• DOLAR 34.563
  • EURO 36.232
  • ALTIN 2963.501
  • ...
Deprem Uzmanı Sütçü: İstanbul'un altında 3 tane düdüklü tencere kaynıyor, durum içler acısı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

2006 yılından bu yana deprem tahmini üzerine çalışmalar yapan ve gelinen süreçte İstanbul, Antalya, İzmir, Bingöl, Tokat ve Adana'da deprem tahmin merkezleri kuran Deprem Uzmanı Kadir Sütçü, karıncaların hareketlerini inceleyip bulutları takip ederek ve enerji ölçümü yaparak olabilecek depremleri önceden tahmin edebiliyor.

Deprem sonrasında olduğu gibi öncesinde de enerjinin ısı şeklinde ortaya çıktığını vurgulayan Sütçü, beklenen İstanbul depremi ile ilgili İLKHA muhabirine konuştu.

"3 yerde enerji çıktığı görülüyor. Eğer burayı bir kaldıraç olarak düşünürsek durumun içler acısı olduğunu görüyoruz"

Sütçü, "İstanbul'da gerçekten beklenen bir deprem var. Ancak Kahramanmaraş ve Hatay çevresinde 11 ili kapsayan asrın afetinde 500 yıldan beri öngörülememiş bir fay sistemini gördük. Şimdi o deprem örneği üzerinden İstanbul'u konuşalım. Dünyanın iç çekirdekte 7 bin 200 derece sıcaklığı var. Dış çekirdekte sızmalar olduğunda enerji mantoya geliyor. Isı, mantoda, fayların altına yerleşiyor. Bunu düdüklü tencereye benzetiyoruz. İstanbul'un altında 3 tane düdüklü tencere kaynıyor. Birincisi Yalova ve çevresinde, ikincisi Tekirdağ açıklarında, üçüncüsü de Silivri ve Kumburgaz açıklarında. Kaynayan bu tencerelerdeki ısı artık buhar çıkarıyor. Yani sürekli bir enerjinin olduğunu haber veriyor. Bu enerjiyi 2003 yılından beri 4.0 ve üstündeki depremleri takip ederek görüyoruz. Bu takip sonucunda da 40-41 enlem, 27,28,29,30 boylamda bugüne kadar 77 deprem meydana geldi. Bu depremlerin 10 tanesi Tekirdağ açıklarında, 11'i Yalova ve çevresinde, 8'i de Silivri ve Kumburgaz açıklarında meydana geldi. 3 yerde enerji çıktığı görülüyor. Eğer burayı bir kaldıraç olarak düşünürsek durumun içler acısı olduğunu görüyoruz. Kaldıracın bir sağında bir solunda depremler oluyor. Yalova'da deprem olursa bir ay sonra Tekirdağ açıklarında, Tekirdağ açıklarında olursa 1-2 ay sonra Yalova açıklarında deprem oluyor." diye konuştu.

"1509 depremini düşünecek olursak Yalova, Tekirdağ ve Kumburgaz açıklarındaki fay hatlarının kırılma zamanı geldi"

Doğu sırt fayında 1954 yılından bu yana 7.1 büyüklüğünde, 1766'da Orta Marmara ve Batı Marmara fayında 7.4 büyüklüğünde depremlerin yaşandığını hatırlatan Sütçü, "1509 yılında depremin yaşandığı fay hattı çok tehlikeli bir durumda. 500 yıldan beridir Doğu Marmara fayında bir oynama gerçekleşmediğine göre burada bir enerji birikimi var ve kaldıracın sadece ortası kırılırsa 6.7 büyüklüğünde bir deprem üretir. 5.7 büyüklüğündeki bir deprem 26 Eylül 2019'da meydana geldi. Bu nedenle burası kırıldı ve kaldıracın kırılmayan Tekirdağ ile Yalova açıkları kaldı. Eğer kaldıracın ortası kırılırken Yalova ve Tekirdağ açıkları da birlikte kırılırsa 7.7 büyüklüğünde bir deprem olabilir. Eğer teker teker kırılırsa Yalova ve Tekirdağ'da peş peşe deprem olacağını düşünüyorum. Nasıl ki Kahramanmaraş'ta 7.7 ve 7.6 gibi 2 büyük deprem meydana geldiyse, 6.6, 6.4, 6.0 gibi 5 tane büyük deprem olduysa burası da Kahramanmaraş ve Hatay faylarına benzediği için bu faylarda da aynı durum olabilir. Bunun için hem Yalova hem Tekirdağ açıklarında hem de Kumburgaz açıklarındaki 1509 depremini düşünecek olursak hepsinin kırılma zamanı geldi." şeklinde konuştu.

