ÖĞ-DER Genel Başkanı Gökmen'den okullardaki mezuniyet törenleriyle ilgili uyarı
Eğitim ve öğretim yılı sonunda düzenlenen ve gençleri ifsat eden mezuniyet baloları hakkında eğitimci ve ebeveynlere uyarılarda bulunan ÖĞ-DER Genel Başkanı Numan Gökmen, mezuniyet kutlamalarının yapılış şeklinin kültür ve inanca ait olan bir kutlama şekli olmadığını ifade etti.
Okullarda dönem sonu yapılan mezuniyet törenlerinin inanç ve kültürümüzde yeri olmadığını belirten Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Genel Başkanı Numan Gökmen, toplumun gelenek ve görenekleriyle uyuşmayan bu programların yapılmaması gerektiğini söyledi.
Milli Eğitim sisteminde asıl olan çocukların ahlaklı olarak yetiştirilmesi esas olduğunu söyleyen Gökmen, ancak son yıllarda yapılan bazı etkinliklerde bizim örf ve adetlerimize uymayan yıl sonu etkinlikleri kapsamında bir takım çalışmalar yapılmakta olduğunu aktardı.
Gökmen, “Özelikle çocukların veda programlarında milli eğitimin bu konuda hassasiyetle yaklaşımının olmaması il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerindeki yetkili arkadaşların bu konuda tamamen sahaya hakim olmayışı nedeniyle özellikle bazı öğretmenler ve idareciler yıl sonu etkinliklerini bizim kültür ve inancımıza uymayacak şekilde bir takım programlar yapmaktalar. Buçuklar bu programlarda ahlak dışı bir takım nahoş olayların yaşanmasıyla sıkıntılar meydana gelmektedir. Bundan dolayı önümüzdeki yıllarda bu konu ciddi anlamda milli eğitim tarafından gündeme alınmalı ve dikkat edilmelidir.” dedi.
Ebeveynlere bu konuda tavsiyelerde bulunan Gökmen, devamında şunları söyledi:
“Özellikle anne babalara tavsiyemiz bir takım yaptırımlarla karşılaşmalarına rağmen öğretmen veya okul idarelerinin bu tür çalışmalarına karşı kendi ahlaki erdemlerini ortaya koysunlar. Özellikle de bu konularda kendileri kendi inanç değerlerini ön plana çıkarsınlar.”
“Türkiye’de önce İngiliz modeliyle şu anda da Amerika sistemiyle harmanlanmış bir eğitim modeli var”
Türkiye’de eğitim sisteminin milli olmadığını hatırlatan Gökmen, “Biliyorsunuz Türk Milli Eğitimi batıcı bir eğitim sistemini örnek almıştır. Bundan dolayı özellikle 1948 yılından beri fulbright eğitim sistemi üzerinden Türkiye’deki eğitim sistemi şekillenmiş. Önce İngiliz modeliyle şu anda da Amerika sistemiyle harmanlanmış bir eğitim modeli var. Her ne kadar adına yerli, milli eğitim sistemi desek de Türkiye’de maalesef henüz milli bir eğitim sistemi oluşturulmuş değildir. Biz dernek olarak bunun ön plana çıkması için gayret ediyoruz. Adının milli olması yeterli değil içeriğinin doldurulması lazım. Velilerimizin de özellikle bu çalışmalarda çocuklarını çok sıkı bir şekilde takip etmesi lazım. Son zamanlarda madde bağımlılığının arttığı bir ortamda, ahlaksızlığın ön plana çıktığı bir ortamda ve özellikle bir takım okullardaki çocukların yozlaşma kültüründen ve medyadan etkilenmeleri neticesinde çocuklarımızın kendi öz değerlerinden uzaklaşması nedeniyle büyük sıkıntılar yaşamaktayız. Bu konuda anne babaların özellikle çevresindeki çocukları ve kendi çocuklarını iyi takip etmeleri milli ve manevi değerlerimizi aşılayacak şekilde bir eğitim sistemi ön plana almaları üzerlerine düşen görevleri yapmalarını ve takip etmelerini istiyoruz.” ifadelerine yer verdi.
“Eğitimde herkes üzerine düşen görevi yapmaya çalışıyor ancak yeterli değiliz”
Son olarak Gökmen, “18 milyon öğrencimizin olduğu ve bir milyon 200 binden fazla öğretmenimizin olduğu büyük bir eğitim camiası var. Bunun yanı sıra sadece eğitim camiası değil yüzbinlerden oluşan diyanet camiası ve din görevlilerimiz var. Bunun yanında Türkiye’mizde önemli bir görev gören sivil toplum kuruluşlarımız var. Herkes üzerine düşen görevi yapmaya çalışıyor ancak yeterli değiliz. Büyük bir potansiyel olan eğitim camiasındaki insanlarımızın özellikle öğretmenlerimizin ahlaklı, onurlu, erdemli ve şuurlu olması lazım ki çevresinde yaşanan bütün sıkıntılara rağmen bu manada yol gösterici olmaları lazım. Anne babalarda bu insanlara destek vermeli ve çocuklarımızın birilerinin ellerine bırakmamalıyız.” uyarısında bulundu. (İLKHA)