çatışma sonucu şehit olmuştur.

Filistin’de intifada ateşinin siyonistleri dünyada rezil rüsva ettiği 1991 yılının sonlarında El Kassam Tugayları kuruldu. HAMAS’ın askeri kanadını teşkil eden Kassam Tugayları, Şeyh Ahmed Yasin’in yakın yol arkadaşı Salah Şehade öncülüğünde kuruldu. (Salah Şehade, 22 Temmuz 2022’de terör rejiminin evine düzenlediği hava saldırısında 14 kişi ile birlikte şehit oldu.)

Kassam Tugayları ile Filistin direnişi daha organize ve profesyonel eylemler gerçekleştirmeye başladı. 25 Şubat 1994 tarihinde Halil İbrahim Camii'nde Müslümanlar namaz kılarken bir siyonist tarafından düzenlenen silahlı saldırıda 29 Filistinli şehit oldu. Camii katliamından sonra Kassam Tugaylarının siyonistlere karşı şehadet operasyonlarının sayısı arttı.

Bir ihanet antlaşması: Oslo

Siyonist rejim ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında 20 Ağustos 1993 tarihinde varılan anlaşma, 13 Eylül 1993 tarihinde halka açık bir tören ile imzalandı. Anlaşma Yaser Arafat ve sözde israil başbakanı İzak Rabin tarafından imzalandı.

Antlaşma ile Filistin Özerk Yönetimi kurulacak, işgal rejimi Batı Şeria ve Gazze’nin bazı bölgelerinden çekilecekti. Anlaşma, bağımsız bir Filistin yerine siyonistlerin kontrolünde bir özerk yönetimi öngörüyordu. Ayrıca yapılan anlaşmalar ile FKÖ, terör rejimini devlet olarak tanırken işgal rejimi de FKÖ’yü Filistin halkının temsilcisi olarak görüyordu. Anlaşmayla FKÖ, 1948 yılından itibaren işgal edilmiş Filistin topraklarının yüzde 60’ının terör rejimine ait olduğunu kabul ediyordu.

Bu anlaşma başta HAMAS olmak üzere direniş grupları ve Filistin halkı tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Öyle ki HAMAS bundan sonraki mücadelelerinin hem terör rejimine hem de FKÖ’ye karşı olacağını açıkladı. Siyonistlerin tüm katliam ve işgallerine karşı böyle bir anlaşmanın imzalanması, Filistin halkı nezdinde “ihanet” olarak görüldü. HAMAS’ın anlaşmaya karşı sert tutumu, Filistin halkının özellikle de gençlerin HAMAS’a gönül bağlamasına vesile oldu.

Anlaşma, fanatik arzı mev’ud hayali taşıyan siyonistler tarafından da olumlu karşılanmadı. Bu nedenle anlaşmayı imzalayan siyonist sözde başbakan İzak Rabin 1995 yılında bir yahudi tarafından uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

Yahya Ayyaş’ın Şehadeti

İzzeddin el Kassam Tugaylarının önemli bir komutanı olan Yahya Ayyaş, aynı zamanda elektrik mühendisiydi. Direniş için hazırladığı bombalar ile tanınıyordu. Hareket içinde sevilen ve saygı duyulan bir komutan olan Yahya Ayyaş, 1996 tarihinde Gazze’nin kuzeyinde düzenlen bir suikast sonucu şehit oldu.

Yahya Ayyaş’ın şehadeti üzerine intikam yeminleri eden Kassam Tugayları tarafından 4 şehadet operasyonu yapıldı. Operasyonlar neticesinde 78 işgalci öldürüldü.

İkinci İntifada

Oslo süreci ile başlayan FKÖ ile siyonistler arasındaki görüşmelerden olumlu neticeler alınmazken Filistinlilerin aleyhine gelişmeler devam ediyordu. israil Likud Partisi Genel Başkanı Ariel Şaron, kalabalık bir grupla el-Aksa Camii’ne girince 2. İntifada başladı. Beyrut Kasabı Ariel Şaron’un bu provakatif saldırısına Filistin halkı intifada ile cevap verdi. Şiddetin dozunu artıran işgal rejimine karşı Filistinli İslami direniş grupları şehadet operasyonları ile cevap verdi.

2001’de seçimi kazanan Şaron, Filistinlilere karşı katliamlara girişti. Özellikle Batı Şeria’nın Cenin bölgesi işgalci rejim tarafından dümdüz edilerek yüzlerce sivilin vahşice katledilmesine sahne oldu.

2004 yılında FKÖ lideri Yaser Arafat’ın ölümünden sonra yerine Mahmut Abbas geçti. Bu dönemde de HAMAS öncülüğünde devam eden İntifadanın önünü kesmek için işgalci rejim suikastlara devam etti.  

Şeyh Ahmet Yasin şehit edildi

Hayatını tekerlekli sandalyeye bağlı olarak devam ettiren Şeyh Ahmed Yasin, 22 Mart 2004 tarihinde siyonist işgal çetesinin düzenlediği saldırı sonucu şehit edildi. Sabah namazından dönerken işgal helikopteri tarafından atılan füzenin isabet etmesi sonucu Şeyh Ahmet Yasin, 2 korumasıyla birlikte şehit oldu.

