BM'den Doğu Türkistan kararı: MÜSLÜMAN OLDUKLARI İÇİN KAMPLARDA TUTULUYORLAR
Komünist Çin yönetiminin Müslüman Uygur Türk’lerine karşı uyguladığı zulüm politikasına karşı sessizlik yerini kınamalarla başlayan açıklamalara ve uluslararası kuruluşların ‘Karar’larına bırakıyor. Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu, Çin'in Toplama Kamplarında tutulan Uygurlarla ilgili yapılan başvurular hakkındaki kararını açıkladı. BM, "Uygur ve Müslüman oldukları için tutuluyorlar, bu uygulama keyfi gözaltıdır ve Çin Uygurlara karşı sistematik insan hakları ihlalleri işlemektedir" kararını verdi.
MEHMET ŞAKİR DİREKÇİ / DOĞRUHABER
Türkiye'de yaşayan ve aileleri Çin Toplama kamplarında tutulan mağdur yakınlarının avukatları, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve diğer ilgili BM mekanizmalarına Doğu Türkistan'da yaşanan zulümlerle ilgili başvuruda bulundu.
Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu, açılan davada milyonlarca Uygur'un Çin'deki sözde yeniden eğitim kamplarında hapsedilmesine ilişkin ilk ve önemli bir karar verdi.
Kararda Çinli yetkililer tarafından, Uygurların uluslararası ve evrensel temel haklarının, sistematik ve ağır bir şekilde ihlalinin tespit edildiği belirtildi.
Karar sonrası Doğu Türkistanlı Müslümanları ve davanın avukatları Zeytinburnu'nda basın mensupları ile bir araya geldi.
"İlk defa bu karar sürecinde toplama kamplarına insan hakları ve hukuk yönünden ciddi ve detaylı bir eğilme söz konusu olmuştur"
MEDİNE NAZIMI: TOPLAMA KAMPLARINDA TUTULAN TÜM UYGURLARIN SERBEST BIRAKILMASI İÇİN DE DAVAMIZI AÇTIK
Doğu Türkistan Toplama Kampları Mağdurları Platformu Temsilcilerinden Medine Nazımı ise yaptığı konuşmada, "Sevdiklerimize ulaşmak, onların bir an önce özgürlüğüne kavuşması için Türkiye'de bir mücadele başlattık. Bu mücadele için Çin Konsolosluğu önünde neredeyse 1 sene bekledik. Doğu Türkistan İçin Anadolu Seferi düzenleyerek Türkiye'nin 31 ilini gezerek birinci ağızdan Doğu Türkistan'da neler olduğunu anlattık. En sonunda; hukuki bir mücadele ile kendi hak ve hukukumuzu arayalım dedik ve Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığına, Çağlayan Adliyesi önünde davamızı açtık. Onun akabinde Birleşmiş Milletlere sevdiklerimizin bir an önce özgürlüklerine kavuşmasına ve Çin toplama kamplarında tutulan tüm Uygurların serbest bırakılması için de davamızı açtık ve davamız şu anda ilerliyor. Birleşmiş Milletlerde çok iyi gelişmeler oldu. Bekliyoruz ki; bundan sonra diğer tüm kardeşlerimiz, ailelerimiz için de haberler gelecektir." şeklinde konuştu.
NURSİMANGÜL ABDURREŞİT: ANNEM, BABAM, ABİM, KARDEŞİM HALA HAPİSTE ACI ÇEKİYOR
Ailesi toplama kamplarında bulunan Nursimangül Abdurreşit ise, "2017 Haziran ayından beri ailemle iletişimim kesilmişti. Onların öldüğünü ya da gerçekten tutuklandığını öğrenmem 6-7 ay gibi bir zaman sürdü. Evde kimse kalmadı mesajını aldıktan sonra ben de arkadaşlarım gibi ailemin hakkını savunmak için sosyal medyaya, gazetecilere tanıklık vermeye başladım. Amacım farkındalık yaratmak, toplumun desteğini kazanmaktı. Kaç sene geçti herkes öğrendi ama bir adım atılmadı. Annem, babam, abim, kardeşim hala hapiste acı çekiyor. Arkadaşlarımla beraber hukuki yolları denememizin doğru olacağını düşündük çünkü Uygurlar mücadelesini devam ettiriyor ama bir değişiklik olmadı. Sonuçta benim annem-babam, arkadaşlarımın kardeşleri, sevdiklerimiz hala toplama kampları ve hapishanelerdeler. Mecburi çalıştırma fabrikalarında acı çekiyorlar." ifadelerini kullandı.
