Firavunlar İşbaşında Ümmet Tefrikada
Şeriat deyince, bazılarının aklına ilk olarak ALLAHın CC. kanunları geldiği gibi; bazılarının aklına da hemen el kesme ve boyun vurma veya kadını recm etme gelir.
Aslında her iki taraf ta haklıdır ve düşündükleri şey yerindedir. İlk kesimin düşündüğü olumlu, diğer kesimin düşündüğü ise olumsuz manadadır.
Yani ilk kesim Şeriat deyince nasıl akıllarına İlk olarak ALLAH C.C. O’nun kanunları ve ALLAH’a C.C. ‘’Kulluk ve ibadet’’ (zariyat 56) geliyorsa; diğer kesimin aklına ise kafa ve el kesme ve kadını recm etme düşüncesinin geliyor olması ise, olumsuz manada ve ALLAH’a isyan ile beraber tüm mukaddes şeylere düşmanlık geliyor.
Elbette ve dolayısıyla ALLAH’u Teâlâ’nın ŞERİAT’ına düşmanlık âlemleri yoktan var eden yüce ALLAH’a düşmanlıktır.
Evet, Mekke Şirk toplumu, Resulullah s.a.v.’e Peygamberlik ve Şeriat geldiğini duyunca, küfrün tabii bir refleksi olarak karşı durdular ve Peygamber s.a.v. ile birlikte onun Şeriatını nasıl yok edebilirim’in çarelerini düşünmeye başladılar. Zira onlar, Peygambere ve onun getirdiği İslam dinine tabi olmakla; faiz yolu ile elde edilen mallarından, zulüm yapmak için aracı kıldıkları makamlarından, doymak bilmeyen nefsani ve tatmin olmayan şehvani tüm sapık düşüncelerinden vaz geçmeleri gerektiğini biliyorlardı. Ha keza, Arap yarımadasına yayılmış tüm sapkın geleneklerinden (kendi çocuklarını diri diri toprağa gömmek gibi) vazgeçmeleri gerektiğini çok iyi biliyorlardı.
Yani Şeriat, onların tüm bu İslam ve insanlık dışı uygulamalarını kaldırmak ve yerine hakkı, adaleti ve kardeşliği esas alan bir nizam yerleştirmek için ALLAH CC. tarafından gönderilmişti. Ama tezek kokusu içinde büyümüş biri misk kokusu alınca nasıl tepki veriyorsa, onlar da bunun gibi ve daha fazlası ile tepki verdiler.
Bugün de ALLAH’ın CC. Şeriatına karşı olan tüm sapık insanlar gibi, İslam Şeriatı düşmanları da kendi sapık şeriat (yol ve kanun)’larına uygun hareket edip, toplu soykırıma yönelmişler.
Adam öldürene kısas, hırsızlı(ğı adet edinen)k edenlerin elini kesme ve evli olup ta şahitleri olan veya suçunu itiraf edenlere uygulanması gereken recm cezasına karşı cephe alanlar, insanların boynunu kesmeyip onların başına kurşun veya bomba atarak hayattan kesiyorlar.
Hırsızların ellerinin kesilmesi yerine, bombalar atarak, balta veya kılıçlarla insanların organlarının tümünü kesiyorlar.
Zina eden evlilere uygulanması gereken recm yerine, yine onlar taş değil, bomba ve kurşun atıyorlar. Elbette onlar bunu yaparken, ne kısas için; ne hırsız oldukları için ve ne de katlettikleri insan zina yaptığı için değil, aksine katledilenler sadece Müslüman ve Şeriatçı oldukları için katlediliyor ve katledenler de kendi sapık şeriat (kanun-yol)larını uyguluyorlar.
Zira onlar da biliyorlar ki, bir Ülkede iki zıt kanun veya şeriat olmaz ve olamaz.
İslam Şeriatı, bir kişiye ve o da suçlu olduğu zaman ceza veriyor. Ancak firavunların şeriatında suçsuzlar öldürülür hem de toplu olarak ve suçlular da ödüllendirilir dünya cennetinin tapuları verilerek.
Bir kişinin ölümüne razı olmayan ve yaygara koparanlar, binlerce masumun kanı akıtılınca dilleri lal oluyor ve bunu yapanlara veryansın edeceklerine yaşasınlar gönderiyorlar. Bunun adına da DEMOKRASİ (!) diyorlar.
Gördünüz mü helvadan putlar Mekke şirk toplumundan günümüze nasıl da bozulmadan gelmiş. Bu helvadan putları nasıl da obur iştahla yiyorlar.
Gördünüz mü kanlarını zulmen akıttıkları mazlumların başında nasıl da salyalarını akıtıyorlar.
Gördünüz mü firavunlarını memnun eden köpeklerin, mazlumların cesetleri başında çektirdikleri pozlarla firavunlarına nasıl zafer! Kazandıkları mesajı verdiklerini.
Onlar bunları yaparken sadece başlarındaki firavunlarının şeriatını yerine getirdikleri için ve firavunlarından da alacakları dünya cennetlerinin anahtarlarını hayal ederek soykırım yaptılar.
Doğrusu dünya, kendine köle olan insanların gözlerini kör; akıllarını ipotekli ve kalplerinin anahtarını da firavunlara vererek robotvari bir hayatı yaşamaya meylediyorlar.
Gördünüz mü Mısırda firavunların nasıl 2-3 saat içinde 4-5 bin insanı katlettiklerini ve 10 binlercesini de yaraladığını…
Gördünüz mü firavun Suriye’de nasıl bir anda 2 bin civarında kişiyi kimyasallarla nasıl şehid etti ve bir o kadarını da kalıcı olarak sakat bıraktı.
Gördünüz mü Suriye’de 3 aylık bebelerden tut, ta beli bükük yaşlılara kadar nasıl firavun oğlu firavun tarafından katledildiğini.
Evet, mutlaka görmüşsünüzdür. Ve belki de 5-6 yaşlarındaki çocuğun şehid olmadan önce sıtmaya tutulmuş gibi titrediğini ve nefes alıp konuşamadığı için de etrafındakilerin ‘’kelime-i şehadet’ telkin etmelerine karşılık, son bir gayretle sadece sol elinin şehadet parmağını havaya kaldırmaya çalıştığını ve bununla da şeriatçı olduğunu kör gözlere parmağını sokarcasına gayret ediyordu.
Ve sonunda o da diğer şehidler gibi ruhunu Şeriatın sahibi Rahmana teslim etti ve son çırpınışları da onun Rabbine sunduğu fiili dilekçe mesabesinde idi.
Tabi onların yaptığı bu soysuz soykırımın kısıtlı görüntüleri medyaya yansıdı. Ancak şer’i yemin olarak; Vallahi, Billahi ve Tallahi onların yaptıklarının tümünün görüntüleri Şeriatın sahibi ALLAH’ın yanındadır ve o görüntüler Mahşer gününe kadar da O’nun yanında Levh-i Mahfuz’da muhafaza edilecektir.
Son olarak Mısırda (na) Mübarek’i serbest bırakmışlar. Ancak halkın oylarıyla işbaşına gelen Muhammed Mursi’yi ise, tutuklayıp cezaevine atmışlar.
İşte zalimlerin ve firavunların sistemi ve uygulaması tam da budur. Taşları bağlayıp, köpekleri salma sistemi…
Ey ALLAH`ın Sistemine Yer Vermeyen Demokrasi Ve Laiklik Beşeri sistemini Savunan Sözde Müslümanlar, uyanın ta ki ölüm sizi uyandırmadan.
Şehidlerimiz kaybımız değil, aksine kazanımlarımızdır.
Her söyleneni duyan Rabbim! Sen Şehidlerimize rahmet et ve bizleri onların yolundan ve şefaatinden mahrum etme.
Ey yapraklar bile kendisinden habersiz düşmeyen ALLAH’ım! Müslümanları sonbahar yaprağı gibi topluca toprağa düşüren zalim firavunları ve onlara sözlü ve fiili olarak yardım edenleri KAHHAR isminle kahret ve onların tahtlarını ve saltanatlarını yerle yeksan edip sahipleri ile birlikte yok et.
Ey Rabbimiz! Sen tüm Ümmet-i Muhammed s.a.v.’i küfre ve zulme karşı uyandır ve Müslümanların aralarındaki ihtilafları yok ederek onları ‘’bir vücudun azası’’ gibi birleştir ve vahdete ulaştır. ÂMİN
İSLAM ŞERİATI: Kur’an’daki ayetlerden, Peygamberin sözlerinden çıkarılan, dini temellere dayanan Müslümanlık kanunları, İslam Hukuku.
FİRAVUNLARIN (BEŞER)ŞERİATI: Dünya menfaatine dayalı olarak kurdukları ve içinde her türlü nefsani, şehvani ve tatmin edilmemiş sapık duygular barındıran sadist bir sistem ve yol.
Fi Emanillah WESSELAM
Şahabettin Er - Doğruhaber