• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Talebelerinin dilinden Molla Mustafa Durgun
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Yaklaşık 74 yıllık ömrünü "Kur'an hizmetkarı" olarak geçiren bölgenin kanaat önderlerinden İTTİHADUL ULEMA Üyesi Molla Mustafa Durgun, 11 Eylül Pazar günü akşamı tedavi gördüğü Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Rabb-ı Rahman'a kavuştu.

Hayatının önemli bir kısmını medreselerde Kur'an eğitimiyle geçiren merhum Molla Durgun, yetiştirdiği talebeleri tarafından rahmetle yad ediliyor.

Vefatının ardından talebelerine olan sevgi ve muhabbeti, Kur'an yolunda yaptığı fedakarlıkları ve İslami eğitime verdiği ehemmiyeti aktaran öğrencileri, Molla Durgun'un taleberine olan düşkünlüğünden bahsetti.

Muhammed Mustafa Çakar

"Seydamız, fedakârlık konusunda örnek alınacak biriydi"

Yaklaşık 2 yıl önce medrese eğitimine başlayan ve ilk olarak Molla Durgun'dan ders almaya başladığını belirten Muhammed Mustafa Çakar, "Yaklaşık 5 ay yanında kaldım ama o 5 ay kısa görünürse de seydadan çok fazla şey aldım. Özellikle seyda fedakârlık konusunda örnek alınacak biriydi. Her ne kadar diğer özellikleri güzel olsa da onun fedakarlığına çok hayrandım. Seyda akşamları evine gitmezdi, biz ona bakardık. Seydanın kahvaltısını, yemeğini, her şeyini biz yapardık. Gecelerini ibadetle geçirirdi. Doğru düzgün yattığını şahsen görmedim. Sabah namazına kalktıktan sonra bize yaklaşık 4 ders verirdi. Sabah namazından sonra ayet ve hadislerle bize sohbet verir, ne kadar yorulsa da bundan hiç vazgeçmezdi." ifadelerini kullandı.

Molla Durgun'un İslami eğitime verdiği önemi yaşanan bir anıyla anlatan Çakar, "Fıkıh dersimizde bir ara seyda 'gençler sayfayı görmüyorum, siz okuyun ben size anlatacağım' dedi. Ona, 'siz gidin dinlenin, bugün ders almasak da olur' desek de o ilme âşık olduğu için anlatmaktan vazgeçmedi. Bir zamanlar gözleri iltihaplanmıştı, gözlerini fazla açamıyordu. Bu durum 2-3 hafta sürünce 'dinlenin' dediğimizde bize kızarak 'ben size nasıl ders vermem? gerekirse siz okuyun ben çeviririm' derdi. Seyda özellikle genç neslini yetiştirip bilinçlendirmek isterdi. Ailesinden uzak kalarak fedakârlık yapıp medresede kalırdı." şeklinde konuştu.

Ahmet Güler

"Öğrencilerine çok şefkatli ve merhametli davranır, bir babanın eksikliğini hissettirmemeye çalışırdı"

Yaklaşık 2 yıl önce merhum Molla Mustafa'nın yanında medrese eğitimi almaya başladığını söyleyen talebelerinden Ahmet Güler, "Seydayla uzun zaman geçirmemiş olsam da öğrenciler olarak kendisini çok sevdik. Onun bulunduğu medreseden başka medreseye geçtiğimizde oradaki hocalar Molla Mustafa'ya 'Bu öğrenciler neden seni o kadar seviyor? Sizi görünce yanınıza koşuyorlar' diye soruyordu. Seydamız öğrencilerine çok şefkatli ve merhametli davranırdı. Adeta aile merhametini vermeye, bir babanın eksikliğini hissettirmemeye çalışır, her zaman öğrencilerini düşünürdü." dedi.

"Seydamız hastanede tedavi görürken ziyaretine gittiğimde elimde bir şeyler götürdüm. Seyda, 'ne getirdiysen öğrencilere götür, onlar yesin' dedi." diyerek Molla Durgun'un öğrencilerine olan düşkünlüğünü aktaran Güler, şunları söyledi:

"Daima bizlerden Allah'a karşı ihlaslı olmayı ve Allah'ı görürmüşçesine ona ibadet etmeyi ister, bu yönde bizlere nasihatlerde bulunurdu. Kendisine dua etmemizi istediği gibi bizlere de dua ederdi. Geceleri az yatardı. Her zaman Kur'an okur, dua ederdi."

Muhammed Nesihi

"Seyda'nın yetiştirdiği öğrenciler de onun yolda mücadele vermekte, insanlara İslami ve imanı anlatmaktadır"

Kendisi henüz 14-15 yaşlarındayken Molla Durgun'la tanıştığını ifade eden Muhammed Nesihi, "İlim öğrenmeye ilk olarak seydanın bulunduğu medresede başladım. İlk gittiğimizde bizlere tecvid ve akide dersleri verdi. En büyük özelliği Kur'an aşığı olmasıydı. Kendisi her ne kadar hafız olmasa da bir hafızda daha fazla Kur'an-ı Kerim'e vakıftı diyebiliriz. Kur'an-ı Kerim'deki ayetleri çok güzel tatbik eder, bildiği bir ayeti çevresindekilere muhakkak öğretirdi." ifadelerini kullandı.

Seydanın öğrencilerine ve çevresindekilere sürekli 'Nerede olursanız olun, Allah sizinledir' ayetini hatırlattığını ve bunun bilincinde olunduğu sürece kişinin hataya düşmeyeceği yönünde telkinlerde bulunduğunu sözlerine ekleyen Nesihi, "Kendisi ilmiyle beraber fedakarlığıyla da ön plandaydı. Hasta olmasına rağmen öğrencileriyle medresede kalıyor, sabahları bizzat kendisi gelip öğrencilerini uyandırırdı. Bir kış mevsiminde evini Ergani ilçesine taşımıştı. Yaşlı bir insanın Ergani'den medreseye gelmesi o zamanki şartlarda mümkün değildi ama seyda her zorluğa karşı kar kış demeden sırf öğrencilere faydalı olsun diye geliyordu." diye belirtti.

Nesihi, "Seyda, imam olmaktan ziyade davayı yüklenecek bir insan olmamızı istiyordu ve kendisi de bu uğurda 40-50 yıl boyunca mücadele verdi. Birçok insan onun vasıtasıyla bu davayla tanıştı. Her zaman seyda bizlere 'eğer siz bir insana faydalı olamıyorsanız ilminiz ahirette azap olarak geri dönecek' derdi. Seyda da elhamdülillah bunun bilincindeydi ve birçok insana dokunabildi. Seyda'nın yetiştirdiği öğrencileri de bu yolda mücadele vermekte, insanlara İslami ve imanı anlatmaktadırlar." dedi. (İLKHA)






Bu haberler de ilginizi çekebilir