Siirt'te binlerce kişi Cuma namazı çıkışı Gazze için yürüdü
Siirt'te İslami sivil toplum kuruluşları ve halk, siyonist işgal rejiminin Gazze'ye yönelik katliamlarını, düzenlenen yürüyüşle protesto etti.
Filistin halkı başta olmak üzere tüm İslam alemine çağrıda bulunan HAMAS, Cuma günü dayanışma ilan etmek için büyük kalabalıklar halinde Filistin sınırlarına doğru yürümeye davet etmişti.
HAMAS tarafından yapılan çağrıda Filistin halkı başta olmak üzere İslam alemine ve dünyanın özgür halklarına seslenilerek, "Gelecek Cuma, Mescid-i Aksa Tufanı Cuma'sı. Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya ve mücadele eden Gazze'ye destek için ve Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa ile dayanışmamızı ilan etmek için büyük kalabalıklar halinde aziz Filistin sınırlarına doğru yürüyün. Coğrafyanın engellediği kişiler Kudüs'e en yakın noktada toplanmalıdır." çağrısı yapılmıştı.
Cuma namazı çıkışında 15 Temmuz Demokrasi meydanına doğru yürüyüşe geçen İslami sivil toplum kuruluşları ve Siirt halkı, HAMAS'a destek sloganları atarak siyonistleri lanetledi. Ardından kitlesel basın açıklaması yapıldı.
Kitlesel basın açıklamasını, Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Adnan Memduhoğlu okudu:
"İşgalci katil israil, bize sadece güçle durdurulabileceğini gösterdi"
Bugün burada bulunanların, tek yürek halinde Gazze, Mescid-i Aksa ve hastanelerde vahşice katledilen masum bebekler için toplandıklarını belirten Memduhoğlu, "Gazze bugün, Filistin ve Kudüs davasını istismar eden iki yüzlü ve batıya bağımlı piyon yönetimlerin nifakını gözler önüne serdi. İşgalci siyonist israili destekleyip kudurtan batılı haçlı ve evanjelist güruhunun gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koydu. Birleşmiş Milletler gibi yapıların, Müslümanlar için elle tutulur hiçbir şey yapmadığını, Müslüman coğrafyada kurulmuş olan yapıların ise köhnemiş olduğunu ve kınama dışında hiçbir somut adım atmadıklarını gözler önüne serdi. Geçmişte yapılan bütün anlaşmalara uymayan işgalci katil israilin sadece güçle durdurulabileceğini gösterdi." ifadelerini kullandı.
"israil terör güruhu, emperyalist küfür güçlerinden aldığı destekle Müslümanları topyekûn bir katliama tabi tutuyor"
Siyonist rejimin, arkasına aldığı sömürgeci vahşi batının desteğiyle; tehcir, gasp, katliam ve soykırımını bugüne değin devam ettirerek Müslümanları açık hava hapishanesine dönüştürdüğü Gazze’ye hapsederek en ağır boykota tabi tutuğunu ifade eden Memduhoğlu, "Müslümanların tefrikası ve dağılmışlığından yararlanan israil terör güruhunun emperyalist küfür güçlerinden aldığı cesaret ve destekle Müslümanları topyekûn bir katliama tabi tutarak; kadın, çocuk, sivil demeden öldürmüş, ablukaya aldığı Gazze’yi yakıp-yıkmaya girişmiş; cami, okul, hastane gibi tüm kurumları yerle yeksan etmiştir. Siyonizmin yaptığı bu barbarlıktan ilk hedefi Tevrat adına uydurdukları arz-ı mevud olan Nil ile Fırat arasındaki toprakları kapsayan büyük İsrail devletini kurmaktır. Nihai hedefleri ise; insan kılığındaki yaratıklar olduğuna inandıkları tüm insanlığı köleleştirip "seçkin ırk" olarak gördükleri Yahudi milletine hizmetkâr kılmaktır." dedi.
"Kınama, lanetleme, yas ilan etme merhalesi çoktan aşıldı, somut adımlar atılmalı"
Siyonizmin, sadece Müslümanların değil tüm insanlığın en azılı düşmanı olduğuna dikkat çeken Memduhoğlu, "Siyonist terör örgütü İsrail ile mücadele etmek ve Filistin’li mazlumların yanında yer almak sadece Filistin’in değil, sadece Arapların değil tüm Müslümanların davasıdır. Hatta bunun da ötesinde izan ve vicdan sahibi bütün bir insanlık âleminin ortak davasıdır. Dolayısıyla “Filistin’den bana ne! Mescid-i Aksa benim neyime! demek cehaletin ötesinde zihin ve fikirlerinin nasıl ideolojik bir hastalıkla müptela olduğunu, vicdanlarının nasıl da köreldiğini, kalplerinin nasıl küfür hastalığıyla kirlendiğini gösteren bir iman hastalığıdır. Kimden gelirse gelsin zalimin karşısında durmayı ve kime yapılırsa yapılsın mazlumun yanında olmayı şiar edinen Siirt Halkı olarak; Son günlerde masum Gazze halkına karşı savaş suçunun her türlüsünü hunharca işleyen Terör Devleti İsrail’e karşı; kınama, lanetleme, yas ilan etme gibi pasif tepkilerin merhalesi çoktan aşıldığına, somut adımların atılmasının vaktinin geldiğine inanmaktayız." şeklinde konuştu
Siyonist işgal rejimine destek veren şirketlerin tüm ürünlerini boykot etme ve devletin bu ürünlere yasak getirmesi gerektiğini ifade eden Memduoğlu, katılımcılardan şu taleplerde bulundu:
"Filistin davasını kendi öz davamız bilip bu bilinci nesilden nesle aktararak zinde tutmalıyız. Güvendiğimiz kurum ve kuruluşlar aracılığıyla gücümüz nispetinde maddi yardımlarla mal ile ciha yapmalıyız. Nusret ve zafer nasip etmesi için Rabbimize niyazlarımıza devam etmeli beş vakit namazlarımızda Kunut Duası’nı okumalıyız."
Memduhoğlu, İslam ülkelerinin yöneticilerinden ise taleplerini şu şekilde sıraladı:
Küfrün gücü, birliğinden, ümmetin zaafı da tefrikasından kaynaklandığı gerçeğinden hareketle İslam ülkeleri, aralarındaki tüm meseleleri bir kenara koyarak, acil bir surette “ümmet” üst kimliği altında “İslam Birliği'ni tesis etmelidir.
İsrail güruhuyla normalleşmenin İslam’a ve ümmet-i Muhammed’e ihanet olduğu gerçeğinden hareketle her türlü siyasî, askerî ve ticarî ilişkiler yeniden gözden geçirilmelidir.
Eğitimin her kademesindeki tarih derslerine Kudüs davası dahil edilmeli, Miraç Kandili olarak kutladığımız 27 Recep gecesini “Kudüs ve Filistin haftası” olarak resmî bir hüviyet kazandırmalıdır.
Rabbimizin “Ne Yahudiler ne Hristiyanlar, sen onların dinlerine tabi olmadıkça, asla senden hoşnut olmazlar” ve “Münafıklar ancak birbirinin dostudur.” Fermanları mucibince; küfrün kurduğu ve iplerini elinde tuttuğu ikiyüzlü Birleşmiş Milletler ve zalimler ittifakı Nato gibi oluşumlara asla güvenilmemelidir.
Katliam yapan işgalcilerle ve katliamlarına destek veren kişi ve kuruluşlar listelenip afişe edilmeli “savaş suçluları listesi” belirlenip dünyaya ilan edilmelidir.
Gazze ile başlayan krizin bölgesel bir hal alması ihtimaline karşı, askeri, siyasi ve insani ihtiyaçlar ile toplumsal psikoloji olarak hazırlıklar yapılmalıdır.
Bir bütün olarak küfür âleminin zalim İsrail’in yanında olduğunu beyan ettiği ve “küfür tek millettir” hakikatinin bir kez daha tecelli ettiği bir zamanda İslam ülkeleri liderleri de mazlum Filistin kardeşlerinin yanında olduklarını beyan etmekten korkmamalı ve “Müslümanlar ancak kardeştir” ayetini söylemden eyleme geçirmelidir.
Rabbimizin “Yapabildiğiniz kadar onlara karşı güç hazırlayın ki, Allah’ın da kendinizin de düşmanınızı korkutasınız” fermanı gereğince zalim İsrail’in anladığı tek dil olan korkutma ve güç kullanma merhalesine geçilmelidir.
İlim, irfan ve cihatla yoğrulmuş programlarla “Davetçi ve Mücahit Alimleri” ve Kudüs’ü yeniden fethedecek Selahaddin’leri yetiştirmeliyiz.
İşgale ve saldırıya uğramış bir İslam beldesinin mücahitleri kendi topraklarını müdafaa etmekte yetersiz kaldıklarında küffara karşı cihat Farz-ı Kifaye olmaktan çıkıp ümmetin her bir ferdi üzerine Farz-ı Ayn olur. Bu hakikatten hareketle bugün harem-i ısmetini savunamayan Filistinli
Kardeşlerimizin yanında olmak ve haklı davalarında elimizden geleni yapmamızın dinî bir fariza olduğunu ümmetimize daima hatırlatmalıyız."
Siirt İl Müftüsü Şakir Pinal, siyonist işgal rejimi tarafından katledilen kadın, çocuk, genç ve yaşlı tüm Filistin halkı için dua etti.
Programın gece geç saatlere kadar dua ve çeşitli, etkinliklerle devam edeceği belirtildi. (İLKHA)