28 Şubatın askerleri hesap veriyor ya diğerleri?
Bin yıl sürecek denen 28 Şubatın aktörleri nihayet mahkeme önünde hesap vermeye başladı. Davayı takip eden avukatlar ve mağdurlar 28 Şubat sürecinde askerlere destek veren siyaset, medya, yargı ve sermaye ayağında yer alıp darbeye destek olanların da hesap vermesi gerektiğini söyledi.
Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Tarihe post-modern darbe olarak geçen 28 Şubat’ın kudretli generallerinin aralarında bulunduğu 103 sanığın, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak” suçundan yargılandığı dava, Ankara Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Tarihe post-modern darbe olarak geçen 28 Şubat’ın kudretli generallerinin aralarında bulunduğu 103 sanığın, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak” suçundan yargılandığı dava, Ankara Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Aralarında eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, emekli orgeneraller Çevik Bir ve Çetin Doğan ile Emekli Tümgeneral Erol Özkasnak’ın bulunduğu kişiler hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
ASKERLERİN SUÇ ORTAKLARI DA HESAP VERSİN
28 Şubat sürecinde binlerce insan mağdur edilerek işinden oldu. Bu dönemde Genelkurmay Karargâhında verilen brifinglere katılan hâkim ve savcıların açtığı davalardan yargılanan mütedeyyin insanlara hapis cezaları verildi.
28 Şubat sürecinde bu zulmü yapanlara hesap sorulmasının önemli bir adım olduğu belirtilirken özellikle o dönemde askere yardım ve yataklık eden, askeri yönlendiren; 28 Şubat’ın siyaset, medya, sermaye ve yargı ayağında yer alan kişilerin de yargılanması gerektiği belirtiliyor.
DEMİREL DE YARGILANSIN
Batı Çalışma Grubunu ve faaliyetlerini öğrendikten sonra onlarla işbirliği yapan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de yargı önünde hesap vermesi gerektiğini belirten Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, “Askerlerin yargılanması önemli, ama bu işin yargılanmaya taşınmasının eksik kısımları var.
Batı Çalışma Grubu adlı bir cunta yapılanmasının orduda var olduğu biliniyor ve bundan haberdar olan dönemin Cumhurbaşkanın Süleyman Demirel’in de bu cunta yapılanmasını yargıya taşımak yerine onunla işbirliği yapması cuntanın bir parçası olduğu anlamına geliyor. Yargılamada Demirel’in de sanık sandalyesine oturması lazım” şeklinde konuştu.
HANGİ MİLLETVEKİLİ KAÇ PARAYA GİTTİ ORTAYA ÇIKSIN
Sermaye, yargı ve siyaset kurumunda darbecilerle işbirliği içinde olanların da ortaya çıkarılması gerektiğini belirten Ünsal, “Bir takım sivil toplum kuruluşları, sendikalar, basın mensupları ve yargı mensupları bu işin içine girdiler.
Yargı mensupları Genel Kurmay Karargâhı’nın talimatları ile davalar açtılar ve bu davaları sonuçlandırdılar. Ayrıca milletvekili pazarları kuruldu.
Milletvekilleri parayla satın alınarak bir siyasi partinin içi boşaltıldı. Kim kaç paraya gitti? Kim bu pazarda parayı getirip götürdü? Bunların da ortaya çıkarılması gerekiyor. Böylece darbe süreciyle tamamen yüzleşmiş olalım” diye konuştu.
Ünsal, 28 Şubat sürecinin ‘bin sene sürecek’ diye tasarlandığını ancak 10 yılda bittiğini, düzenleyenlerin de 15 yıl sonra yargı önüne çıkıp hesap verdiğini söyledi..
28 ŞUBAT ZULÜM VE İSTİBDAT DÖNEMİDİR
Kendisi de 28 Şubat’ta ordudan atılan ve şu anda 28 Şubat mağdurlarının avukatlığını yapan Avukat Bülent Demir, “28 Şubat karanlık bir dönemdir.
İnsanımıza tarifsiz acılar yaşatılan, hukukun ayaklar altına alındığı zulüm ve istibdat dönemidir. Manevi değerlerine düşman olan kişilerin, inançlı Anadolu insanı üzerinde zulüm yaptığı bir dönemdir.
Dindar insanların sakıncalı olarak fişlendiği, haklarında yargılama yapılmadan bir gecede mesleklerinden atıldığı, zulüm ve işkence gördüğü dönemdir. O dönem tüm detayları ile aydınlatılmalıdır. Sorumlularına hesap sorulmalıdır. Yargıdan bunu bekliyoruz” dedi.
ŞİMDİ HESAP ZAMANI
O zaman bu dava bin yıl sürecek diyenlerin bugün sanık konumunda hesap verdiğini ifade eden Demir, “Bunlar yapmış oldukları haksız ve hukuksuz uygulamaların devam edebileceğini düşündüler.
Ama bugün milli irade karşısında onların hesap verme süreci başladı. 28 Şubat sürecinin mimarı olan tüm kişilerin yargı önünde hesap vermesi gerekir.
Milletimizin de o karanlık dönemle ilgili yaşananları şeffaf bir şekilde görmesi gerekir. Yargının bu şansı iyi kullanarak o dönemde yaşananları şeffaf bir şekilde ortaya çıkarmasını bekliyoruz.
BUNLAR MUKADDESAT DÜŞMANI KİŞİLER!
Kanunları kendi siyasi ideolojileri doğrultusunda illegal yapılanmalar için kullanan kişilerden hesap sorulmasının çok önemli olduğunu belirten Demir, “Milletin mukaddesatına, milli ve manevi değerlerine dil uzattılar. Kendilerinin tehdit olarak gördüğü insanların bugün bu ülke için gerçek manada hizmet eden insanlar olduğu ortaya çıktı.
O süreçte sakıncalı personel statüsüne alınmış devlet memurları polisiyle, askeriyle, bürokratıyla, işadamıyla, öğrencisiyle, öğretmeniyle, din görevlisiyle kendi vatanının bayrağını seven ve mukaddesatına hürmetli insanlardı.
Bu fişlemeleri ve zulmü yapan despotizme sahip insanlar maneviyata hürmetli değil diye maneviyata hürmetli insanları ötekileştirerek bir tehdit olarak görüyorlardı” şeklinde konuştu.
GERÇEK HESAPLAŞMA MAHKEME-İ KÜBRA’DA OLACAK
“O dönemde mağdur edilen binlerce insan ve aileleri için alınacak sonuç, yapılan zulümleri telafi etmez” diyen Demir, “Bu insanların tamamı müebbet hapis cezası alsa ne olur.
O dönemde öğretmen, hemşire, kaymakam, din görevlisi ve bütün kamu kuruluşlarında çalışıp mağdur edilen binlerce insan var.
Bir cadı avı başlatıldı o dönemde. Bu insanlardan vefat edenler var, işsiz kalanlar var, ailesi dağılanlar var. Bunların hesabı için bu insanların hapis cezası alması yetmez ki. Alacakları cezalar o acıları telafi etmez ve hiçbir şeyi geri getirmez. Biz hakkımızı hakkıyla Mahkeme-i Kübra’da alacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.
ASKERİ YÖNLENDİREN SİVİLLER DE YARGILANSIN
Mahkemenin 28 Şubat davasını sadece asker ve Batı Çalışma Grubu ile sınırlı tutmaması gerektiğini ve o dönemde askerlere yardım ve yataklık eden, yönlendiren, tahrik eden tüm unsurların ortaya çıkarılması gerektiğini belirten Demir, “Mahkeme soruşturmayı derinleştirmeli, yargılama sadece silahlı kuvvetler personeli ve Batı Çalışma Grubuyla sınırlı kalmamalıdır.
Askerlere yardım yataklık eden, yönlendiren, tahrik eden tüm unsurların ortaya çıkarılması gerekiyor.
Bunların da teşhir edilerek, haklarında gerekli hukuksal girişimlerin yapılarak hesap vermelerinin sağlanması gerekiyor. Bu sadece askerin işi değil. Asker mecrasında yapmıştır. Fakat askerin bunu yapmasına vesile olan ve kendi mecralarında aynı uygulamaları yapanların da gündeme getirilmesi ve hesap vermeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.