- GÜLDEN SÖNMEZ: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇİN'İN SİSTEMATİK VE AĞIR BİR ŞEKİLDE İNSAN HAKLARI İHLALİ YAPTIĞINI TEYİT ETMİŞ OLDU
Mağdurlar ve ailelerin adına vekâleten başvuru yapan Avukat Gülden Sönmez alınan kararla ilgili yaptığı açıklamada, "Başvurumuzu alabildiğine teknik, maddi delilerle dolu bir başvuru olarak yaptık. Sadece yakınlarının beyanlarından faydalanmadık; bulabildiğimiz tüm delilleri, uydu görüntü fotoğraflarından daha önce toplama kamplarından çıkmış olanların şahitliklerine, uluslararası raporlardan BM'nin daha önceki inceleme ve kararlarına bir hukukçu olarak bu iddiaları ispat edecek bütün hukuki delileri geniş bir şekilde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin dikkatine sunduk. Çok memnunuz ki ilk defa bu karar sürecinde toplama kamplarına insan hakları ve hukuk yönünden ciddi ve detaylı bir eğilme söz konusu olmuştur.
Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu, Çin Devletinden savunma istedi. Çin Devleti'ne savunmasını vermesi için de bir süre verdi. Çin Yönetimi bu iddialara bir savunma dilekçesi verdi ama bu dilekçedeki beyanları hem bizler açısından hem Birleşmiş Milletler açısından kabul edilebilir, ciddi değerde ve yeterli verileri içeren bir bilgi olarak sunulmadı ve inandırıcı da bulunmadı. Müvekkillerimin aileleri hakkında da nerde olduğuna dair nasıl tutulduklarına dair bazıları ile ilgili hiçbir bilgi Çin tarafından Birleşmiş Milletlere sunulmadı. Biz Çin'in savunma dilekçesine karşı cevaplarımızı da Birleşmiş Milletlere sunduk ve nihayetinde geçtiğimiz aylarda 6 Nisan günü yayınlanacak şekilde bu karar açıklandı.
Karara göre öncelikle toplama kamplarının kendisi ve tutma prosedürü ile ilgili ilk detaylı karar olma özelliğini taşıyor. Bu karara göre Birleşmiş Milletler Çin'in sistematik ve ağır bir şekilde insan hakları ihlali yaptığını teyit etmiş oldu. Öte yandan özellikle toplama kamplarında tutulanlar başta olmak üzere genel olarak Çin'in Doğu Türkistan Bölgesi'nden olan insanlara veya din olarak Müslüman köken Uygur, Kazak ve benzeri etnik kökenlerde olanlara ihlalin sistematik olarak yapıldığını bu kararla teyit etmiş oldu." dedi.
“BU KARAR ÖZELLİKLE TOPLAMA KAMPLARININ STATÜSÜ AÇISINDAN BİR İLK”
Basın toplantısında konuşan Av. Sönmez "Çin’in toplama kamplarında tutulan tüm Uygurların serbest bırakılması için de davamızı açtık" ifadesini kullandı.
Av. Gülden Sönmez, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu hususlara değindi:
1. BM Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu, Çin’in Toplama Kamplarında tutulan Uygurlarla ilgili yaptığımız başvurulardan biri hakkında kararını verdi. Karar özellikle toplama kamplarının statüsü açısından bir ilk.
2. Yapmış olduğumuz basın toplantısında, aileleri Doğu Türkistan’da tutulan müvekkillerimiz ile Birleşmiş Milletlerin kararını değerlendirdik. Karara bağlanan başvurumuz, üç mağdur adına yapılmıştı.
3. İlk mağdur 2017 yılından bu yana toplama kamplarında tutulan yaşlı bir ev hanımı olan Tajinisa Yimin adınaydı. Tutulduğundan bu yana hiçbir haber alınamamıştı. Tajinisa'nın oğlu Nurmuhammed annesinden bir haber almak için her imkânı deniyor.
4. Muhammed Uygur’un annesi ile babası da tutulmuştu. Babası Nurı Maıtıtuersun da Çinli polisler tarafından alınıp toplama kampına götürülmüş ve burada işkence ve eziyetle öldürülmüş ve Çinli polislerce hiç kimsenin görmesine müsade edilmeden defnedilmişti.
5.Diğer mağdur Naghmat Hamit ve eşi 2017 yılında Çinli polisler tarafından evden alınıp toplama kampına götürülmüşlerdir. Her ikisinden uzun süre haber alınamamış, her ikisinin ağır hastalanıp kısa süreli bırakılmaları sırasında iki yıldır toplama kampında oldukları öğrenilmiştir
6.Karara konu başvuruda üçüncü mağdur Dlixiati Wulibaiyi idi. Wulibaiyi 2018 Ağustos ayında iki kız kardeşi ile birlikte evlerinden alınıp toplama kamplarına götürülmüştür. Evli ve iki çocuk babasıdır. Çince tercümanlık yapıyordu.
7.Onlar adına ve daha birçok Uygur müvekkil adına BM İnsan Hakları Konseyi Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu’na başvuru yapmıştık. Çalışma grubu Çin yönetiminden savunma istemiş, gelen savunma cevabı da değerlendirilmiş ve sonuçta 28 Mart 2023 tarihinde karar verilmiştir.
8.UN WGAD Kararına Göre: Müvekkillerim ve diğer kamplarda tutulanlar Uygur ve Müslüman oldukları için tutuluyorlar, bu uygulama keyfi gözaltıdır ve Çin Uygurlara karşı sistematik insan hakları ihlalleri işlemektedir.