• DOLAR 34.507
  • EURO 36.454
  • ALTIN 2865.44
  • ...
22 Yıl Önce Çeçenya Bağımsızlığına Kavuşuyordu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Riyad Makaev - Doğruhaber

Bugün İslam coğrafyasında yaşananlara bakılırsa sadece tarihin tekerrürden ibaret olduğunu görürüz. Fazla eskiye gitmemize de gerek yoktur. Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de, Afganistan’da zalimin izi ve tekrar tekrar her yerde aynı uygulanan zulümleri görülür. Bugün Mısır’da yaşananlar Türkiye’de bir şekilde yaşanmıştır. Suriye’de yaşananlar Çeçenistan’da yaşanmıştır. Zalim her yerde zalimdir ve planları ile hedefleri aynıdır. Bu zalimler İblis’in ilhamıyla “şiirler” yazarlar. Bu şiirleri her yerde tanımak ve görmek mümkündür. Çünkü “şairlerin” kullandığı üslup hep aynıdır. Masumların kanını akıtmak, sivilleri öldürmek, hak yoldan insanları uzaklaştırmak…

Çeçenler için 6 Eylül çok anlam taşır. Bugün kimse 6 Eylül’den bahsetmiyorsa bile her bir Çeçen kalbinin derinliklerinde bugünü yaşar, yaşatır. Yüksek sesle bunu haykırmamalarının sebebi ise “zalim şairlerin” zulmünden yorulduklarından ve güçsüz kaldıklarındandır. 1990 yılında toplanan Çeçen Halk Kongresi bağımsızlık kararı almış olmasına rağmen, Moskova yanlısı Çeçen İnguş Cumhuriyeti Yüksek Sovyet Başkanı Doku Zavgayev’in çabaları ile bağımsızlık kararının yaşam bulması engelleniyordu. Bağımsızlık isteyen Çeçen halkı, Bakanlar Kurulu binası önünde süresiz mitinge başlayarak Zavgayev’e mesaj vermeye çalışmıştı. Zavgayev’in uzlaşmasız tutumu ve bağımsızlık kararına karşı çıkışı devam edince Çeçen halkının sabrı tükenmiş ve Yüksek Sovyet yönetimi alaşağı edilmişti. Yüksek Sovyet Yönetim binaları, İçişleri Bakanlığı binası ve KGB binası ele geçirilerek Çeçen Halk Kongresi’nin denetimi altına alınmıştı. Böylelikle 6 Eylül günü özgürlüğe susamış Çeçen halkının yaptığı devrim sayesinde İçkerya’nın bağımsızlığı ilan edilebildi.

6 Eylül 1991 tarihinde Özgürlük Meydanı’nda toplanan Çeçen halkı, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, büyüğüyle küçüğüyle bağımsızlığın ilanını bekliyordu. Devlet Başkanlığı binasında görünen Cevher Dudayev, Çeçen halkına şöyle sesleniyordu:

“EY ÖZGÜRLÜK ÂŞIKLARI!

Asırlar sonra halkımıza özgürlüğü nasip eden yüce Rabbimize hamd olsun. Çeçenya’nın bağımsızlığı ve İslam’ın bu topraklarda ebediyen var olması uğruna kanlarını akıtan aziz şehidlerimizi, İmam Mansurları, İmam Muhammedleri, İmam Hamzatları, İmam Şamilleri rahmet ve şükranla anıyoruz. Dağılan Sovyetler Birliği’nden sonra her halk gibi biz de uluslararası hukuk kurallarından doğan bağımsızlık hakkımızı kullanmak amacıyla, gerçekleştirdiğimiz referandumda halkımızın yüzde 97.6’sının onay vermesiyle bağımsızlığımızı elde etmiş olduk. Çeçen halkının bu kararını BM ile tüm uluslararası kuruluşlara ve tüm dünya milletlerine ilan ediyorum. Çeçenya bugünden sonra artık müstakil bir ülkedir ve dünya var oldukça hep öyle kalacaktır.

İmam Mansurların, İmam Hamzatların, Şeyh Şamillerin torunları! Kafkas halklarının öncü güçleri, ey kahraman halkım!
Allah’ın huzurunda ve sizin önünüzde yemin ediyorum ki, ilan edilen bu bağımsızlık ve egemenliğimizi hedef alan her türlü saldırı ve işgale karşı, bir nefer olarak kanımın son damlasına kadar savaşacağım. Üzerimdeki üniformam kefenim, şehadet ise rütbem olacaktır...”

ŞER GÜÇLER ÇEÇENLERİ RAHAT BIRAKMADI

Dudayev verdiği sözde durdu ve şehadet şerbetini içti. Nice yiğitler bağımsızlık savaşında şehit oldu. Binlerce mücahit, Rus ordusuna karşı kısıtlı imkânlarıyla yiğitçe mücadele verdi. Binlerce çocuk bu acımasız savaşta yetim ve sakat kaldı. Binlerce kadın dul kaldı. Çeçen bağımsızlık savaşına dünya Müslümanları da sahip çıktı, Çeçenlerin haklı mücadelesine hem maddi, hem manevi destek verdi. Çeçenler önce Allah’ın sonra Müslümanların yardımıyla Rusları ülkesinden kovmayı başarmıştı. Ancak Rusya’daki şer güçler ve “İblis’in Şairleri” yine Çeçenleri rahat bırakmadılar. Çünkü bu şairlerin işi yeryüzünde fesat çıkarıp masum insan kanı akıtmaktı.

1999 yılı Ağustos ayında Rus birlikleri, komşu Dağıstan Cumhuriyeti’nde iki köye saldırı başlattı. Daha sonra o sırada her hangi resmi bir sıfatı bulunmayan Şamil Basayev’in bu olaya verdiği karşılığı gerekçe gösteren Rusya, kendi Gizli Servisi (FSB) tarafından organize edildiği kanıtlanan Volgograd ve Dağıstan’daki bazı apartmanların havaya uçurulması olaylarını da bahane ederek, 2 Ekim 1999 günü bir kez daha Çeçen İçkeriya Cumhuriyeti’ne saldırdı.

RUSYA KAZANMIŞ GÖZÜKSE DE MÜCADELE BİTMİŞ DEĞİL!

İkinci Çeçen-Rus Savaşı’nda Rusya Federasyonu’nun uyguladığı diğer bir taktik de Çeçenleri birbirine kırdırmak, yarattığı vahşetin sorumluluğunu güya kendi aralarında savaşan Çeçen grupların üzerine yıkmak olmuştur. Fakat bölgede yaklaşık 450 yıldan bu yana uygulanan akıl dışı vahşet ve zulme rağmen Çeçenistan’da sömürgeciliğe karşı verilen savaş, son 22 yıldan bu yana aralıksız devam etmektedir. Dünya medyasının Çeçenistan’da yaşananları görmezden gelmesi, Rusya’nın özgür basını engellemesi ve paralı askerlerini Çeçenistan’ın yöneticileri gibi göstermesi, Çeçenistan’ın seçilmiş meşru devlet başkanlarını art arda katletmesi de bu sonucu değiştirememektedir.

Rusya, kukla yönetimiyle ve komşu ülkeleriyle yaptığı bazı çıkar anlaşmalarıyla Çeçenistan’da bir zafer kazanmış gözükse de Çeçen halkı, mücadeleyi ilelebet bırakmayacaktır. Bizlere düşen görev ise Rusya’nın uluslararası hukuku ve tüm insani değerleri ayaklar altına alan saldırılarını unutmayıp her fırsatta gündeme getirmek, Çeçenistan’ın bağımsızlığı için savaşanlara siyasi, insani, maddi ve manevi her türlü desteği sağlamaktır. Zulüm, nerede olursa olsun zulümdür.
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir