Uzmanından uyarı: Karaciğer yağlanması ölümcül hastalıklara neden oluyor!
Özellikle son zamanlarda sık görülen karaciğer yağlanmasının tedavi edilmediğinde siroz başta olmak üzere birçok hastalığa yol açabildiğini belirten uzmanlar, hayati öneme sahip uyarı ve tavsiyelerde bulunuyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Doktor İdris Baydar, İLKHA muhabirine açıklama yaparak kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen karaciğer yağlanmasından korunma yollarını ve sağlıklı bir karaciğere sahip olmanın tedavi yöntemlerini anlattı.
Karaciğer yağlanması günümüz toplumda gittikçe yaygınlaşan bir hastalık olmaya başladığını vurgulayan Baydar, neredeyse her 3 kişiden birinde karaciğer yağlanması olduğuna dikkat çekti.
Karaciğer yağlanmasının önce yağlanma şeklinde başladığını, sonrasında ise ilerledikçe iltihaplanma ortaya çıkardığını belirten Baydar, bu durumun ileriki süreçte karaciğerde bir hasar dokusu oluşturup siroza kadar gidebildiğini söyledi.
İç Hastalıkları Uzmanı Doktor İdris Baydar
Yağlanmada risk faktörleri nelerdir?
Karaciğer yağlanması için bazı risk faktörlerinin olduğunu dile getiren Baydar, "Karaciğer yağlanması ileriki dönemlerde bizim için şeker, damar hastalığı açısından; tansiyon yüksekliği, kalp-damar tıkanıklığı olsun, nörolojik hadiseler olsun bu açılardan bir risk oluşturuyor. Bundan dolayı karaciğer yağlanması önüne geçmemiz gereken bir durumdur." diye konuştu.
"Karaciğer yağlanması yaşam tarzıyla alakalıdır"
Karaciğer yağlanmasını oluşturan sebepleri anlatan Baydar, "Karaciğer yağlanması büyük çoğunlukla bizim yaşam tarzımızla alakalı bir durum. Bizim yanlış yaşam tarzımızdaki uygulamalardan dolayı karaciğer yağlanması ortaya çıkmaktadır. Hareketsiz kaldıkça maalesef o yağları yakamıyoruz ve yağlar vücutta depolanmaya başlıyor. Bununla beraber organlarımızda da yağlanma oluyor." ifadelerini kullandı.
"Beslenme büyük öneme sahip"
Karaciğer yağlanmasında beslenme alışkanlıklarının da çok önemli olduğuna işaret eden Baydar, şöyle devam etti:
"Her türlü hastalıkta olduğu gibi karaciğer yağlanmasında da beslenme büyük öneme sahip. Beyaz un, şeker ve bunların mamullerinden çok sık beslendiğimizde bu yağlanma gittikçe artıyor. Karaciğer yağlanmasında uyku önemli bir şey. Eğer kaliteli bir uykuya sahip değilsek karaciğer yağlanması riskimiz artıyor. Dışardan vücudumuza kazandırdığımız plastikler, hava kirliliği, plastiklerden kaynaklı kimyasal maddelerin hepsi karaciğerimizde temizlenmek zorunda. Karaciğer bunlarla çok karşılaştıkça yorulmaya başlıyor ve bu şekilde yağlanma başlıyor."
"Sebze ağırlıklı beslenmeli, olabildiğince hamur işlerinden uzak durulmalıdır"
Karaciğer yağlanmasının önüne geçilmesinin yukardaki olumsuz durumları düzeltmekle mümkün olduğunu ifade eden Baydar, "Karaciğer yağlanmasını ortaya çıkaran sebep neyse o sebebi ortadan kaldırdığımızda karaciğerde kendini yenileyecek ve o yağlanmadan kendini kurtarıp daha iyi çalışır hale gelecek. İlk önce beslenmemize dikkat edeceğiz. Olabildiğince sebze, bitkisel ağırlıklı besleneceğiz. Olabildiğince hamur işlerinden, şekerli gıdalardan, şireli tatlılardan, pastane ürünlerinden uzak duracağız. Olabildiğince sık beslenmeyeceğiz. Yani günde iki öğün yemek yeterlidir. Geç saatte bir şey yememek lazım. Geç saatte yediğimiz yemekler yağa çevrilir. Bu da karaciğer yağlanmasını artırmış olur." diye konuştu.
"Günlük 30 dakika tempolu yürüyüş yapılmalı"
Karaciğer yağlanmasını azaltmanın en etkili yollardan birinin de egzersiz yapmak olduğunu belirten Baydar, şu tavsiyelerde bulundu:
"Günlük 30 dakikalık tempolu bir yürüyüş bu konuda çok ciddi rahatlama sağlar. Karaciğer yağlanmasının çözülmesi için bitkisel olarak kullanacağımız bazı şeylerde var. Örneğin; karnabahar, enginar, lahana, pırasa gibi sebzeleri çok tükettiğimizde karaciğeri desteklemiş oluyoruz. Çünkü karaciğer bunlardan besleniyor. Karaciğerdeki zararlı maddeler bu tür sebzelerle daha rahat atılır hale geliyor.
Deve dikeni tohumunun karaciğer yağlanmasına ciddi faydası var. Çözüm alamadığımız durumlarda bazı ilaçları da kullanabiliriz. Ama muhakkak karaciğer yağlanmasını çözmemiz lazım. Yoksa hem kronik hastalıklar açısından riskimizi artırır hem de günlük yaşam kalitemizi düşürür." (İLKHA)