• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Çınar: Miras hukukunun İslam'a göre uygulanmaması toplumda birçok olumsuzluğa sebep oluyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ferdin özel hukuku olmasına rağmen toplumun genelini ilgilendiren bir konu olan İslam'da miras hukuku ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Molla Cemal Çınar, miras hukukunun İslam'da en karmaşık veya en çok detayları bulunan bir ilim dalı olduğunu ifade etti.

"Ümmetin itikat ve ahlakını veraseten almayan bir toplumun mali verasette hatalı davranmaması mümkün değildir"

Peygamber Efendimizin (Sallalahu Aleyhi Vesellem) mealen 'ümmetimin içerisinde kıyamete yaklaşırken ilk kalkacak olan ilim verasettir' dediğini hatırlatan Çınar, "Fıkıh kitaplarında miras veya veraset olarak tanımlanan bu mesele, insanın insan ile olan ilişkilerinin en önemli hususlarından birisidir. Ancak konuya girmeden önce şunu söylemek gerekir. Ümmetin itikat ve ahlakını veraseten almayan bir toplumun mali verasette hatalı davranmaması mümkün değildir. Dolayısıyla, bugün memleketimiz bazında düşünüldüğünde kızlara veraset vermemek veya az verme ya da işi gönle bırakıp fıkıhtaki, Kur'an'daki emri, sünnetteki tespiti, müştehit imamlarımızın ittihadına göre değil örf ve âdete göre kalkıp kadınlara miras verenlerin bile onları belli bir miktar ile razı ederek verilen veraset yanlıştır. Bu da toplum içerisinde birçok olumsuzluğu beraberinde getirir. Sadece bayanlar ile ilgili değil erkekler arasında da şu anda batının batıl yasalarına göre veraset kurallarıyla miras takdim edildiğinde birçok insanın hakkı zayi oluyor." dedi.

"İslam hukuku sadece kadınlar ile ilgili değil kadınlar arasında da bir denge, bir adalet mekanizması kurmuştur"

Çınar, "Mesela; Erkek vefat ettiğinde bir anne ve bir eşi geride bıraktığını düşünelim. Şu andaki batı kurallarına göre miras eşe geçer ama anne mirastan mahrum bırakılır. Bir insan düşünün ki 2 aylık evli ama 20 yıl kucağında büyüdüğü bir annesi var. Her 2 kadının da erkeğin üzerinde hakkı var ama şüphesiz ki annenin hakkı, kadının kocası üzerindeki hakkından çok daha fazladır. İslam hukuku sadece kadınlar ile ilgili değil kadınlar arasında da bir denge, bir adalet mekanizması kurmuştur. İslam hukukundaki miras ile batının batıl hukukundaki miras konusunda fark var. Batı hukukuna göre ölen insanın mirası eşine ve çocuklarına kalır. İslam hukukuna göre ölen bir insanın eğer çocukları varsa eşine ayrı, çocuklarına ayrı bir miras düşüyor. Çocukları yoksa kadına daha fazla miras düşüyor. Çocukları yok, anne babası da yoksa ayrı bir hisse düşüyor. Anne babası yok ama kardeşleri varsa kadına ayrı bir hisse düşüyor. Birden fazla eş ile evliyse eşler arasındaki paylaşımda da yine ayrı ayrı miktar düşüyor. Sadece kadınların miras hukuku 6 başlık altında değerlendiriliyor. Demek ki miras, insanın insan ile olan ilişkilerinde en çok dikkat edilmesi gereken hususların başında geliyor." diye konuştu.

"Miras hukukunun toplum içerisinde bir mesele olmaktan çıkarılması için kanaat önderleri ve İslami sivil yapılar elini taşın altına koymalı"

Kur'an-ı Kerim'e bakıldığında veraset ve velayet konusunun namaz ve oruçtan daha fazla teferruatlı anlatıldığını aktaran Çınar, "Veraset ile ilgili ayetler en çok Nisa Suresinde geçer ama Kur'an-ı Kerim'in birçok suresinde miras tekrar tekrar anlatılıyor. Allah'u Teâlâ, miras konusunu o kadar teferruatlı anlatmış ki, içtihada çok az yer kalmış. Yani teferruat olarak anlatılan konuların başında veraset gelir. Ancak bugün ümmet nezdinde de ilmen ve pratikte en çok gündemden düşürülen konu da miras meselesidir. Toplumdaki birçok olayın mirastaki hak ve hukuksuzluktan dolayı meydana geldiğini düşünüyorum. Toplum içerisinde bilirkişilere, müftülüklere, vaizlere, âlimlere, müderrislere meseleleri götürüp veraseti İslam üzerine yapılan miras paylaşımlarında kimse itiraz etmiyor. Ancak kanun çerçevesinde yapılan miras dayatmalarında hak ve hukuka riayet edilmeden 'kimin ne hakkı var değil kimin ne kadar hissesi varsa onu götürür' şeklinde bir anlayış var. Bu da toplumda birçok olumsuzluğa sebep oluyor. Müslümanların bu konu üzerinde çokça durması gerekir. Özellikle diyanet teşkilatının, âlimlerin, vaizlerin, müderrislerin, kanaat önderlerinin, hatta İslami sivil toplum kuruluşu ve vakıfların da bu meseleye insani anlamda el atarak İslam hukukunun uygun gördüğü bir şekilde veraset paylaşımının toplum içerisinde mesele olmaktan çıkarmak için herkes elini taşın altına koymalıdır. Meselenin bu şekilde halledilebileceğine inanıyorum." şeklinde konuştu. (İLKHA)







Bu haberler de ilginizi çekebilir