• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
 Ne zalim Esad, ne şeytan ABD! İslam Alemi nerede?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
MEHMET ÖZCAN / DOĞRUHABER

İç savaşın ve kaosun üç yıldır devam ettiği Suriye’de kimyasal saldırı sonrası Amerika’nın başını çektiği batılı ülkeler, Suriye’ye yönelik bir müdahalede bulunmanın hesaplarını yapıyor. Yapılan açıklamalara göre Suriye’yi vuracak planın hatta hedeflerin bile belirlendiği belirtiliyor.
 
Son olarak 28 Ağustos Çarşamba günü bir araya gelen BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin Suriye konulu gayrı resmi toplantısında, İngiltere’nin hazırladığı karar tasarısı konusunda uzlaşma sağlanamadığı öğrenildi.

Suriye’ye askeri müdahalenin gündeme gelmesi üzerine, Baas rejimine bağlı güçlerin karargah ve binalarını boşaltmaya başladığı haberleri de gelen bilgiler arasında.

Amerika ve batılı ülkelere ait savaş gemilerinin Akdeniz’e yanaştığı ve yapılacak müdahale için tüm hazırlıkların tamamlandığı şeklinde açıklamaların yanı sıra ABD Başkanı Obama, Suriye konusunda henüz kararını vermediğini, ama kimyasal silah kullanarak uluslararası normların ihlal edilmesinin sonuçlarının olması gerektiğini söyledi.

Geçtiğimiz günlerde kimyasal silahların kullanılması sonrası yaşanan katliam tüm dünyayı ayağa kaldırmış, uluslar arası kamuoyu Esad rejimine yönelik bir yaptırım uygulanmasını istemişti.

Müdahalenin, birkaç gün ile sınırlı kalacağı hatta rejimin düşürülmesinin hedeflenmeyeceği ifade ediliyor. Ancak İslam âleminin ne zalim Esad’ın kalmasına tahammülü var, ne de ABD öncülüğündeki batının müdahalesine. Çünkü İslam alemi, ABD öncülüğündeki Batının Irak ve Afganistan işgalini ve vahşi katliamlarını daha unutmadı! İşgalin bu İslam beldelerinde bıraktığı tahribatın yanı sıra kan ve gözyaşı hâlâ akmaya devam ediyor. Irak’ta hayatını kaybeden iki milyona yakın insan, beş milyon yetim, bir milyon dul kadın ve hala ülkede devam eden bombalı saldırılar hafızalarda yerini koruyor.
 
Ya Afganistan’da süren işgal, Pakistan’da insansız hava araçlarından atılan füzelerin parçaladığı masum bebeler… Hiçbiri unutulacak gibi değil! Ve İslam coğrafyasının değişik birçok beldesinde yapılan işgal ve katliamların tümü ABD öncülüğündeki Batının barbar kanlı işgal politikalarının bir ürünü olarak devam ediyor…

İslam dünyası, son olarak cuntanın Mısır’da yaptığı darbeye darbe diyemeyen, ardından yapılan vahşeti katliamda 5 binden fazla insanın adeta canlı yayınlar eşliğinde hayatını kaybetmesine sessiz kalan ikiyüzlü ABD ve AB koalisyonlu batının, Suriye’ye müdahale etmeye hakkı olmadığında hemfikir.
 
İslam dünyasından yükselen sesler, Suriye’deki iç savaşın bitmesi ve kaosun sona ermesi için müdahil olması gerekenlerin sicilleri bozuk batının değil, İslam ülkeleri ve sorumluluk sahibi liderlerinin olması gerektiğini belirtiyor.

Konu hakkında görüştüğümüz Hüda Par Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bahattin Temel, gazeteci yazar Ali Bulaç ve Seta Vakfı Dış İlişkiler Direktörü Mehmet Özkan gazetemize önemli açıklamalarda bulunarak Suriye’ye muhtemel bir dış müdahalenin sebepleri ve sonuçlarını değerlendirdi.

TEMEL: SURİYE VAKASININ TEMELİNDE BOP PROJESİ VAR
Amerikan koalisyonlu Batılı ülkelerin Suriye’ye başlatması kuvvetle muhtemel müdahaleyi gazetemize değerlendiren Hüda Par Genel Başkan Yardımcısı M.Bahattin Temel, yıllardır devam eden bu savaşların çıkmasında ve temelinde ABD ve Avrupalı yandaşlarının olduğunu belirterek bunların devam eden bu kaostan kesinlikle sorumlu olduklarını dile getirdi.

Temel, “Suriye vakasının temelinde BOP Projesi vardır. Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme, israil’in güvenliğini sağlama, israil için tehlike olabilecek tek bir unsur bırakmama gibi hazırlıklar vardır. Yıllardır bunun altyapısı hazırlanıyordu.
 
Müslüman’ın Müslüman’a yapacağı zulümle, eziyetle, baskıyla, kanını dökmesiyle, evini yıkmasıyla, yeraltı ve üstü tüm kaynaklarını tahrip etmesiyle Suriye gibi bir ülkeyi tamamen yok etmeyle karşı karşıya bıraktı ve buna seyirci kaldı.
 
Bu bilinçli bir seyirdi ve Batılıların Ürdün’de hazırlamış olduğu bir ordusu var. Bu ordunun, Suriye rejimi ve muhaliflerin birbirini zayıf bir pozisyona getireceği zamanda yapacağı görevi vardır; müdahale, planın parçası” diye konuştu.

SALDIRI İÇİN KONJUKTÜR MÜSAİTLEŞTİRİLDİ
Batının, Esad’ı istemediği gibi Esad sonrası için de İslami bir yönetimin başa gelmemesi için büyük çaba harcadığını kaydeden Temel, “Şimdi Amerika Esad’ı istemediği gibi Suriye’de el Kaide veyahut İslami anlayışa sahip bir kesimi de istemez. Bunlar için kesinlikle mücadele eder ve onların varlığına tahammül etmez.
 
Bu, duruma göre şu an Suriye’ye müdahale konusunda Amerika tamamen hazır bir pozisyonda ve her an Esad için tehlike söz konusu. Dolayısıyla şu an konjonktür onun için müsait. Şu an müdahale ettiği ederse İslam ülkeleri diye bilinen halkı Müslüman olan ülkeler alkış tutacaklar ve Esad gibi bir zalimden onları kurtardığı varsayımı söz konusu olacak...” dedi.

IRAK, AFGANİSTAN, PAKİSTAN’IN DURUMU ORTADA…
Amerikan koalisyonlu batılı ülkelerin işgal ederek tahribatlar yaptığı çevre İslam ülkelerin içler acısı durumuna dikkat çeken Temel, “Halbuki biz Irak’ı görüyoruz. Irak’a Amerika girdiği günden bu yana Irak hayır görmedi. Ve şu anda bile müthiş bir iç savaş yaşanıyor. Camilerde kimse emniyette değil.
 
Evinde, sokağında, pazarında kimse emniyette değil. Afganistan hakeza. Pakistan bu işte kısmen iniltili, bu sıkıntıyla karşı karşıya. Mısır’ın vakıası gözler önünde. Yani Amerika nereye müdahil olmuşsa oranın altını üstüne getirmiş ve orada huzur bırakmamış, orada herkesin arasına fitnenin girmesine vesile olmuştur.” diye anlattı.

YİNE ÇOCUKLAR, KADINLAR ÖLECEK, KATLİAMLAR ÜÇE, DÖRDE KATLANACAK
Rahmetli İmam Humeyni’nin bir sözünü hatırlatan Temel, sözlerini şöyle sürdürdü; “Allah rahmet eylesin, imam Humeyni’nin dediği gibi, ‘Eğer bir okyanusta iki balık kavga ederse, kesinlikle bunun sorumlusu Amerika’dır.’ Yani bu fitneyi Amerika onların arasına katmıştır, biz bu inançtayız.
 
ABD; kendi kontrolünde, kendi hegemonyasında bir kralcık veyahut da bir yönetim, idare bırakacak, tamamen iç savaşın devam edeceği, çatışmaların süreceği, her gün camilerin bombalandığı bir yapıyı, bir kaosu bırakacak Suriye’de. Yani yine çocuklar ölecek, yine kadınlar ölecek, sivil insanlar ölecek. Amerika’nın gelmesiyle bu ölüm oranları ikiye, üçe, dörde katlanacak, daha feci katliamlar olacak.”

BULAÇ: NE İSLAMİ MUHALEFET NE DE İRAN…
Suriye’ye yönelik muhtemel dış müdahaleyi gazetemize yorumlayan bir diğer isim de gazeteci yazar Ali Bulaç oldu. Bulaç, Suriye’de kimyasal silah kullanıldığının söylendiğini fakat bu silahın niteliği ve kimin kullandığı konusunda net bir bilginin olmadığını söyledi.

“Birleşmiş Milletler heyeti halen orada ve henüz kesin raporunu açıklamış değil” diyen Bulaç, fakat Amerika ve onunla birlikte hareket eden ülkelerin ‘kimyasal silah kesin olarak kullanıldı, dolayısıyla biz bir operasyon yapacağız’ dediklerini ifade etti.

