Evvelki Cuma Batı Yaka’nın El-Halil şehrinde Mısır’da darbecilerin yaptığı katliamı protesto eden halk bastırılırken bir subaya yaklaşıp “amacınız herhalde Sisi’ye yanında olduğunuza dair bir mesaj vermek. Onun için onun notalarını çalıyorsunuz” dedim. Aslında bu baskı ve tutum, Fetih hareketinin Mübarek rejiminin düşürülmesinin ardından başlayan özgürlükleri yok etme ilanıydı. Batı Yaka’daki yönetim adeta Mısır’ın daha da firavunlaşmasını ve daha da baskıcı hale getirilmesini istiyor.

Batı Yaka’daki Ramallah yönetiminin ve dolayısıyla Fetih’in Mısır cuntasına verdiği destek, Ramallah ve El-Halil şehirlerinde yapılan gösterileri bastırmakla sınırlı değil. Bir taraftan Mısır halkıyla dayanışmak için yapılan gösterileri bastırırken, diğer yandan da resmi olarak teröre karşı cuntanın yanında yer aldıklarını, teröre karşı sürdürdüğü savaşta Mısır ordusunu desteklediklerini ifade ettiler. Daha da öteye giderek, minberde cuntanın Mısır’da işlediği cinayetlere değinen imam hatipleri tutukladı. Ramallah yönetiminin kukla Evkaf Bakanının Mısır ordusunu desteklemeyenleri hain ve kâfir ilan etmesi ise bu yönetimin hangi noktaya vardığını gösteriyor.

Fetih hareketi, Arap ülkelerinde İslami kesimin bastırılmasına ve cezaevlerine doldurulmasına alkış tutan, işkence görmelerine sevinen, askeri mahkemelerde yargılanmalarına göz yuman ve buna teşvik eden diğer örgüt ve hareketler gibi. Onlardan hiçbir farkı yok. Hatta Fetih’in kendisi de Arap rejimlerinin yaptığının aynısını Batı Yaka’da Hamas liderlerine, mensuplarına ve sempatizanlarına yapmakta. Ancak Sisi’nin yaptığı darbeyi ve akabinde gerçekleştirdiği katliamları ve zulümleri desteklemek için acele etmesi, öne atılması ve ileri gitmesi, yarınlarda Gazze’de Hamas hareketine karşı çıkarmak istediği anarşi ve kargaşada Mısır’ın kendisine yardım etmesi umudu ve beklentisi sebebiyledir. Herhalde kendisi, Hamas’ın Gazze’de anarşi, kargaşa çıkarmak isteyen, düşman adına casusluk yapan güruhun kökünü kazıdığını unuttu. Hamas daha önce bunu yaparken gücü, kuvveti ve tecrübesi şimdikinden daha azdı. Gazze’yi bu canilerden temizledikten sonra kendisine karşı iki defa savaş açan işgal ordusunu hezimete uğrattı ve işgalcinin Gazze’de amacına ulaşmasını engelledi, plan ve programını alt üst etti. Bunlar olurken, içerde anarşi ve kargaşanın baş göstermesine de izin vermedi.

Fetih hareketi şu anda siyasi, enformasyon, güvenlik ve diğer düzlemlerde derin bir nefreti, ötekileştirmeyi ve düşmanlığı körüklemekte. Yaptığı bu yanlış ve kirli işlerle mensupları arasında başkasını yok etme ve siyasi arenadan tamamen temizleme mantığını yerleştirmek istiyor. Ancak o bunu yaparken, Hamas hareketinin işgal altındaki Filistin toraklarında direnişin ön safı, ön mevziin ilk nöbetçisi olduğunu unutuyor. Oysa Filistin halkının çoğunluğu bu gerçeği görüyor. Bu halkın, bir savaşın üstünden daha ancak bir yıl geçmesine rağmen onun etrafında kenetlenmesinin, onu desteklemesinin ve vefalı davranmasının nedeni budur. Bu durum, güç dengesinde en şanslı hareketin Hamas olduğunu gösteriyor. Fetih ne kadar çaba gösterirse göstersin, herhangi bir Arap ülkesinde İslamî kesimin tecrübelerine karşı yapılan savaşı Filistin’e taşıma çabası amacına ulaşamayacaktır. Kin ve nefret onu kör edip, Hamas hareketine karşı düşmanca tavrı sürdürdükçe o bu topraklarda zemin bulamayacaktır.

Bunlardan daha önemli olanı, Fetih hareketinin delilik derecesinde kör bir mantık ve gözle takip ettiği bu yolda herkesten önce kendisinin bedel ödeyecek olmasıdır. Çünkü tağutların ve savaş suçlularının safında yer almakla sadece tarihini ve özgürlük projesini yok etmiyor, aynı zamanda bütün ümmetin iradesiyle kendisi arasına muhalif bir duvar örmüş oluyor. Bu irade tağutlara yardım eden bütün tarafları kınamakta ve tutumları nedeniyle onları ebedi tarih sahifelerine utanç tavırlarıyla kaydedecektir. Daha sonra yapacakları pişmanlık ve özür ise fayda vermeyecektir.

Lima Hatır / Filistinhaber