`R4BİA` Nasıl Tasarılaştı?
Mısır`daki darbeye karşı direnenlerin sembolü olan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan sarı ve siyah renkli R4BIA işareti iki Türk tasarımcı Saliha Eren ve Cihat Döleş`in elinden çıktı.
Saliha Eren ve Cihat Döleş bugünlerde hayatımıza giren Rabia işaretini tasarlayan iki kahraman. Bu ikili, Adeviyye meydanındaki katliamdan sonra Mısır meydanlarında dört parmakla temsil edilen darbe karşıtı tepkiyi ilk olarak grafik tasarımla sembole dönüştürdüler. Sosyal medya tabanlı haber ağı HaberSeyret`te yer alan bu iki isim, sarı zemin üzerine siyah bir el işaretiyle tüm dünyaya yayılan Rabia işaretinin üretim ve yayılma sürecini anlattı. Afganistan`dan İngiltere`ye Türkiye`den Kosova`ya kadar birçok ülkede benimsenen ve birçok kişinin sosyal medya profillerinde kullandığı bu işaretin arkasında hikâyeyi dinlemeye başlıyoruz. Unutmadan belirtelim ki kendilerinin bu işareti sahiplenmek gibi bir niyetleri yok. Haksızlığa karşı yetenekleriyle karşı çıkan iki tasarımcının Rabia sürecine sundukları mütevazı bir katkı olarak görüyorlar.
KATLİAMA KARŞI BİR HAYKIRIŞ
Rabia işaretini tasarlayan ikiliden Saliha Eren, yaklaşık on iki yıldır tasarımla uğraşıyor. Son 3-4 yıldır sosyal medyada `iyi bir şeyler` yapmaya çalışan gönüllü bir ekip olan HaberSeyret`in içinde yer alıyor. Farklı ülkelerden, farklı şehirlerden farklı altyapılara sahip arkadaşlarla bir araya gelerek oluşturdukları ekip 5 yıla yakın süredir faaliyet gösteriyor. `Tek derdimiz `insan` diyor Saliha Eren.
Rabia sembolünün diğer tasarımcısı Cihat Döleş ise Karadeniz Teknik Üniversitesi mezunu bir mühendis… O da iki senedir HaberSeyret ailesinin içinde. 5 yılı aşkın süredir özel ilgisi doğrultusunda ilerlettiği tasarım çalışmalarımı sürdürüyor.
Saliha Eren, Rabia sembolünün ortaya çıkışını şöyle anlatıyor: `Arkadaşlarla Konya`da bir araya gelmeye karar vermiştik. Konya`ya indiğim sabah 14 Ağustos`ta Adeviye`de katliam oldu. Sürekli haberler, fotoğraflar geliyordu. 2-3 gün boyunca bunun üzerinde çalıştık. ` İnsanlara olanları daha iyi nasıl anlatırız` diye düşündük saatlerce. 16 Ağustos`ta fotoğrafı (meydanlarda dört parmaklarını havaya kaldıran binlerce kişi) gördük. Mısır halkı her türlü tahrike rağmen onurlu direnişini sürdürdü. Bu kahramanlık muhteşemdi. Biz sadece bunu sembolleştirmek istedik. Onlara, bize yani Müslümanlara ait olsun. Bizim olsun istedik.`
`Günlerdir kafamızı meşgul eden soru cevabını bulmuştu` diyor Cihat Döleş ve ekliyor: `Bütün dünyanın suskunluğuna Mısır halkı en iyi cevabı bu selamla verdi ve biz bu yürekten selama seyirci kalamazdık.`
KIBLEMİZ VE ACIMIZ BULUŞTU
Sarı siyah renklerin ortaya çıkışı ise yakın bir coğrafyadan ilham almış. Saliha Eren bu seçimi etkileyici bir şekilde şöyle açıklıyor: `Sarı ve siyah bu süreçte daha önce kullanılmamış bir kombinasyondu. İki fotoğraftan çıktı aslında… Biri yılar önce gördüğüm bir kare. Güneş Kubbetüs Sahra`nın kubbesine vuruyor. Muhteşem bir fotoğraftı. Ne zaman dünyanın bir yerinde Müslümanlar kendilerine veya başkalarına yapılan bir zulüm için ayaklansalar o ışık geliyor aklıma. Filistin bizim bütün acılarımızın bayraklaşmış halidir. Siyaha gelince, katliamdan önceki günlerde muhtemelen Ramazan`da Adeviye meydanında çekilen bir resim vardı. Siyahlar giymiş bir hanım ortada ellerini açmış dua ediyor. Bu bana dünyanın bütün karmaşasının ortasında siyah örtüsüyle asaletle ayakta duran Kabe`yi hatırlattı. Kabe kıblemizdir… Biz dünya üzerinde ne zaman yönümüzü kaybetsek yüzümüzü Kabe`ye dönerek doğru yolu bulduk.`
BİRLİK ŞUURU OLUŞTURDU
Rabia sembolünün üretilmesi kadar çeşitlendirilmesi de emek isteyen bir süreç. Tamamen gönüllü olarak devam eden bu süreci Cihat Döleş şöyle anlatıyor: ` Ürettiğimiz her çalışmayı daha çok insana ulaştırmak için farklı dil versiyonlarıyla hazırlamaya gayret ediyoruz. Fakat tasarladığımız Rabia logosunun dünyayı sarı-siyaha boyayacağını, direnişin ve zafer duygusunun sembolü haline geleceğini açıkçası tahmin etmiyorduk. Bu konuda duygusallığımız ve mutluluğumuz halen devam ediyor. Rabia sembolünün bu kadar yaygınlaşmasının, İslam dünyasında ümmet ve birlik şuurunun tükenmediğinin de bir kanıtı olduğunu düşünüyoruz ve her zaman duamızdır.`
Sosyal medya habercisi: HaberSeyret
HaberSeyret ekibinin Arap Baharına ilgisi Müslüman Kardeşler`in yönetime gelmesiyle sınırlı değil. Ekip Arap Baharı`nın başından beri özellikle sosyal medyada anlık bilgi akışı sağlıyor. İnsanlarla her türlü bilgiyi paylaşıyor. Saliha Eren bu durumu şöyle açıklıyor: `Mısır`daki 15 Ocak Devrimi`ni de yakından izledik. 3 yıldır Suriye ile birlikte kan ağlıyoruz. İnsanlar hayatlarına uluslararası güçler, babadan oğula geçen diktatörlükler değil, sadece kendileri karar vermek istiyor. Biz Müslümanlar yıllardır acı çekiyoruz. Ölüyoruz. Bize yıllardır medeniyet dersi verenleri de, devrim türküleri söyleyenleri de gördük. Bize sabrı tavsiye edenleri de. Ama hala ölmeye devam ediyoruz. Biz birbirimize sahip çıkmadıkça, yanyana durmayı öğrenmedikçe bu böyle sürüp gidecek. Artık insanlar tarafını seçmeli. Hiç lafı dolandırmaya gerek yok. Ya zalimin yanındasınızdır, ya mazlumun.`
Yerde, gökte, deniz altında: R4BIA sembolü her yerde
Sarı siyah R4BIA sembolü şapkadan, tişörte, rozetten deftere her yerde kullanılıyor. Kapadokya`da bir balonun tepesinde, denizin derinliklerinde dalgıçların bayraklarında, yeni doğan bebeklerin ellerinde, esnafın vitrinlerinde, araçların camlarında, yani hayatın içinde görmek tasarımcılarına mutluluk veriyor. Televizyon ekranlarında logo olarak kullanılması ve diğer bir çok basılı, dijital medya kuruluşunda günlerce yer verilmesinin kendilerini onurlandırdığını söylüyorlar. Tasarımın kendilerine ait olmasından ziyade, Müslümanların bu derece sahiplenerek birlikte hareket ettiği bir şeyin bir parçası olmak onları daha çok mutlu etmiş.
Kaynak: Yenişafak