Kurdukları deprem tahmin istasyonlarıyla her gün sensörlerle gelişmeleri takip ederek sonuçları paylaştıklarını belirten Sütçü, "DEKOS DOMGİ sensörlerimizin verilerini saat 00.00 ile 12.00'da ölçüm alıyoruz. Bu ölçümlerimizi de 825 günden beri (3 Mayıs 2021) yapıyoruz. Bu verileri takip ediyoruz. Bugün aldığımız veriler ışığında büyük bir depremin olmayacağını gördük. Bugün olmayacağını yazdık ama olacağını yazdığımızda olup olmayacağını test edeceğiz. 25 Temmuz'da Adana'da 5.5 büyüklüğünde bir deprem oldu. 18 Temmuz itibarıyla sensörümüz kademeli olarak yükselmişti. 36.7'ye çıktıktan sonra deprem olmuştu. Demek ki, 'sensörlerimiz bir işaret veriyor' diye düşündük. Antalya sensörümüz 5 Ağustos'ta 30.2-41.7 gösterdi. Antalya istasyonumuzda bir artış var. İzmir ve Adana istasyonumuzda kademeli olarak bir yükselme meydana geldi. Deprem nerede olacak diye takip ediyoruz. Sensörlerin rakamlarına göre 10 gün içerisinde sonuç alacağız. 10 gün içerisinde bu istasyonlara yakın bir yerde deprem olursa bu istasyonları depremi algılayan istasyonlar olarak değerlendireceğiz. Böylece çok büyük bir buluş, büyük bir keşif yapmış olacağız." dedi.

"Depremler meteorolojik olayları meydana getirir, sel olacağı önceden biliniyorsa deprem de bilinir"

Yaşanan gelişmelere bakıldığında İstanbul'da büyük bir depremin olacağının artık göründüğünü hatırlatan Sütçü, "Diyelim ki depremin gününü kestirdik ve yöneticilere söyledik. Yöneticiler ya yapı stokunu değiştirecek ya da konteyner kentler kuracaklar. Deprem var dediğimizde konteyner kentlere gidecekler. Deprem bitiğinde de yaşam kentlerine dönecekler. Ancak şu anda dünyada ne kapitalist, ne sosyalist ne de komünist sistemde böyle bir örnek yok. Bu sistemler de temelde depremin ne olduğunu bilmedikleri için önlem almamışlar. Ancak 1975 yılında Çin'de bir deprem bilinmiş. Bilinen deprem öncesinde yerel yönetim insanların evden çıkmasını istemiş. Sadece evden çıkmayanlar ölmüş. Bizim teorimizde depremler meteorolojik olayları meydana getiren en önemli faktördür. Bugün 10 gün öncesinden sel geleceği biliniyorsa deprem de bilinir. Şimdi tüm dünyadaki üniversiteler burada inatlaşıyorlar." diye konuştu.

"Depremlerin tahmin edilemeyeceğini söyleyenleri 17 Ağustos'ta başlatacağımız deprem tahmin kursuna katılmaya davet ediyorum"

Depremlerin tahmin edilebileceğine ilişkin 2013 yılında yazdığı bir makaleyi 55 ülkeden gelen 400 bilim insanına ulaştırdığını ancak bugüne kadar makalesinin okutulmadığını vurgulayan Sütçü, "Makalemiz, 2015 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi ile Aydın Üniversitesi sempozyum kitapçığına yazıldı. Fakat İTÜ Meteoroloji bölümü kitabı okutmadı. Okutmadığı için de Kahramanmaraş ve 11 ili kapsayan depremlerin sorumlusudurlar. Çünkü kitabı okutmuş olsalardı depremler bilinecekti. Böyle bir sempozyum yapılıyor, makaleler kitapçığa yazılıyor, rektörlük ve yerel yönetimler, devlet ne iş yapıyor? Maalesef birbirini sorgulayan bir durum yok. 17 Ağustos itibarıyla bu anlattıklarımızın dersini de yeni açacağımız kursta vereceğiz. Depremlerin tahmin edilemeyeceğini söyleyenleri de bu kursa katılmaya davet ediyorum." şeklinde konuştu. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir