Hüseyin Velioğlu`nun Hayatı ve Mücadelesi - 30
Hizbullah Cemaati resmi sitesi huseynisevda.biz, Hizbullah Cemaati`nin merhum lideri Hüseyin Velioğlu`nun hayatını konu alan yazı dizisinin 30. bölümünü yayınladı.
İSLAMİ CEMAATİN HAREKET METODU VE STRATEJİSİNE BAKIŞI
Şehid Rehber, çağın ve dönemin gereklerine göre hareket edilmesi gerektiğini söylüyordu. “İnsan, İbn–i zamandır” diyordu. İslami hareketin, mücadelenin yürütüldüğü dönemin ortam ve şartlarına göre ihtiyaç duyduğu her türlü meşru vasıtayı kullanabileceğini savunuyordu. Ancak nasıl ki İslam davası ilahi bir dava ise, hareket metodunun da ilahi olması ve kullandığı vasıtaların meşru olması gerektiğini söylüyordu. Bunun da yegâne örnek ve modelinin Resulullah (sav) olduğunu, O’nun ferdi, ailevi ve içtimai hayatının yanında, İslami mücadeledeki hayatının da ilahi vahiy altında şekillendiğini ve Müslümanlara örnek olduğunu ifade ediyordu. Dolayısıyla O’nu (sav) örnek alarak ve yapılan işlerin merkezine koyarak, çağın ve dönemin gereklerine göre hareket etmek gerektiğini belirtiyordu.
Muhterem İ. Bagasi, bu konuda şunları dile getirmektedir: “Şehid Rehber; Dar–ül Erkam modeli faaliyet ve mücadeleyi esas alıyordu. Resulullah’ın (sav) gizli cemaatleşme gizli tebliğ, gizli cemaatleşme açık tebliğ, sonradan hicret ve devletleşme merhalelerini, yani Resulullah’ın (sav) Mekke ve Medine dönemlerini kapsayan davet ve mücadele yöntemini İslami mücadele ve cemaatleşmede esas alınması gerektiğini söylüyor ve bunu pratize etmeye gayret gösteriyordu. “
S. V. adlı Cemaat mensubu şu bilgileri aktarmaktadır: “Bize yaptığı bir konuşmasında Cemaat açısından kemiyet ve keyfiyet hususunu anlatırken şöyle bir değerlendirmesi oldu. İslam davasının mesajı genel anlamıyla mümkün olan herkese ulaştırılması gerekir. Geniş kitleler arasında zeki ve kabiliyetli insanlar vardır. Bu insanlar davanın ağır yükünü omuzlarken, diğer kesimler de çok değişik alanlarda katkılarda bulunurlar. Ancak İslam davası adına, sadece zeki ve kabiliyetli insanlarla ilgilenirsek, birçok şeyden mahrum kalacağımız gibi Allah u Teâlâ’ya karşı sorumluluğumuzu da tam olarak yerine getirmemiş oluruz. “
B. V. adlı Cemaat mensubu şunları söylemektedir: “Bazıları, toplumun bazı kesimlerini hedefleyerek onlara dönük çalışmalar yapıyorlar. Mesela; kimisi öğrenciler üzerine, kimisi zeki ve kabiliyetli gençler üzerine, kimisi zenginler üzerine, kimisi makam sahipleri üzerine ve hakeza her biri bir kesimi hedef alarak çalışıyor. Şehid Rehber ise, içinde bulunduğu ortamda yetişebildiği bütün insanlar üzerinde çalışırdı. Köylü, fakir, esnaf, işçi, memur, öğrenci fark etmezdi. Bir ayağı en ücra köylerde, bir ayağı şehirlerde, bir ayağı ilçelerde, bir ayağı varoşlarda, bir ayağı öğrenci evlerinde, bir ayağı fakilerin medreselerinde, bir ayağı mollaların evinde, bir ayağı öğretmen, mimar, mühendis, doktor vb insanların yanında idi. Herkes ile durumuna göre muamele etmesini ve daveti onlara götürmesini çok iyi biliyordu. “
İslam’ın topluma sunduğu yaşam tarzının bir neticesi olarak Müslüman toplumlarda yerleşen örf ve adetler ile İslam’ın reddetmediği geleneklerin yaşatılması ve yaygınlaştırılmasına çok önem verir, bu konuda Cemaat mensuplarına genel talimatlar verirdi. Aynı şekilde, İslami olmayan ve dışarıdan topluma empoze edilen gayri İslami adetlere karşı durur, bunların toplumdan uzaklaştırılması için gayret gösterirdi. Bu cümleden olmak üzere; Taziyeler, ziyaretler, komşuluk ve akrabalık ilişkileri, düğünler, cami ve medreseler, ticari ilişkiler, sosyal yardımlaşma ve dayanışma konularında İslami adabın yerleşmesi ve yaygınlaşması için çok çaba sarf ederdi.
