STK temsilcileri: Müslüman devletler söylem değil eylem gerçekleştirmeli
HAMAS'ın siyonist işgal rejimine karşı başlattığı 'Aksa Tufanı' operasyonu sonrası batılı devletlerin fiilen işgal rejimine sahip çıktığına dikkat çeken STK temsilcileri, Müslüman devletlerin de kınamanın ötesinde eylemsel karar alması gerektiğini belirtti.
Siyonist işgal rejiminin, yıllardır süren baskı, zulüm, katliam ve gasplarına karşılık olarak başlatılan 'Aksa Tufanı' operasyonu sonrası işgal rejimi yanlılarının destek açıklamaları karşısında İslam ülkelerinin sessizliği devam ediyor.
Bu sessizliğin ve kınamaların sürece hiçbir etkisinin olmadığına dikkat çeken Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, bir an önce fiili önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekti.
Köklü Değişim Medya Adana Temsilcisi Aziz Terzi ve Siyer Araştırma Derneği Başkanı İlahiyatçı yazar Sinan Konuk, Filistin direnişi ve siyonist rejimin zulmü hakkında İLKHA muhabirine değerlendirmede bulundu.
İzzettin El Kasam Tugayları'nın başlatmış olduğu 'Aksa Tufanı' operasyonunu tebrik eden Köklü Değişim Medya Adana Temsilcisi Aziz Terzi, "Şu hakikati hiçbir zaman unutmamamız lazım. Filistin'de, özellikle Gazze'de 75 yıllık bir İsrail zulmünü müşahede ediyoruz." dedi.
"Bu, askeri ve siyasi bir süreçtir"
Bir algı operasyonuna maruz kalındığını ifade eden Terzi, "Onlar durup dururken İsrail'e saldırdılar." Bu kesinlikle manipülatif bakış açısıdır. Özellikle, ülkemizde kripto israillilerin yapmış olduğu bu propagandaya, kesinlikle mahal verilmemesi lazım. Bizim karşımızda israil gibi gasıp bir devlet söz konusudur. Eğer biz onu dizginlemek istiyorsak, onların anladığı dilden onlara cevap vermemiz lazım. Bu da sadece ve sadece gücün dilidir. Mehmetçiğin veya Müslüman askerlerin oraya müdahale etmesi ile veya müdahale tehdidinde bulunması ancak i̇srail azgınlığını dindirecektir. Orayı, o cinayeti telin edeceğiz. Müslüman kardeşlerimizin yanında olduğumuzu ispat edeceğiz. Bunda hiç tereddüt etmeden, bakışımızı net bir şekilde ortaya koymamız lazım ama şunu hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor, bu, askeri ve siyasi bir süreçtir. Bölge ülkeleri de israil'i dizginlemek istiyorlarsa, askeri operasyonlarla bu saldırıya cevap vermeleri elzemdir. Mesela Amerika, israil'in yanında olduğunu ifade etti fakat bunu sadece bir söz olarak, siyasi bir kampanya olarak ifade etmedi. Bu sözünü o bölgeye gönderdiği dört tane savaş gemisi, bir tane uçak gemisi ile o sözünü teyit etti. Yani dedi ki, 'Ben, İsrail'in arkasındayım.' Bu duruma Müslüman ülkelerin nasıl cevap vermesi gerekir? Misliyle mukabelede bulunması gerekir." şeklinde konuştu.
"Müslümanların üzerine, yasaklı olan fosfor bombası atılıyor"
Siyonist rejimin daha önce hiçbir uluslararası uyarıyı dikkate almadığını ve hiçbir yaptırıma uymadığını vurgulayan Terzi, "Şu günlerde Müslümanların üzerine yasaklı olan fosfor bombası atıyor. Allahu Ekber. Bunu dünyanın gözleri önünde yapıyor. Bu bile israil'in pervasızlığını, vurdumduymazlığını, uluslararası hukukmuş, uluslararası kanunmuş, Birleşmiş Milletler kararıymış, bunları takmadığını bize gösteriyor. Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere ve birçok Avrupa ülkesi bu meselede, spesifik olarak söylüyorum israil'in yanında. Amerika, israil'in yanında pozisyon alıp, askeri gücünü bu ümmete hatırlatıyorsa eğer, bunun kısa vadeli çözümü bu zulmü ortadan kaldırmaktır. Müslümanlar bir dirayet gösterirse, onlar geri adım atacaklar. Bu Allah Azze ve Celle'nin vaadidir." diye konuştu.
"Kendi ordumuzu orada, Müslümanların yanında görmek istiyoruz"
Bir halife ve önderin arkasında ümmet olarak hareket edildiği takdirde yahudi varlığının sona erdirilebileceğini belirten Terzi, şunları kaydetti:
"Onlar yıkıyor biz imar ediyoruz, onlar öldürüyor biz gıyabi cenaze namazı kılıyoruz, onlar yaralıyor biz tedavi ediyoruz. Bunu yapacağız. Bu, bizim Ümmet olma sorumluluğumuz ama nereye kadar? Bu bir kısır döngüye dönüşmüş durumda. Müslüman olan halklar kendi yönetimlerine şu baskıyı yapmaları gerekiyor, 'Biz kendi ordumuzu orada, Müslümanların yanında görmek istiyoruz, dronlarımızı orada, Müslümanların emri altında görmek istiyoruz.' Hazreti Ömerler, Ali'ler, Ebubekirler ve Selahattinler gibi, Fatih Sultan Muhammedler gibi, o halifelerin arkasında bir araya gelindiğinde elbette Allah Azze ve Celle o küffara, gasıp Yahudi varlığı oradan söküp atmayı bu ümmete nasip edecektir."
