• DOLAR 34.53
  • EURO 36.442
  • ALTIN 2880.452
  • ...
Başörtüsü Eylemleri`nde Bu Hafta
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Sakarya Adalet Girişimi, 415. hafta açıklamasında üzerinden 14 yıl önce geçen Marmara Depremi`nin unutulduğunu ve gereken tedbirlerin alınmamasını eleştirdi. SAGİR adına Sakarya Dayanışma Derneği`nden Kadrican Mendi`nin okuduğu açıklamada “Milyonlarca insanın hayatını etkileyen, on binlerce insan için hayatın sonu anlamına gelen o büyük depremin izleri fiziksel olarak yavaş yavaş siliniyor. Yaşanan acılar yılda bir günlüğüne hatırlanıyor ama ne yazık ki depremden alınması gereken dersler çoktan unutuldu gitti. Depremin üzerinden geçen zamanla birlikte duyarsızlığın artması tedirgin edici bir durum. Her geçen yıl bir sonraki depreme biraz daha yaklaşmışken, bir daha hiç deprem olmayacakmış gibi davranılmasını doğru bulmuyoruz. Depremle birlikte aynı dramın tekrar yaşanmaması için tüm yetkilileri ve halkımızı, daha duyarlı ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz.” denildi.

Kadrican Mendi, “14 yıl önce büyük bir altüst oluş yaşamış Sakarya halkı olarak, bölgemizde siyasal altüst oluşlar yaşayan, kriz süreçlerinden geçen ve büyük acılar çeken tüm kardeş halkların acılarını da aynı şekilde paylaşıyoruz” diyerek Suriye, Mısır, Irak, Lübnan ve Bahreyn gibi ülkelerde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Mendi, “Suriye`de derinleşen krizin tetiklediği fay hatlarıyla birlikte tüm bölgeyi sarsmaya başlayan depremlerin yeni felaketlere yol açtığını görüyoruz. Üç yıldır büyük bir trajedi yaşayan Suriye halkına bir aydır Mısır halkı da eklendi... Kaosu körüklemeyi kendi düzenlerini ve çıkarlarını korumanın yolu belleyenlerin yol açtığı sonuçlar ortada. Bölgedeki despot rejimler, körfezdeki krallıklar ve onların kuklaları; emperyalist güçlerle işbirliği de yaparak her yanımızı kan gölüne çevirdiler. Halkların adalet ve özgürlük taleplerini bastırmak adına giriştikleri kanlı oyunlarla tüm coğrafyayı bir ateş çukurunun içine yuvarladılar! Ve bu hal, bölgedeki despot rejimlerin ömürlerini uzatmaktan, mezhebi nefret tohumları ekmekten başka da bir sonuç vermedi! Zaten asıl hedef de bu değil miydi?” dedi.

Basın açıklaması şu çağrıyla son buldu: “Buradan tüm kardeşlerimize sesleniyoruz: Unutmayın ki günler gelip geçicidir. İfsad edici güç ve iktidarlar geçicidir. Bunları unutarak, günü birlik hesaplar ve beklentiler uğruna neyin feda edildiğini, neyin heba edildiğini iyi görmek zorundayız. Acılarımızı kendi çıkarları için manipüle edenlerin, taleplerimizi kendi politik ajandalarına bağlayıp irademizi esir almaya kalkışanların tuzaklarını bozmak için birlikte mücadele etmekten başka bir yolumuz yok! Bunun için ayrışmaları ve çatışmaları derinleştiren her türlü sözden ve eylemden sakınmamız, fitne ateşini körükleyerek yeni ihtilaflar üretecek davranışlardan uzak durmamız ve kardeşlik hukukunu korumamız hepimizin önceliği olmalıdır. Bizim dayanışmamız ancak birbirimizle olabilir. Ümmetin parçalanmışlığı da, birbirimizle ayrılığımız da yalnızca zalimlerin işine gelmektedir!”


Sakarya Adalet Girişimi 415. Hafta Basın Açıklaması

Değerli basın mensupları, duyarlı Sakarya halkı.

Bugün 17 Ağustos. Marmara Depremi`nin üzerinden tam 14 yıl geçti. Milyonlarca insanın hayatını etkileyen, on binlerce insan için hayatın sonu anlamına gelen o büyük depremin izleri fiziksel olarak yavaş yavaş siliniyor. Yaşanan acılar yılda bir günlüğüne hatırlanıyor ama ne yazık ki depremden alınması gereken dersler çoktan unutuldu gitti.

Depremin üzerinden geçen zamanla birlikte duyarsızlığın artması tedirgin edici bir durum. Fay hatlarıyla dolu ve herkesin hayatında en az bir kez toprağın şiddetle sarsıldığına şahit olduğu bir şehirde; böylesi bir duyarsızlığın sonuçlarını 14 yıl önce acı biçimde yaşamamış mıydık?

Sakarya Adalet Girişimi olarak 17 Ağustos Marmara Depremi`nde yakınlarını kaybetmiş herkesin acılarını paylaştığımızı belirtiyoruz. Her geçen yıl bir sonraki depreme biraz daha yaklaşmışken, bir daha hiç deprem olmayacakmış gibi davranılmasını doğru bulmuyoruz. Depremle birlikte aynı dramın tekrar yaşanmaması için tüm yetkilileri ve halkımızı, daha duyarlı ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz.

14 yıl önce büyük bir altüst oluş yaşamış Sakarya halkı olarak, bölgemizde siyasal altüst oluşlar yaşayan, kriz süreçlerinden geçen ve büyük acılar çeken tüm kardeş halkların acılarını da aynı şekilde paylaşıyoruz…

Suriye`de derinleşen krizin tetiklediği fay hatlarıyla birlikte tüm bölgeyi sarsmaya başlayan depremlerin yeni felaketlere yol açtığını görüyoruz. Bildiğiniz gibi üç yıldır büyük bir trajedi yaşayan Suriye halkına bir aydır Mısır halkı da eklendi. Darbecilerin barışçıl gösterilere karşı uyguladığı şiddet ve yıldırma politikası, her geçen gün yeni katliamları beraberinde getiriyor. Suudi rejimin, Birleşik Arap Emirlikleri`nin açık desteğini de alan cuntacılar, bir yandan kendi halkını katlediyor diğer yandan da Sina yarımadasında Siyonist rejim ile ortak operasyonlar yapıyor.

Görünen o ki, Suriye ve Mısır krizlerinin sürmesi; İsrail işgal rejiminin Kudüs`te yeni yerleşim yerleri kurması, Gazze`ye yönelik ablukasını derinleştirmesi ve direniş hareketlerini çevreleyerek sıkıştırması için de önemli fırsatlar sunuyor!

Bugüne kadar yaptığımız açıklamalarda ifade ettiğimiz kaygıların gerçekleşmesi üzüntü verici maalesef… Kaosu körüklemeyi kendi düzenlerini ve çıkarlarını korumanın yolu belleyenlerin yol açtığı sonuçlar ise ortada. Bölgedeki despot rejimler, körfezdeki krallıklar ve onların kuklaları; emperyalist güçlerle işbirliği de yaparak her yanımızı kan gölüne çevirdiler. Halkların adalet ve özgürlük taleplerini bastırmak adına giriştikleri kanlı oyunlarla tüm coğrafyayı bir ateş çukurunun içine yuvarladılar! Ve bu hal, bölgedeki despot rejimlerin ömürlerini uzatmaktan, mezhebi nefret tohumları ekmekten başka da bir sonuç vermedi! Zaten asıl hedef de bu değil miydi?

Hemen yanı başımızdaki komşularımıza bakarsak, bize yapılan bu kötülüğün sonuçlarını daha yakından görebiliriz. Suriye`de bugüne kadar yüz bine yakın insan ölürken, ülkede kalanlar da kaçanlarda türlü felaketlere uğruyor. Irak`ta ise sadece geçtiğimiz ay binden fazla insan hayatını kaybetti.

Bahar aylarında hız kazanan bombalı saldırılar, Mübarek Ramazan ayında ve hatta bayramında dahi artarak devam edebildi! Camilerde, caddelerde, pazarlarda patlatılan bu bombalarla masum insanlar art arda katledilmeye başlandı.

Suriye, Irak ve Mısır yetmezmiş gibi şimdi bunlara, bir süre önce barut fıçısına döndüğüne dikkat çektiğimiz Lübnan da sarsıcı bir şekilde eklendi. Hafta içinde Lübnan`ın başkenti Beyrut`ta bomba yüklü araçla gerçekleştirilen saldırıyla 15 kişinin öldürülmesi, önümüzdeki günlere dair yeni tehlikelerin sinyali oldu. Ve başka bir tehlike bölgesi Bahreyn`in başkentinde ise toplantı, gösteri yürüyüşü, miting ve oturma eylemi yapmak yasaklandı!

Üst üste yaşanan ve her gün yeni boyutlar kazanan tüm bu gelişmeler, bölgede çok daha geniş ölçekli bir takım hedefler doğrultusunda son derece tehlikeli tuzakların kurulduğunu gösteriyor. İşte bu sebeple böyle bir vasatta sorumluluklarımız da her zamankinden daha fazla olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

Buradan tüm kardeşlerimize sesleniyoruz: Unutmayın ki günler gelip geçicidir… İfsad edici güç ve iktidarlar geçicidir… Bunları unutarak, günü birlik hesaplar ve beklentiler uğruna neyin feda edildiğini, neyin heba edildiğini iyi görmek zorundayız.

Acılarımızı kendi çıkarları için manipüle edenlerin, taleplerimizi kendi politik ajandalarına bağlayıp irademizi esir almaya kalkışanların tuzaklarını bozmak için birlikte mücadele etmekten başka bir yolumuz yok!

Bunun için ayrışmaları ve çatışmaları derinleştiren her türlü sözden ve eylemden sakınmamız, fitne ateşini körükleyerek yeni ihtilaflar üretecek davranışlardan uzak durmamız ve kardeşlik hukukunu korumamız hepimizin önceliği olmalıdır.

Bizim dayanışmamız ancak birbirimizle olabilir. Ümmetin parçalanmışlığı da, birbirimizle ayrılığımız da yalnızca zalimlerin işine gelmektedir!

Zor günlerden geçmekteyiz. Türlü entrikalar, tuzaklar ve sinsi oyunlarla dolu günler… Ya bu oyunlara gelir, birlikte kaybederiz; ya oyunu bozar hep birlikte kazanırız!

Gelin, tüm sinsi oyunları birlikte bozalım!

SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 310. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim Allah`ın Adıyla:
Ancak inananlar, Salih amel işleyenler, Allâh`ı çok ananlar ve kendilerine zulmedildikten sonra (düşmanlarına) üstün gelmeğe çalışanlar böyle değildir. Zulmedenler, yakında nasıl bir devrime uğrayıp devrileceklerini bileceklerdir! (Şuara Suresi 227. Ayet)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
Mısır`da dökülen kanlar, toprağa her düştüğünde bir bahar yağmuru gibi yeniden toprağı yeşertiyor ve yeniden bir diriliş meydana getiriyor. Zalimler şunu bilmelidir ki zulümlerinin artması, döktükleri kanın çoğalması toprağın bereketini arttıracak, bitkinin daha gür daha yeşil çıkmasını sağlayacaktır. Kanla sulanan toprağın meyvesi Allah katında da kıymetli olacaktır.

Düşmanlarına karşı halkları korumak için oluşturulan ordular, İslam dünyasında genellikle kendi halklarının en büyük düşmanı olmuşlardır. Batının kültürü ile yetişen ve batılı değerleri korumak için yemin eden bu asker ve yöneticilerin batılı değerlerden başka bir tasaları olmayacaktır. Efendilerine sadakatle bağlı olanlar, efendilerinin çıkarlarını korumak için her zaman halklarına düşmanlık etmişlerdir.

Batı toplumu kendi ürettiği değer yargıları üzerinden kendi refahları için modeller üretmekte, kendi tabiatlarının gereği olan bu modelle de arzuladıkları refaha ulaşmaktadırlar. Kendi fıtratlarına, inançlarına ve değerlerine ters olan bu modeli taklit etmeye kalkışan Müslüman halklar ise batının çıkarlarına hizmetten öte hiç bir şey elde edememektedirler.

Batının kendisi için faydalı olan İslam topraklarına da faydalı olmamıştır. Batılı değerlerle İslam toplumları arasında kan uyuşmazlığı vardır. Ve bu değerler İslam toplumunu kanser etmekte toplumun doğasını bozmaktadır. Bugün Mısır da batının bütün teorileri hastalığın ana nedenidir. Bu hastalığa tutulmuş Müslümanlar kanlarıyla, canlarıyla hem kendilerini temizlemekte hem de İslam toplumunun kangrenleşmiş yarası için tedavi yolunu göstermektedirler.

Müslüman halkların demokrasilere, sandığa güveni kalmamıştır. Sandığın sonuçları batılı değerlere hizmet ettiği oranda değerli aynı oranda kabul edilebilir olduğu ortaya çıkmıştır. Sandıktan batılı değerlerin dışında talepleri olanlar çıktığında batı ve uşakları bu sandığı bir idam sehpasına dönüştürüvermektedirler. Bu bilinen bir gerçekliğin, teyidi olmuştur. Batı için sandık ancak kedi istedikleri çıkarsa makbuldür. Müslüman halklar bu gerçeği iyice öğrenmelidir.

Kendi değerlerimize döndüğümüzde ancak kendimiz olabileceğimizi görmeliyiz. Vaftiz suyuyla gusül abdesti almaya çalışmaktan vazgeçmeliyiz. Dilimizi kültürümüzü, mücadelemizi yeniden tevhidi ilkelere bağlı hale getirmeliyiz. Taleplerimiz netleştikçe mücadelemizde netleşecektir. Mücadelemizin sınırları netleştikçe dost ve düşmanlarımız da netleşecektir. Yanımızda batıyı, batının değerlerini görmek arzusunu bitirdiğimizde kurtuluş yolunun ışıltılı parıltısı ortaya çıkıverecektir. Lat ve Men`at`ı yıktığımızda Allah`tan başka ilah kalmayacaktır. La şarkiye, la garbiye illa illa İslamiyye şiarlarını yükselttiğimizde Allah`ın yardımının gelmesine engel kalmayacaktır.

Mısır`daki şanlı direnişi destekliyor şehitlerin, şehitlerimiz olduğunu, yüreğimizin Adeviye de attığını evlerimizn Nahda oluğunu bir kez daha ilan ediyoruz. Bugün 17:30 da hükümet meydanında düzenlenecek olan Büyük Mısır Mitingi`ne de halkımızı davet ediyor Mısır`da ki zulüm bitene kadar direnişe destek vereceğimizi ve bu direnişi destekleyen her meşru organizasyon da bulunacağımızı ilan ediyoruz.

Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet
üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 311. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah`a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 10 ŞEVVAL 1434 - 17 / 08 / 2013

AMERİKANCI, SİYONİST, DARBECİ SİSİ, DÖKTÜĞÜ KANDA BOĞULACAKTIR.435.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Kocaeli İnanç özgürlüğü Platformunun 435.hafta basın açıklaması Mısırdaki Amerikancı, Siyonist, darbeci Sisi cuntasının yaptığı katliam üzerineydi. Basın açıklamasını İnsan hakları savunucuları derneği genel başkanı Ali Akbaş yaptı. Açıklamaya katılan vatandaşlar Sisi cuntasını lanetleyen pankartlar taşıdı.

KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 9.YIL, 435.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ- KOCAELİ- TÜRKİYE-
TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI

Mısır firavun ordusu hak ve hukuklarını korumak için meydanları dolduran mısır halkını katliama tabi tutarak binlerce mısırlıyı katletmiş ve yaralamıştır, firavunun torunları olan Hıristiyan askerlerden oluşan mısır ordusu kurulduğu günden bugüne kadar pek çok katliama imza atmışlardır, sahtekâr ve ikiyüzlü batının pek çok katliama alkış tutarak gerçek yüzünüde ortaya çıkarmıştır.

Mısırda Müslüman halka karşı girişilen katliamlar, Siyonist İsrail devletinin güvenliğini sağlamak için, batılı terörist emperyalist devletler tarafından organize edilerek Hıristiyan askerlerden oluşan katil mısır ordusuna havale edilmiştir, 90 yıldır İslam`ın Anadolu topraklarından silinmesi için, darbelerden çok çekmiş bir millet olarak mısır halkını ancak Anadolu`nun Müslüman halkı anlayabilir, bizler Türkiye`nin gerçek manada Müslüman insan hakları savunucuları olarak yapılan katliamları ve gerçekleştirilen darbeyi lanetliyoruz ve şehid olan kardeşlerimize rabbimizden rahmet diliyoruz.

Kendilerine her ortamda demokrat diyen batılı devletler ve halkı Müslüman olan İslam ülkelerinin yöneticileri ellerini Müslüman kanı ile yıkamaktadırlar, Osmanlı İslam devletinin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra oynanan bir oyunla Müslümanların yönetim mekanizması olan hilafet makamı ortadan kaldırılarak Müslümanlar başsız bırakılmış ve Müslümanların arasına suni olarak sınırlar konulmuş ve Müslümanların birbirleri ile olan bağlantıları ortadan kaldırılarak yalnız bırakılmışlardır

Mısırda yapılan darbeye ve hak ihlaline karşı şanlı bir direniş sergileyen mısır halkını gösterdikleri dirençten dolayı tebrik ediyoruz ve rabbimizden ayaklarını sabit kılmalarını diliyoruz.Mısırda bir vahşet bir insanlık dramı yaşanmaktadır, sırf Amerika, Avrupa birliği ve Siyonist İsrail devletinin çıkarlarını korumak için mısırlı Müslümanlar soykırıma uğratılmaktadır, Müslüman topraklarında en son katliam mısırlı Müslümanlar üzerinde gerçekleştirilmektedir.

Bu vahşi katliamlar, katil mısır ordusu tarafından gerçekleştirilirken, kendilerini insan hakları havarisi gibi gösteren batılı katil devletler neredeler, bir köpeğin dahi öldürülmesinde dünyayı ayağa kaldıran hayvan hakları aktivistleri neredesiniz, yoksa sizin nezdiniz de bir Müslüman`ın beslediğiniz köpek kadar değeri yok mudur.Neredesiniz insan hakları savunucuları, mısırda dökülen Müslümanların kanları olunca sizleri ilgilendirmiyor mu?.

Ey ümmetin liderleri, yapılan bu vahşete nasıl olurda sessiz kalırsınız, hiç mi ALLAH` tan korkmazsınız, çok merak ediyorum, yarın ALLAH` ın huzurunda haliniz ne olacak, ey katiller sürüsü, batılı haçlı askerlerinin çocukları, mısır bir İslam toprağıdır, asla Hıristiyanlara bırakılmayacaktır, bugün silah sizlerin elinde diye istediğiniz zulmü yapmayı kendinize hela`mı sayıyorsunuz, ey zalimler, şunu asla unutmayın, bu ümmet bir gün kendine geldiği zaman sizler kaçacak ülke arayacaksınız, fakat kaçtığınız ülkelerde İslam`ın hâkimiyetine girecektir, asla kaçacak bir delik bulamayacaksınız, dayanın mısırın Müslümanları, Afganistan`ın, Filistin`in, Çeçenya`nın, arakanın, dayanın Türkiye`nin Müslümanları, dayanın, güneş doğmak üzeredir, sen görevini yaparsan Müslümanlar senin arkanda eskisi gibi saf tutacaktır, ey asrımızın zalim firavunları, darbe sevdalıları, bu necip millet bir gün sizin hesabınızı kesip, faturayı sizlere ödettirecektir, bundan hiç şüpheniz olmasın, sonunuz geldi, bundan sonraki yıllarda Müslümanların topraklarında İslam`ın hâkimiyetini göreceksiniz İnşallah. Basın açıklamamıza katıldığınız için teşekkür ediyoruz.
İnsan Hakları Savunucuları Derneği Genel Merkezi Resmi Basın Açıklamasıdır.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ

Bu haberler de ilginizi çekebilir