• DOLAR 32.488
  • EURO 34.717
  • ALTIN 2407.024
  • ...
Kur’an-ı Kerim'e yapılan alçak saldırılara tepkiler devam ediyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İsveç ve Danimarka başta olmak üzere batılı ülkelerin İslam'a ve kutsallarına yönelik yapılan saldırılara tepkiler devam ediyor. Bir tepki de Asma Köprü Uluslararası Öğrenci Derneği ve Genç Kudüs Şurası Başkanı Hanefi Sinan'dan geldi.

Bu çirkin saldırılara karşı Müslümanları İsveç ürünlerini boykot etmeye davet eden Sinan, yapılan küstahlıkların karşılıksız kalmaması gerektiğini vurguladı.

"Emperyalistler, mübarek İslam dinini küçük düşürücü bir pozisyona getirmek için gayret sarf ediyorlar"

Yeryüzünde İslam'ın ve Müslümanların son dönemlerdeki hareketliliği emperyalist ve sömürü düzeninin birtakım hamleleriyle karşılaşıldığını söyleyen Sinan, "Uzun zamandır terör örgütleri üretilerek İslam adına bir takım eylem ve söylemleri gündeme getiren küreseller bu çerçevede mübarek İslam dinini ve kitabımız Kur'an-ı Kerim'i küçük düşürücü aşağılayıcı bir pozisyona getirmek için gayret sarf ediyorlar. Bu yeni bir şey değildir. Bu tarih boyunca da olmuştur kimi dönem zayıflanmış kimi dönem de güçlü hale dönüşmüştür. Bu Müslümanların pozisyonuyla da alakalıdır. Müslümanların ortaya koymuş olduğu tavır, strateji ve hareketle de orantılıdır. Müslümanlar ne kadar güçlü ne kadar doğru ve stratejik hamleler yaparsa bu karşı taarruz o kadar az oluyor. Müslümanlar bu konuda ne kadar basit kalırlarsa o kadar güçlü halde önümüze çıkıyorlar." dedi.

"Kur'a-ı Kerim'e yönelik bu alçakça saldırı tesadüfen ortaya çıkmış hadiseler değildir"

Son 25-30 senedir Müslümanları kötüleyen üslup ve tavırla dünya kamuoyu önüne çıkmış olan bu kesimle ilgili bilgi veren Sinan, devamında şunları aktardı:

"Bu alçaklar bundan sonraki süreçte Müslümanların kutsallarıyla süreci daha dinamik hale getirmek için gayret sarf ediyor. Kur'a-ı Kerim'e yönelik bu alçakça saldırı bunun bir uzantısıdır. Bunların hiçbiri tesadüfen ortaya çıkmış hadiseler değildir. Bunların hiçbiri failin kişisel düşüncesi ve hamlesi de değildir. Bunlar küresel çetelerin küresel sömürü mekanizmalarının mevcut kendi sitemlerini değiştirip dönüştürürken yine dünyada 2 milyar nüfusa sahip olan İslam ümmetini kendi yeni dünya düzenlerine yeniden onları köleleştirecek bir projenin devamı olmaları için ortaya konulmuş hamlelerden biridir."

"2 milyar Müslüman İslam inanç değerinin en önemli kutsalı olan Kur'an-ı Kerim üzerinden yıpratılmaya çalışılıyor"

Sinan, "Eğer Müslümanlar ve inandıkları değerler küçük görülür ya da terörize edilirse bu çerçevede onlara yönelik ilave tedbirler adı altında baskı, yıldırma ve yok etme projeleri de arkasından gelecektir. Bu konuda Müslümanların daha dikkatli ve daha duyarlı olmaları gerekir. Yeni projeye yönelik Müslümanların da mutlaka strateji geliştirmeleri gerekiyor. Konunun insan haklarıyla ve özgürlüklerle hiçbir bağlantısı yoktur. Yeryüzünde Allah'a inanmadıklarını iddia eden insanlar da dahil her insan bir şeye inanır. Bu onun inancıdır ve onun için değerlidir. Yeryüzündeki 2 milyar insan için de İslam inanç değeri en önemli kutsalı olan Kur'an-ı Kerim üzerinden yıpratılmaya çalışılıyor. Bizim de bu yönde yapılan bütün hamlelere yönelik kendi hamlelerimiz ve kendi adımlarımız olması gerekiyor. Bu konuda öncelikle İslam ülkelerinin alimlerinin görev yapması gerekiyor. Daha sonra İslam ümmetinin üzerindeki idareciler, liderler, irade ve inisiyatif sahibi olanlar her yönüyle bu sürecin önüne geçecek yeni hamleler yeni stratejiler üretmek zorundadır." diye belirtti.

"Bir başkasının hukukunun başladığı yerde sizin hukukunuz biter"

"İsveç'in NATO üyelik sürecinde Türkiye'nin onayı gerekiyor. Türkiye, bu onayı vermeli mi?" sorusuna Sinan, "Özelikle İsveç, Finlandiya, Norveç ve İsviçre gibi ülkeler küresellerin 'insan hakları ve özgürlükler' bağlamındaki eylemlerinin aslında odağı pozisyonundalar. Bu iki kavramı kendilerine perde edinip bu bölge üzerinden farklı projeler üretiyorlar. Bu çerçevede İsveç'in hatta Finlandiya dahil olmak üzere (Finlandiya'ya onay verdik bunun çok doğru olmadığını düşünüyorum.) bu tür ülkelerin sürecin içerisinde bu şekilde hem yaparım hem kazanırım tarzındaki tavırlarına sert olmak gerekiyor. Hiçbir şekilde kabul edilir bir tarafı yok." cevabını verdi.

Küresel algıda da hukukta da bir insanın inancına hakaret etmenin suç olduğunu söyleyen Sinan, "Ancak bahsetmiş olduğumuz ülkelerde bu örtülüyor. Suç olmanın dışına çıkartılıp başkasının inancına hakaret etmek bir özgürlük alanı olarak tanımlıyor. Hukukta temel bir kaide vardır. Bir başkasının hukukunun başladığı yerde sizin hukukunuz biter. Müslümanın hukukunun başladığı yerde gayrimüslimin hukuku bitmesi lazım. Ancak bunu böyle işletmiyorlar. Yeryüzündeki Müslümanları sürecin içerisinde yeni bir bataklığa doğru çekmeye yönelik çalışmaların bir tanesi de Kur'an-ı Kerim'imize yönelip yapılan alçakça saldırıdır. İsveç'in bu sürecin tamamen dışında kalmasını arzu ediyoruz. Buna benzer ülkelere de İslam İş Birliği Teşkilatı başta olmak üzere halkları Müslüman olan ülke liderlerinin tamamını her türlü tavır alması gerekiyor. Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi ambargo uygulaması gerekiyor. Ortak bir stratejiyle ortak bir tepki ortaya koyulması gerekiyor." ifadelerine yer verdi.  (İLKHA)







Bu haberler de ilginizi çekebilir