• DOLAR 34.55
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3006.52
  • ...
İDEV Başkanı Şakir: Okumanın merkezinde Kur'an-ı Kerim vardır!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kitap okumanın belli bir güne sığdırılmaması gerektiğini ve yapılacak okumanın Kur'an-ı Kerim çerçevesinde geliştirilmesinin daha doğru olacağının altını çizen İdeal Eğitim Vakfı Başkanı Muhammed Şakir, toplumda her ne kadar sosyal medyaya odaklanıp okumadan uzaklaştırılmış bir kesim bulunsa da İslam medeniyeti çevresinde kendini ve toplumu geliştirmeye yönelik okuyan genç kitlelerin de olduğuna vurgu yaptı.

Kitap okumanın önemi, manevi yönden anlamı ve okuma çeşitleri konularında konuşan İDEV Başkanı Şakir, tüm okumaların merkezinde Kur'an-ı Kerim olduğunu belirterek bunu çeşitli yönleiryle ele alarak açıkladı.

"Okuma sadece bir günle veya durumla sınırlandırılacak husus değildir"

Öncelikle kitap okumanın herhangi bir zamana sığdırılmasının doğru olmadığını belirten Şakir, her günü kitap okuma günü olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:

"Kitap denildiğinde Allah Azze ve celleyi anmak, zikrullah akla gelir. Allah'ı anmak da herhangi bir zamanla sınırlı olmaz, ömür boyu devam edecektir. Zikrullah ise ancak okumak ile mümkündür. Okuma olduğu zaman zikrullah anlamlı ve içi dolu olur, ondan feyiz alınabilir ve hakkıyla yararlanılabilir. Okuma denildiğinde Allah Resulü'nü, sahabe-i kiramı, İslam tarihine ismini altın harflerle kazımış kahramanları hatırlarız. Dolayısıyla okuma sadece bir günle veya durumla sınırlandırılacak husus değildir."

Okuma denildiğinde Mekke, Hira ve sonrasında 'İkra' emri, Dar-ul Erkam, Müslümanların Mekke'de yaşadıkları, hicret ve yine sonrasında Medine ile İslam medeniyetinin akla geldiğini söyleyen Şakir, "Okuma denildiği zaman Medine'yi, ensar ve muhacirleri hatırlarız. Çünkü orası tamamen Kur'an'ın emirleri doğrultusunda okumanın iklimi dairesinde oluşturulan bir medeniyettir. Oradaki muhabbet, kardeşlik, uhuvvet ve dayanışma okumanın içeriğiyle alakalıdır." ifadelerini kullandı.

"Okumayan insanın gelişmesi mümkün değildir"

Okumayan insanın gelişmesinin mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Şakir, "Gelişmeyen insanın kendisini ve sonrasında Rabbini tanıması zor bir hal olacaktır. İnsanın halini makinası olan bir düğmeye benzetebiliriz. Bu makinaya yaratılışının gereği olan bir görev verilmezse o makine kendine göre çalışır ama maksadına uygun bir iş yüklendiğinde işte o zaman bu makinadan istifade edilebilir." dedi.

"Kitabın her başlığı ve paragrafı bir kapı gibidir" diyerek okuma eylemini detaylandıran Şakir, "Okuma yapılarak o kapı açıldığında çok farklı dünyalarla karşılaşılabilir. Bu anlamda baktığımızda her kitap bir dünyadır. Müslüman okuduğu zaman o dünyanın içerisine girer, ufku açılır, farklı iklimleri görür hem kendisine hem ailesine hem de içerisinde yaşadığı topluma ve dolayısıyla dünya ve ahiretine faydası olur." şeklinde konuştu.

Günümüzde toplumun ve özellikle gençliğin okumaya yönelik zaafiyeti oluştuğunu, bu okuma meselesini zayıflatan, zihni günümüz sosyal medyası gibi başka şeylerle meşgul eden birçok unsurun olduğunu ifade eden Şakir, bütün bunlara rağmen okumaya aşık bir gençliğin de olduğunu söyledi.

"Okuma eylemi ciddiye alınmalı ve 3-5 günle sınırlandırılmamalı"

Şakir, "Doğru bir okuma yapıldığında marifetullahla bağ kurulabilir ve okuyanın kalbi muhabbetullahla çarpabilir, kendi sorumluluğu hissedilebilir, toplumsal sorumluluğun farkına varabilir, içerisinde bulunduğu toplum veya cemiyetle alakalı mesuliyetini bilebilir ve aynı zamanda yerine getirebilirken okumayan bir insanın sorumluluk hissetmesi veya farkında olması zaman alabilir, zor olabilir." dedi.

"Okumayla alakalı zihni meşgul edici tüm hallere rağmen şuurlu bir şekilde okumaya gayret eden bir gençliğimizin olduğunu görüyoruz" diyerek konuşmasını sürdüren Şakir, şu ifadelere yer verdi:

"Bazıları bunu görmeyebilir, 'okumuyoruz' diyebilse de okuyan bir gençliğimizin olduğuna da yakından şahidiz. Bu okumayla ilgili çekirdek bir kadro olabilir ama zaman içerisinde bu çekirdeğin toprağa düşeceğinden ve okuyup meyve veren bir ağaca dönüşeceğinden ümit varız. Onun için özellikle okumaya ilgisi olan kardeşlerimizin bu okuma eylemini ciddiye almaları ve meseleyi 3-5 günlüğüne sınırlandırmamaları gerekir. Başkalarının gün ve haftalarına değil, İslam medeniyetinin ortaya koymuş olduğu ufka sahibiz ve bu doğrultuda hareket ederiz."

"Okuyan insan ya bizzat Kur'an-ı Kerim'i ya da Kur'an'ın oluşturduğu iklimi okumuş olacaktır"

Okumadan söz ederken Kur'an-ı Kerim'in önemine de değinen Şakir, "Bütün okumaların merkezinde Kur'an-ı Kerim vardır ve tüm kitapların kaynağıdır. Okuyan insan ya bizzat Kur'an-ı Kerim'i ya da Kur'an'ın oluşturduğu iklimi okumuş olacaktır. Buradan kasıt, Müslüman kendi evinden başlayıp toplumu oluşturan tüm kurumlara kadar okuma merkezi olarak değerlendirecektir. Aynı zamanda camiler birer okuma ortamıdır, İslam medeniyetinin merkezinde olan bir yerdir. Orada namaz kılındığında okuma, oturulduğunda zikir ve tefekkür vardır." ifadelerini kullandı.

Şakir, "Kur'an-ı Kerim dediğimizde Kur'an'ın nazil olduğu ortamı, Kur'an ve tefsir ilimlerini, siyeri, hadis ile hadis ilmini, fıkıh ve fıkıh usulünü okuyacağız. Bütün bunlar okumanın merkezinde olması gereken temel şeylerdir. Müslüman bir birey ilkin İslam'ın kültür hafızasında olan bu birikimini alacak ve sonrasında tüm okumalarını bunların üzerinde bina edecektir. Bununla sınırlı kalmayıp diğer okumaların tümünü çeşitlendirerek bunu besleyebilecek, Müslümanlar için planlanan projelere dönüştürebilecek şekilde bir okuma yapmak durumundadır." şeklinde konuştu. (İLKHA)







Bu haberler de ilginizi çekebilir