Fahrettin Altun'dan kültürel hegemonya paylaşımı
Son dönemde ünlü isimlerden gelen siyasi söylemlere karşılık İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan dikkat çeken bir paylaşım geldi. Katıldığı bir programdaki sözlerini alıntılayan Altun, "Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek" dedi.
Fahrettin Altun'dan dikkat çeken paylaşım
Son dönemde artan bu kültürel hegemonyaya karşılık İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan dikkat çeken bir paylaşım geldi.
Sosyal medya hesabından katıldığı programdan bir kesit paylaşan Altun, kültürel hegemonya ile ilgili görüşlerini paylaştı.
"Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek!"
Altun sözlerinde "Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek!" dedi.
"Çoğulculuktan eser taşımayan kültürel iktidar gösterisiyle karşı karşıya kaldım"
Altun anısını paylaştığı yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Henüz bu göreve başlamamıştım. Birgün İstiklal Caddesi’nde bir kitapçıya girmiştim. Kitapçıda hemen girişte tüm okurların, müşterilerin en iyi şekilde göreceği yerde, terör örgütü mensuplarının övüldüğü, halihazırda hapishanede terörle iltisakı dolayısıyla cezalı olan kişilerin, firari olarak yurt dışına kaçan isimlerin yazdığı kitapların olduğu bir rafla, bir tezgahla karşılaştım.
Hiçbir şekilde Türkiye’nin gerçek kültürel dünyasını, Türkiye’nin yayın dünyasını yansıtmayan ve o yayın dünyasındaki çoğulculuktan eser taşımayan bir kültürel iktidar gösterisiyle karşı karşıya kaldığımı düşündüm."
"O kültürel hegemonya, Türkiye’nin gerçeğini yansıtmıyor"
"Bunun üzerine o tezgahın fotoğrafını çektim ve o fotoğrafı şu mesajla birlikte sosyal medyada paylaştım: “Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek!”
Bugün hâlâ o attığım sosyal medya mesajı üzerinden bana yönelik çeşitli eleştirilerde bulunuluyor.
Oysa ben hâlâ aynı noktadayım.
O kültürel hegemonya, Türkiye’nin gerçeğini yansıtmıyor."
"Doğal kültürel etkileşim zeminine ihtiyacımız var"
"Türkiye’nin gerçek renklerini, Türkiye’nin gerçek çoğulculuğunu yansıtan bir kültürel zemine, çoğulculuğa ihtiyacımız var.
Bizim bir kültürel hegemonyaya karşı başka bir kültürel hegemonyaya değil, bizim gerçek anlamda doğal kültürel etkileşim zeminine ihtiyacımız var.
Mahalle baskısıyla kendinden olmayanı ötekileştiren, dışlayan, ona hakaret eden, ağır baskı uygulayan o linç kültürüne karşı, o linç kültürünün iktidarına karşı bizim kültürel çoğulculuğu savunmamız gerekir.
Terör örgütlerini öven, FETÖ’ye methiyeler dizen, PKK’yı romantize eden sözümona çalışmaların “Türkiye gerçeği budur” diye yansıtılması kültürel faşizmdir.
Ve buna karşı çıkmaya biz mecburuz…"