Ahmet Yasin’in şehadetinden sonra HAMAS liderliğine seçilen Profesör Doktor Abdulaziz el Rantisi de 17 Nisan 2004 tarihinde aracına düzenlenen füzeli saldırı sonucu şehit edildi. Suikastlar ile Filistin halkını sindirmeye çalışan işgal rejimine karşı halkın tepkisi HAMAS’ı daha çok sahiplenmek oldu.

Rantisi’nin şehadetinden sonra HAMAS Siyasi Büro başkanlığına Halid Meşal seçildi.

2006 Seçimleri

2006’da Filistin’de yapılan seçimde HAMAS oyların yüzde 60’ını alarak Filistin mücadelesinin bayrağını devralmış oldu. Uluslararası güçler ve işgal rejimi sonuçları kabullenmeyince el-Fetih hükümete katılmayı reddetti. Bunun üzerine İsmail Heniye başkanlığında Filistin hükümeti kuruldu. ABD ve siyonist rejim, HAMAS hükümetini yok sayarak Abbas’la görüşmeye devam etti. Gazze’de HAMAS’ı bitirmeyi hedefleyen Mahmud Abbas, uluslararası kamuoyu ve Arap liderlerin desteğini alarak Gazze’de HAMAS’a saldırdı. Çıkan çatışmalar yüzlerce Filistinlinin şehadetiyle sonuçlanırken Gazze tamamen FKÖ ve el-Fetih’in elinden çıktı. 2007’den bu yana Gazze’yi yöneten HAMAS’a karşı uluslararası kamuoyunun cılız tepkiler verdiği ambargo başladı. Karadan, havadan ve denizden yapılan bu ambargo ile Gazze dünyanın en büyük açık cezaevine dönüştürüldü. Bu yöntemle Filistin halkının HAMAS’a vereceği desteği bitirmeyi hedefleyen işgal rejimi ambargo ile beraber Gazze’ye karşı vahşi saldırılara başladı.

Furkan Savaşı

Gazze’yi ambargo ile HAMAS idaresinden alamayan işgal rejimi, ABD’nin onay ve desteğiyle 27 Aralık 2008’de Gazze’ye yönelik hava destekli geniş bir saldırı başlattı. İşgal saldırısının gerekçesi olarak Gazze’den yerleşim yerlerine atılan füzeleri gösterdi. Saldırılar 18 Ocak 2009’a kadar devam etti. Bu saldırıların sonucunda 1400 Gazzeli şehit edildi, binlercesi de yaralandı. Şehitler arasında İçişleri Bakanı Said Siyam ve HAMAS’ın komutanlarından Nizar Reyyan da vardı. Ancak Filistinlilerin ve Gazzelilerin HAMAS’a desteği bu saldırılara rağmen kesilmediği gibi Gazze, HAMAS’ın kontrolünde kaldı.

Gazze- Siyonist rejim çatışması

7 Temmuz 2014 tarihinde 51 gün sürecek işgal rejimi saldırganlığı başladı. En gelişmiş silahlar ile Gazze’ye saldıran siyonistler bu savaş sonucunda 530’u çocuk 302’si kadın toplam 2100 Filistinliyi katledip on bine yakın Filistinliyi yaraladı. Kassam Tugaylarının olağanüstü bir direniş gösterdiği bu savaşta, rejim kaynaklarına göre 70 işgal askeri ölürken 720 siyonist yaralandı. Hiçbir ahlakî kural tanımayan siyonist işgal rejimi 100 bin Filistinlinin evsiz kalmasına neden oldu. Bu saldırılar sırasında camiler, pazar yerleri, okullar savaş uçaklarıyla vuruldu.

Yeni siyaset belgesi

HAMAS, 2017 yılında Filistin’in mevcut şartlarını ve konjonktürü göz önünde bulundurarak yeni siyaset belgesini yayımladı.  HAMAS’ın kuruluş bildirgesi niteliğindeki Misak’a göre yeni siyaset belgesinde, bazı görüşlerini güncellediği dikkat çekiyor.

2004 yılında Abdulaziz el Rantisi’nin şehadetinden sonra HAMAS Siyasi Büro Başkanlığına seçilen Halid Meşal 2017 yılında görevini İsmail Heniye’ye devretti.

Filistin Direnişinde yeni aşama

2021 yılında Şeyh Cerrah olayları ile patlak veren olaylar sonrasında HAMAS’ın başlattığı Kudüs’ün Kılıcı operasyonu Filistin direnişinde yeni bir aşamanın başladığını gösterdi. Kudüs Kılıcı, direnişte savunma aşamasından karşı operasyon aşamasına geçildiğini gösterdi.

7 Ekim’de başlayan Kudüs Tufanı operasyonu ise aslında 2021’de başlayan Kudüs Kılıcı operasyonunun ikinci ayağını oluşturuyor. Savunmadan karşı operasyon aşamasına geçen direniş güçleri siyonist çetenin kalbine doğru ilerliyor. Mücahitlerle baş edemeyen siyonist çete, yine savunmasız sivil halkı bombalıyor. Kudüs Kılıcı operasyonu sırasında kara harekatını göze alamayan siyonist terör rejimi, daha profesyonel ve sofistike gerçekleştirilen Kudüs Tufanı karşısında adeta ecel terleri döküyor.

HAMAS’ın Kudüs’ün özgürlüğüne giden yolculuğu, şehitlerin kanının bereketiyle devam ediyor… (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir