• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Kutsalınıza Hakaret Edilmesi İncitiyormuş Değil mi?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Doğruhaber - Mesut Tunce

Müslümanların kutsallarına karşı hadsiz bir saldırı almış başını gidiyor.

Avrupa'da devam edegelen Kur'an-ı Kerim mushaflarını yakma kepazeliğine Türkiye'den de bir güruh  Fransız kalmak istememiş olacak ki, üç-beş gün arayla, Kur'an'a, camiye ve başörtüsüne hakaret eden şarlatanların eylemleri haber sitelerine düşer oldu.

Bu eylemlerin bir kısmı mahkemelik olsa da, hakim karşısına çıkarılan sanıklar, bir kapısından girdikleri adliyenin diğer kapısından ellerini kollarını sallayarak çıkıp gidiyorlar.

Örneğin sınıfta Kur'an-ı Kerim mushafını tekmeleyen ve bu iğrenç eylemini sosyal medyadan gururla yayınlayan öğrenci için küçük bir disiplin cezası yeterli görülmüştü.

Yine sanat adı altında camide yarı çıplak pozlar verip, halkın yoğun tepkisiyle karşılaşan yönetmen müsveddesi de, hakkında soruşturma açıldıktan sonra serbest bırakılmıştı.

Geçtiğimiz yıl, Atatürk'ün Kabe üzerine oturtulduğu hadsiz bir fotoğrafla poz veren üniversite öğrencilerine sadece soruşturma başlatılmış ve hiçbir hukuki yaptırım uygulanmamıştı.

Cami'de içki içip, sarhoş ve necis ağzıyla "atatürk ekber" diyen ayyaşı mı anlatalım, başörtülülere, "defolun İran'a gidin" diyen yaşlı laik teyzeleri mi analım bilemedik. Örnekleri saymakla bitiremeyiz. Tüm bu suç ve kabahatlerin, göstermelik basit bir gözaltı tiyatrosuyla geçiştirildiğini, halkın duygularını rencide edenlerin ta'zir bile görmediklerini söylememize gerek yoktur herhalde.

Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere.

Sosyal medyada Mustafa Kemal'in fotoğrafını göstererek, ona hakaret eden bir çocuk vardı.

Hani bu eyleminden dolayı elleri arkasından bağlanarak yaka paça gözaltına alınmıştı.

Hani, Fatih Altaylı denen yobaz, çocuğun öğretmenlerinin de gözaltına alınması gerektiğini söyleyecek kadar rencide olmuştu. Bu arada yobaz dediğimize alınmasın, zira birinin işlediği suçtan ötürü, suçu işleyeninin ailesini veya çevresindekileri cezalandırma geleneğinin terkedilmesinin üzerinden asırlar geçti.

Hani, daha eğitim öğretim yılının başında olmasına rağmen okulundan koparılan çocuğun, ailesinden de koparılması gerektiği hatta sınır dışı edilmesi gerektiği dahi yazılıp çizilmişti.

Sahi ne oldu o çocuğa. Gözaltında iyi bir azar işittikten sonra evine ve okuluna geri gönderilmiştir herhalde değil mi?

Hey hat !!!

Hakim karşısına çıkarılan çocuk, apar topar cezaevine gönderildi.

İslam'ın tüm değerlerine hakaret eden, bununla da yetinmeyip, İslam'ın sembolünü taşıyan insanlara fiziki saldırıda bulunan yetişkinler ta'zir cezası dahi görmezken, Mustafa Kemal'e hakaret eden bir çocuk, hiç bir saldırganlık fiili sergilemediği halde cezaevine gönderildi.

Bu konudaki kanuni eksikliklerin mutlaka giderilmesi gerektiği ile ilgili söylenecek bir dünya söz var ama biz yine de lafı fazla uzatmayıp son cümlelerimizi kuralım.

Ey, bir çocuğun cezaevine gönderilmesinden zevklenecek kadar kinlenmiş Kemalistler!

Kutsalına hakaret edilmesi incitiyormuş değil mi? Duygularınız rencide oluyormuş, öfkeleniyormuşsunuz değil mi?

Şunu bilin ki sadece sizin kutsalınız yok. Sizin kutsalınız sizin için ne kadar değerliyse, Müslümanların kutsalı Müslümanlar için bin kat daha değerlidir. Müslümanları rencide edip öfkelendirmekten artık vazgeçin.

Bu haberler de ilginizi çekebilir