Bingöl'de "Kerbela ve İmam Hüseyin" temalı etkinlik düzenledi
Peygamber Sevdalıları Bingöl Bölge Koordinatörlüğü ‘Kerbela ve İmam Huseyn’ temalı etkinlik düzenledi. Etkinliğe Bingöl halkı yoğun ilgi gösterdi.
Program Bingöl Belediyesi konferans salonunda düzenlendi. Muharrem ayında, Aşura günü Kerbelada dünyaperest Yezit ve avaneleri tarafından şehit edilen Hz. Huseyin’i ama ve anlama etkinliğine Bingöl halkı, kadını, erkeği ve çocuğuyla her yaş grubundan yoğun bir katılım gösterdi.
Programda geçtiğimiz günlerde HÜDA PAR Adana il sekreteri ve aynı zamanda Peygamber Sevdalıları temsilcisi de olan şehit Sacit Pişgin ’de hayırla yâd edildi.
Murat Demir’in sunumunu yaptığı program Hafız Ömer Uçan’ın Kuran tilaveti ile başladı. Peygamber Sevdalıları Bingöl Bölge Koordinatörü Şefik Börü’nün kısa bir selamlama konuşması yaptığı programda ilahiyatçı Aydın Berdibek günün anlam ve önemine binaen katılımcılara hitap etti.
“İslam davası şehadetsiz, hicretsiz ve zindansız olmaz”
Şefik Börü
Programda kısa bir konuşma yapan Peygamber Sevdalıları Bingöl Bölge Koordinatörü Şefik Börü, yakın zamanda Adana’da şehit olan Şehit Sacit Pişgin’e vurgu yaparak, “Bizler onu medyada HÜDA PAR il sekreteri olarak biliyoruz, bu doğru ancak şehit Sacit’in bilinmeyen bazı yönleri de vardır. Şehitlerin hayatlarına baktığımızda bilinmeyen birçok yönlerine şahit oluruz. Şehit Sacit, Peygamber Sevdalıları Adana bölge koordinatörlüğü ve il temsilciliğini yapıyordu. Kendisiyle 2 yıla yakın bir teşriki mesaimiz oldu. Onunla beraber geçirdiğimiz vakitlerde ona imrendiğim birçok durumu oldu. Kısacası her alanda bu kardeşimizi gördük. Rabbim şehadetini kabul etsin. İçimiz acıdı ama bu dava İslam davası, bu dava Kuran davası, bu dava Allah’ın davası, bu dava Peygamberlerin davasıdır. Geçmişe baktığımızda hiçbir peygamber rahat bir şekilde yaşamamıştır. Allahu Teala bir çok bela ve musibet veya şehadetle onları imtihan etmiştir. Tabi ki bizler de imtihan olacağız. Bu dava şehadetiz, hicretsiz, yetimsiz ve zındansız olmaz. Bu dava sevdasız olmaz, ayrılıksız olmaz. Eğer bu davada bunlar yoksa kendimizi sorgulamamız lazım. Onlar Rablerine kavuştular.” dedi.
“Allah, şehadeti, Hz. Ömer’in örneğinde olduğu gibi şehadeti en güçlü zamanlarımızda dahi bizlerden esirgememiş”
Börü, “Bakıyoruz İslam’ın en güçlü olduğu dönemde bile Hz. Ömer’in Bizans’a hükmettiği Kisra’yı fethettiği dönemlerde Hz. Ömer mescitte şehit edilebiliyor. Allah şehadeti en güçlü zamanımızda dahi bizlerden esirgememiş. Şehadeti her zaman ön planda tutmamız için İslam halifelerine de nasip etmiştir. Eğer bizden şehadet uzaklaşırsa kendimizi sorgulamamız lazım. Buradan anne ve babalara sesleniyorum; Allah yolunda şehit olacak çocuklar yetiştirelim. Ahirette alnımızı açık tutacak şehitler, gençler ve fedailer yetiştirelim. Bu şekilde yaparsak bizler şehadetin ne olduğunu anlarız. Hz. Hüseyin’i de anlarız, şehit Sacit’i de şehit Yasin ve arkadaşlarını da anlarız. Rabbim bu uğruda mücadele vermeyi, bu davayı benimseyip, bu dava üzerine ter dökmeyi şehit Sacit gibi bizlere de nasip eylesin .” şeklinde konuştu.