Camilere özel bir önem verir, camilerin onlarca yıllık sistemli çalışma ile asıl fonksiyonundan uzaklaştırıldığını, İslam’da özel bir yere ve öneme sahip olduğunu, dolayısıyla Müslümanların bu kutsal mekânlara sahip çıkarak asli fonksiyonuna kavuşturmak için gayret göstermeleri gerektiğini söyler ve bunun mücadelesini verirdi. Nitekim mescit ve camileri mücadelenin temel ekseni olarak görmüş ve şehadetine kadar da bunu pratize etmeye çalışmıştır.
Şehid Rehber İslami eğitime önem verir, başta İslam davasını omuzlayanlar olmak üzere, Müslüman bireylerin İslami ilim ve kültür konusunda gelişmeleri için ortam oluşturulması konusunda çalışmalar yapılması gerektiğini söyler ve bunun için çabalardı. Bu amaçla Cemaat mensuplarının tümünün mutlaka hem ferdi ve hem de ailevi olarak bir kültürel programlarının bulunması gerektiğini söyler ve düzenli bir şekilde takip ettirirdi.
KÜRDİSTAN’DAKİ İSLAMİ OLMAYAN GRUPLARA BAKIŞI
Şehid Rehber, Kürdlerin mazlum bir halk olduğunu, Kemalist Rejim tarafından hem dini ve hem de etnik kimliği yüzünden her türlü zulme uğradığını ve bunun kabul edilemez olduğunu, karşı çıkılması gerektiğini, ancak bunun milliyetçiliğe sebebiyet vermemesi gerektiğini savunurdu. İslami mücadelenin, aynı zamanda bütün Müslümanların ve Müslüman toplumların kurtuluş mücadelesi olduğunu, dolayısıyla Müslüman Kürd halkının da kurtuluşunun İslam’da ve İslami mücadelede olduğunu, Komünizm gibi beşeri fikir ve mücadele yollarının genelde Müslümanlar özelde de Müslüman Kürd halkı için kurtuluş yolu olamayacağını ifade ederdi.
Kürd halkı Müslüman bir halk olduğu, İslam’a ve İslami değerlere sıkıca bağlı olduğu, hatta en bariz iki özelliğinin; dinine ve namusuna şiddetle bağlı olduğu bilinen bir gerçek olduğu halde, başta PKK olmak üzere tüm sol örgütler Müslüman Kürd halkının diniyle mücadele ederek Kürtlerin içinden İslam düşmanı bir kitle ortaya çıkarmaya çalıştılar. Müslüman bir halk olan Kürtlerin hakkının savunucuları olduklarını iddia ettikleri halde dinlerinden uzaklaştırmak için uğraştılar. Kendilerine baş eğmeyenleri, hele hele karşı çıkanları acımasızca vurdular. Bu konuda hiçbir ölçü tanımadılar. Din, inanç ve değerlerine rağmen Kürd halkına, kendi ideolojilerini dayatmaya çalıştılar.
İşte bunlar, Şehid Rehber tarafından kabul edilmiyor ve şiddetle reddediliyordu. Mazlum ve Müslüman Kürd halkının bunları hak etmediğine inanıyordu. Kürd halkının Müslüman bir halk olduğunu ve kurtuluşunun İslami mücadelede olduğuna inanıyordu. Bu yüzden de Kürd halkı arasında İslami dirilişin ve sünnetin ihya edilmesinin gerektiğine inanıyor ve bu yönde gayret sarf ediyordu.
Devam edecek…