"Haberi ilk aldığımız anda elhamdülillah dedik"
Filistin'de her gün acı, gözyaşı, savaş ve kan olduğuna vurgu yapan Siyer Araştırma Derneği Başkanı İlahiyatçı yazar Sinan Konuk ise, 'Bunların neticesi olarak da oradaki Müslümanlar, onlara karşı böyle bir eylem yaptılar. Biz, haberi ilk aldığımız anda elhamdülillah dedik ve Rabbimize hamd ettik. Müslümanların orada yeniden bir mücadeleye kalkışması ve onurlu bir direniş göstermesi, onlara karşı bizleri ziyadesiyle memnun etti" diyerek duygularını paylaştı.
"Fiili bir eylem yapmadıktan sonra hiçbir şey yapmasınlar"
Avrupa devletlerinin işgal rejimini desteklemelerine şaşırmamak gerektiğini ve Müslüman devletlerin harekete geçmesi gerektiğini söyleyen Konuk, "Elbette ki Avrupa'dakilerin israil'i, Amerika'yı desteklemesi çok da yadırgayacağımız bir durum değildir. Müslüman cephesine baktığımızda ise, Müslüman ülkelerin başında boğazına kadar petrole batmış, paraya tamah etmiş, güce tapmış idarecilerin olduğunu görüyoruz. Harita üzerinden baktığınız zaman israil'in etrafı Müslüman ülkelerle kaplıdır. Daha da Ötesi Onların bir kınama yayınlaması, söz söylemesi… Fiili bir eylem yapmadıktan sonra hiçbir şey yapmasınlar. Onlardan hiçbir talebimiz hiçbir beklentimiz yoktur. Bizim beklentimiz sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah'tandır. Allah'ın yardımı olduktan sonra da hiç kimseye ihtiyacımız yoktur. Burada önemli olan aslında şudur: 'Batıl, batıl davasında tarafını belli ederken, Müslümanlar ne yazık ki burada net bir şekilde tarafını belli edemedi. Biz, her zaman hakkın ve haklının yanında olmak durumundayız. Tek kişi tek bir cemaat tek bir grup kalsak da, hakkın tarafında rol almamız gerekir. Allah'ın vaadi bize şudur: 'Nice az topluluklar vardır ki çok topluluklara galip gelmiştir. Kim Allah'ın dinine yardım ederse, Allah da onlara yardım eder ve Allah onların ayaklarını sabit kılar' buyruluyor." ifadelerini kullanan Konuk, sözlerine şöyle devam etti:
"Bizim de idarecilerden beklediğimiz eylemdir, söylem değildir"
Amerika'yı Suriye'de, Afganistan'da, Irak'ta gördük, Filistin'de de göreceğiz. Onların safı bellidir. Elbette ki biz Amerika'yı görmezden gelmiyoruz. Benim nazarımda İsrail ile Amerika öz kardeştirler. Aralarında kilometreler olsa da, bu tarih boyunca hep böyle olmuştur. Bizim yöneticilerden beklediğimiz tek şey, nasıl Amerika İsrail'e desteğini açık bir şekilde açıklamışsa, askeri, siyasi, ekonomik gücünü oraya yansıtmışsa, bizim de idarecilerden beklediğimiz eylemdir söylem değildir. Biz de aynı şekilde ekonomik, siyasi gücümüzle sahaya çıkıp, 'Azdan az, çoktan çok gider' tabiriyle bu şekilde sahaya çıkmamız gerekiyor. Tavır koymamız gerekiyor. Biz onlardan sadece bir eylem bir tavır bir karar almalarını istiyoruz. Meydanlarda kardeşlerimizin şöyle bağırdıklarını duyduk: 'Mehmetçik Kudüs'e' diye. Bunu eleştiren bazı aveneler de var. Bizim onlara sözümüz şudur: 'Açsınlar kapıları, Allah'ın izniyle bu toprakların içerisinde, o topraklara gidebilecek, Kudüs uğrunda, Mescid-i Aksa uğrunda şehit olabilecek binlerce kardeşimiz var. Eğer tavırsa eğer eylemse, yöneticilerimiz bu noktada seslerini çıkaramıyorlarsa, bu halkın önünü bu Müslüman toplumun önünü açsınlar ve bizi Kudüs'e bıraksınlar. "
"İç dünyamızda bir Kudüs dosyası açmamız gerekiyor"
Filistin ve Kudüs'ün her zaman gündemde olması ve unutulmaması için gayret gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Konuk, sözlerini şöyle tamamladı:
"Her bir eylem, savaş olduğunda, bombalar Kudüs'ün üzerine, Mescid-i Aksa üzerine düştüğünde harekete geçen bir topluluk haline geldik. Kudüs'te acı, gözyaşı hiçbir zaman bitmedi. İç dünyamızda bir Kudüs dosyası açmamız, yüreğimizin bir köşesinde her daim Kudüs olması, evlerimizde her gün Kudüs'ü konuşmamız, çocuklarımıza Kudüs'ü anlatmamız, tarafımızın belli edilmesi ve hiçbir zaman zalime meyledilmemesi gerekiyor. Her zaman duaya muhtacız, dua etmek zorundayız. Her sahada destek olmalıyız. Bir Müslüman olarak, ne yapmamız gerekiyorsa 'Ben ne yapabilirim?' Kimin elinde ne gücü ne kuvveti ne imkânı ne yeteneği varsa o alanda kullanması gerekir. Allah'ın yardımından hiçbir zaman ümidimizi kesmemeliyiz. Bizim Allah'tan başka hiç kimsenin yardımına ihtiyacımız yoktur." (İLKHA)