“Kerbela olayı Kurani bir bakış açısıyla irdelenmelidir”
Kerbela olayının bir menkıbe gibi ele alınmaması gerektiğine vurgu yapan İlahiyatçı Aydın Berdibek, “Allah her olayda bizlerden meselelere Kur'ani açıdan bakmamızı istiyor. Kerbela hadisesi Kur'ani bir bakış açısıyla okunmalı ve değerlendirilmelidir. Sadece geçmişte yaşanmış bir hikâye veya bir menkıbe olarak okunmamalıdır. Ya da Hz. Hüseyin’in hayatı, Kerbelada çekmiş olduğu eziyetler feryad-ü figan etmek için okunmamalı.” dedi.
“İslam tarihinin en ağır vakalarından biri Kerbeladır”
Berdibek, İslam tarihinin en ağır vakalarından birinin Kerbela olduğunu hatırlatarak, “O mübarek muharrem ayı ki İslam literatüründe haram ay olarak geçer. Ehlibeyt haram aylardan birinde katledildi. Cahiliye Arapları bile bu aylarda birbirleriyle savaşmayı ve birbirlerinin kanlarını dökmeyi haram sayarlardı. Böylesi önemli bir ayda Hz. Peygamberin evladı ve ehli beyti katlediliyor. Ne kadar acı bir durum.” ifadelerini kulanı.
“Şehit Yasin Börü ve arkadaşları da Ehlibeyt gibi haram bir ayda katledildiler”
Aydın Berdibek
Berdibek, tarihe 6/8 Ekim şehitleri olarak kaydedilen şehit Yasin Börü ve arkadaşlarının şehit edilişinin de Kerbela faciasına benzediğini ifade ederek, "Cahiliye döneminde bile hürmet edilen bu aylarda maalesef kendilerine Müslümanım diyen ve İslam üzerinden hüküm devşiren insanlar maalesef o aylara hürmetsizlik etmişlerdir. Diyarbakır’daki Yasin Börü ve arkadaşları olayını Kerbela olayına çok benzetiyorum. Benzer yönleri var. Diyarbakır’daki arkadaşlarımız da Allah yolunda bir fedakârlıkta bulunurken şehit edilmişti. Allah için bir mücadele içerisindeyken şehit edildiler. Hiçbir suçları yoktu. Ellerindeki poşetlerde bulunan kurban etlerini fakir fukaraya dağıtıyorlardı. Ve o arkadaşlar da Hz. Hüseyin’in ehli gibi haram bir ayda katledildiler. Hz. Hüseyin’in bedeni nasıl ki atların altında çiğnendi, bu arkadaşlarımızın da bedenleri arabalarla çiğnendi. Yetmedi ateşlerde yakıldılar. Demek ki Kerbelalar Irak’ta bulunan Kerbela ile sınırlı değil. Yeryüzünün her tarafında farklı coğrafyalarda Kerbelalar yaşanıyor ve kıyamete kadar da yaşanmaya devam edecek.” ifadelerini kullandı.
“Bizim Kerbela bilincine sahip olmamız lazım”
Berdibek, “Bizim Kerbela bilincine sahip olmamız lazım. Kuranı bakış açısıyla Kerbela olayını tahlil edip gereken dersleri çıkarmamız lazım. Kerbela olayında iki taraf vardır. Birisi Hakkın tarafı olan Hazreti Hüseyin ve arkadaşları, diğer tarafta ise batılın, yani saltanat ve asabiyetin, mal ve makamın esiri olup akıllarını başkalarına kiralayan yezidin avaneleri." dedi.
“Yezide lanet okumanın veya Hz. Huseyne ağıt yakıp kendimizi zincirlemenin faydası yok, bizim Hz. Hüseyin’i şehit eden zihniyeti anlamamız lazım”
Berdibek, Hazreti Hüseyin’i şehit eden şahısları çok fazla ön planda tutmanın bir anlamının olmadığını söyleyerek, “Şahıslar üzerinden çok konuşmak önemli değil. Şahıslar sadece bizim için birer misaldir. Allah bize Kur'an’da firavundan, nemruttan Karun’dan bahseder. Bunları bir karakter olarak bahseder. Evet, firavun vardır yaşamış ve gerçek bir şahsiyettir ama önemli olan onun kişiliğini tanımaktır. Nemrut da hakeza. Çünkü her devirde her zamanda nemrutlar, firavunlar, karunlar ve belamlar olacaktır. Dolayısıyla o kişilikleri tanıdığımız zaman, kendi dönemimizdeki firavunları, nemrutları ve belamları da çok kolay bir şekilde analiz edebiliriz. Onun için meseleyi çok da şahıslar üzerine götürmenin bir anlamı yok. Aynı şekilde ağıtlar yakmanın, kendimizi dövüp zincirlemenin de bir faydası yok. Bizler Hz. Hüseyin’i şehit eden zihniyeti ve karakteri anlayıp çözmemiz lazım. Yani Hazreti Hüseyin’i katleden zihniyet nasıl bir zihniyet ki böylesi bir cürmü işledi. Önemli olan o zihniyeti çözebilmektir. Biz bu zihniyeti anlamadığımız zaman Kerbela hadisesini gerçek anlamda anlamış olamayız. Aksi halde bizim anlatacağımız sadece bir menkıbe olur. Önemli olan ona ibret nazarı ile bakabilmek.” ifadelerine yer verdi.
“Hz. Hüseyin’i şehit eden zihniyet merhametten yoksun menfaati önceleyen bir zihniyettir”
Hazreti Hüseyin’i şehit eden zihniyetin merhametten uzak menfaati önceleyen bir zihniyet olduğunu söyleyen Berdibek, “Dünyalık makam, şan ve şöhret tutkunluğunun yanında elde ettikleri makamı kaybetmeme arzusu onları inanılamaz derecede sarhoş ve akıllarını kullanamaz hale getirmişti. Gaddar ve merhametten yoksun olan bu insanların gözleri o derce dönmüştü ki Allah Resulünün torununu katledecek cürmü gösterebiliyorlar. Hz. Hüseyin’i şehit eden zihniyet Allah’tan korkmayan ancak korkuyormuş gibi davranan, ahirete inanıyormuş gibi, mizan ve hesaba inanıyormuş gibi, cennet ve cehenneme inanıyormuş gibi davranan bir zihniyetti. Eğer inanıyormuş gibi değil de gerçekten inanıyor olsalardı devletten ve sultandan değil Allah’tan korkarlardı ve ehlibeyte kılıç çekmezlerdi. İşte onların kalplerine gerçek manada iman yerleşmiş değildi. İşte Yezidin komutanlarından Hür bin Yezit kalbinde Allah korkusu taşıdığından ötürü içerisinde bulunduğu yanlışı fark etti ve tövbe edip Hz. Hüseyin’in safına geçip orada şehit oldu.
“Hz. Hüseyin’in Kerbelada bulunmasının iki amacı vardı”
Berdibek, son olarak, “Hz. Hüseyin’in Kerbelada iki önemli amacının olduğunun altını çizip, bunlardan birincisinin o günün Müslümanlarının içinde bulunduğu derin gaflet uykusundan uyandırmak ve öze dönüşü sağlamak, ümmeti tekrardan Peygamber aleyhisselamın dönemine götürmek ve dinini ihya etmek olduğunu söyledi. Berdibek, İkincisi amacının is İslam ümmetini zilletten kurtarmak ve ‘münafıkun’ suresinde Allah’ın kendilerine atfettiği izzet ve şereflerini onlara iade etmek ve hatırlatmak olduğunu söyledi.
Program Enes Selami hocanın okuduğu dua ile sona erdi. (İLKHA)