Allah`a Teslimiyet Ve Nefis Mücadelesi
Nefsine köle olmuş ve dünya bolluğu içinde olup Allah`ı unutan insan bolluk içinde refah bir şekilde yaşamış olabilir; fakat bu onun kurtuluşa erdiğinin bir delili olamaz.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah(c.c)’a mahsustur. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi kendilerine rehber olarak Hz. Muhammed(s.a.v)’i seçenlerin üzerine olsun. Şüphesiz insanlığın tek yegane kurtuluşu Allah’a teslim olmakla olur.
Allah’a teslim olmak nedir? Allah’a teslim olmak:onun varlığına,birliğine,peygamberlerine,meleklerine ve kitaplarına iman etmektir.Bununla sınırlı kalmayıp insanoğluna emredilenlere uymaktır.Bu hususu dikkate alan fert Allah’a laik bir kul olabilir.Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de belirttiği gibi insanoğlunun kendisine dost olunmasını istemiştir.Bu yüce kainatı yaratan Yüce Rabbim’e dost olmayı kim istemez ki.Bunu istemeyenler aklı dengesi olmayan insanlara benzemektedirler.
Fani dünyanın zevkine dalmış,Yüce Allah’ı unutup nefsinin isteklerine tutsak olmuş insan;denizin ortasında batmakta olan bir gemi gibidirler.Ahiretini dünyanın geçici olan lezzeti uğruna batırmaktadırlar.Oysa Allah’ı kendine dost edinip ona teslim olan birey rahatlığa ermiştir.Cennetin lezzetini tatmayı hakketmiştir.
Nefsine köle olmuş ve dünya bolluğu içinde olup Allah’ı unutan insan bolluk içinde refah bir şekilde yaşamış olabilir;fakat bu onun kurtuluşa erdiğinin bir delili olamaz.Bu durumda olan insan ancak dünya hayatını kurtarmış olabilir ama Ahiret hayatını da yaktığını bilmiyor mu?Çünkü gerçek mutluluk,rahatlık ve bolluk Allah’a teslim olmakla olunmaktadır.Allah’a iman eden insan hem dünyevi hayatını hem de ebedi olan ahiret hayatını kurtarmıştır.
Allah’a teslim olmaktaki en büyük engel kişinin fıtratında bulunan nefsi istekleridir. Bitmek bilmeyen bu şehvi istekler insanın hayatını birer kabusa çevirmektedir.Peki bu nefis dediğimiz kavram nedir?Nefis,insanın büyük bir haz duydukları şehvi istekleridir.Kişi bu isteklerde haz duyabilir ama bu hazlar onları büyük bir hüsrana götürmektedir.İnsanlık işte bu isteklere tutsak kalmıştır.Kafeste tutsak olan bir kuş gibi.Peki bu kafesin kapısını açıp tutsaklıktan kurtulmanın bir yolu var mıdır?Evet var.İnsanı bu tutsaklıktan kurtaran tek yol şudur:Nefsinin şehvi isteklerine tabi olmayı bir kenara itip,Allah’a yönelip ona teslim olmayı kabullenmekle kapıyı aralayabilir.
İnsanlık var olduğu tarihten beri nefisleri ile mücadele içindedir.Bu mücadele bazen zaferle bazen de yenilgi ile sonuçlanmıştır.Bizim bu mücadelede tavrımız nasıl olmalı?İslami bir hayatı yaşamakla sınırlı kalmayıp bu bataklığa düşmüş nice insanlara yardım eli uzatmak bizim tavrımız olacaktır.Çünkü İslami yaşam bireyi hayatında şuurlu ve doğru kararlar almasını sağlamaktadır.
İnsanoğlunun en büyük savaşı nefsi ile olan savaşıdır.Bu savaşta galip olmak için nasıl bir savaş taktiği uygulayabiliriz?Yüce Allah bu husus hakkında bize kitapları ve peygamberleri ile açık bir şekilde cevabını vermiştir:Allah’ı ve Resulunu her daim anmak,ibadetleri aksatmamak,helal olana yönelip ve şeytanın bize lezzetli olarak gösterdiği dünyanın şehvetli isteklerine karşı uzak olmaktır.Kişi bunu yaptığı sürece nefsine karşı savaşı kazanmıştır.
Günümüz insanlarına baktığımızda çoğunluğunun nefislerine köle olup Allah’ın varlığını unuttukları görülmektedir.Gelişen teknoloji imkanları ile insanın hayatını alt üst eden Tv,Radio,Müzik…vb insanın nefsine yenik düşmesinde büyük rol almaktadır.Kadın ve erkekli iç içe olan programlar,düğünler ve bunlara benzer etkinlikler insanı büyük oranda İslamdan uzaklaştırıp ahlaki yolsuzluğa büyük etki yapmaktadır.Bunlarla kalmayıp İslama ve onun kutsal değerlerine hakaretler yapılmaya başlandı. Bunlar insanın hayatına mutluluktan daha çok mutsuzluk vermektedir .Bize düşen görev:İslamı hayatı yaşamak ve yaşatmak,Allah’ı anacak ortamlar oluşturmak ve İslami değerlere sahip çıkmak olacaktır.
İslamı rededen ideolojiler hayatı birer bataklık gölüne çevirmekte ve kişinin bu bataklıkta batıp yok olmasına neden olmaktadır.İslam bu bataklığı kurutup insana verimli bir hayatı sunar.Karanlığa börünmüş hayatı aydınlatan yine Kuran’ın nurlu ışıklarıdır.Müslüman bireyin amacı da karanlık hayatın penceresinden güneş gibi ışıkları saçıp karanlığı birer aydınlık yarınlara çevirmektir.
Biz Müslümanların bu hususta çıkarabilecek bazı sonuçlar vardır.Bu sonuçlar şunlardır:Allah’a teslim olurken nefsi bir engel olarak görmemeli,nefsimize tutsak kalmayı bir kenara itip Allah’a teslim olmalı,İslami bir hayatı benimseyerek hayatın karanlık noktalarından islamın nurlu ışıklarını saçabilmeli ve nefsine köle olmuş bireyleri İslamın güzelliklerine ortak edebilmeliyiz.Bununla beraber İslamı tam anlamıyla yaşamak ve yaşattırabilmeli ve nefsimizin her isteklerine hakim olabilmeliyiz.Allah’a tam teslim olmuş birey nefsine hakim olmuştur.Şüphesiz kendilerine Allah’ı dost edinmiş insanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir….
Recep Kurşunlukaya / Diyarbakır