AMAÇ, LAİK KESİMİN YÖNETİMİ ELE GEÇİRMESİ
Bulaç, “Burada bir tuhaflık var. Tuhaflık, Irak’ta olmayan nükleer silah için Irak’ın işgal edilmesi gibi bir şey ortaya çıktı. Benim anladığım kadarıyla birincisi bu. İkincisi; şuanda Esad’ın güçleri avantajlı durumda, askeri bakımdan. Yani üstünlüğü ele geçirmiş durumda. Şimdi ABD ve birlikte hareket eden koalisyonunun temel ve politik hedefi şu; ne İslami muhalefet galip gelsin Suriye’de, yönetimi ele geçirsin veya inisiyatifi ele geçirsin.
 
Ne de İran ve Hizbullah inisiyatifi tamamen ele geçirsin. Suriye’yi tamamen bitkin ve çaresiz duruma düşürüp Arap milliyetçilerini ve laik muhalefetin Esad sonrası inisiyatifi ele geçirmesini istiyorlar. Dolayısıyla benim şahsi kanaatime göre Suriye’de tekrar muhalefetin elini güçlendirmek ve Esad’ın ilerleyen güçlerini durdurmak üzere müdahale ediyorlar.” diye konuştu.

BÜTÜN BÖLGEYİ İÇİNE ALAN BİR SAVAŞA DÖNME İHTİMALİ DE VAR
Diğer yandan şu anda dünya kamuoyunda batıya karşı büyük bir alerjinin oluştuğunu ifade eden Bulaç, “Yani şuan da Suriye’de üç senedir devam eden bir savaş var. Siz elinizi kıpırdatmıyorsunuz. İşte Mısır’da da darbecilerin arkasında durdunuz diye vesaire… Biraz da halkla ilişkiler çerçevesinde müdahalede bulunacaklar. Anlaşıldığı kadarıyla Rusya da bu sınırlı müdahaleye onay vermiş görünüyor” diye belirtti.

İran’ın, Suriye’ye yönelik olası bir müdahaleye karşılık verebilir mi şeklindeki sorumuza karşılık Bulaç, “İran, büyük ölçüde Rusya ile beraber hareket ediyor. Fakat eğer Esad’a, Hizbullah’a veya İran’daki unsurlara büyük bir zarar gelecek olursa İran daha yüksek kapasitede bir tepki verebilir.
 
O zaman da bu harekat sınırlı bir müdahale olmaktan çıkar, bütün bölgeyi içine alan bir savaşa dönme ihtimali doğar” diyerek yanıbaşımızda cereyan eden tehlikenin aslında tüm bölgeyi de içine katabilecek bir kaosa sürüklenebileceğine dikkat çekti.

ÖZKAN: MÜDAHALE ASIL SORUNU ÇÖZMEYECEK
Suriye’ye olası bir dış müdahalenin sorunu çözüp çözmeyeceği konusunda değerlendirmede bulunan bir diğer önemli isim de Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (Seta Vakfı) dış ilişkiler direktörü Mehmet Özkan oldu. Özkan, Batının müdahalesinin iki temel sebebinin olduğunu belirtti.

Özkan, “Bir tanesi Kimyasal silah kullanımı konusunda “cezalandırıcı” bir hamle yapmak ve ikincisi de Mısır sonrasında kaybedilen prestij ya da yumuşak güç etkisini bölgede Suriye üzerinden tekrardan kurmak ya da elde etmek” diye belirtti.

Asıl sorunun müdahale edilmesi değil, aksine müdahalenin içeriği, amacı ve formatı olduğunu dile getiren Özkan, “Anlaşıldığı kadarıyla sınırlı bir müdahale planı yapılıyor. Eğer müdahale sadece sınırlı kalır ve Suriye iç siyasetinde denge değiştirici bir hamleye dönüşmezse, sonuçta hem Esad’ı güçlendirebilir, hem de çok fazla sürecin iyi gitmesine katkı yapmayabilir.
 
Yani tartışılması ve yoğunlaşılması gereken asıl mesele bu sınırlı ya da kapsamlı müdahalenin sonrasında siyasal bir çözümün önünün açılmasıdır. Eğer bu olmazsa belki sınırlı müdahale Esad’ı, Cenevre’deki toplantıya getirir ama onun ötesinde asıl sorunun çözümünün önünü açmaz.” diye konuştu.

Bu haberler de ilginizi çekebilir