Doğruhaber

Muhalif medyanın bir kısmından  Kılıçdaroğlu’na kelimenin tam anlamıyla bir “yaylım ateşi” söz konusu oldu.

Hatta iki Fatih (Altaylı ve Portakal) hakaret olarak algılanabilecek sözlerle yüklendiler CHP liderine.

Ekrem İmamoğlu da arada bir “değişim” lafları etse de son derece dikkatli laflar etmeye özen gösteriyor.

Neticede önünde Muharrem İnce, Emine Ülker Tarhan, Öztürk Yılmaz örnekleri var ve o da aynı duruma düşmekten korkuyor.

Bir de Abdüllatif Şener meselesi var tabii.

Söylenecek çok şey var; ama biz “ani dönüşler” konusuna değinmek istiyoruz.

Şener geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada "1. turda Sinan Oğan'a oy verdim. 2. turda ise geçersiz oy kullandım. Milletvekili değildim ve oyumu böyle kullandım. Oy sandığına giderken milletvekili değildim” demişti.

Büyük bir medya linçi başladı.

Birkaç gün sonra Abdüllatif  Şener, geri adım attı.

Şener açıklamasında, ''Biraz rahatlatmak istedim. Gürültüsü ne kadar olur diye merak ettim. Bu kadar gürültü beklemiyordum. Kafa bulmak için söyledim'' dedi.

Zaten aday yapılmamıştı ve bir daha da aday yapılma ihtimali yoktu Şener’in.

Öyleyse bu “tornistan”ın anlamı ne idi?

Benzer bir süreç seçimden kısa süre önce Kılıçdaroğlu adaylığını ilan ettiğinde de yaşanmıştı.

Meral Akşener buna itiraz etmiş ve  “Şahsi hırslar Türkiye'ye tercih edilmiştir. Altılı masa tek bir adayın tasdiki için çalışan bir yere dönüşmüştür. Ne bir kumar masasında ne bir noter masasında olmayacağız” demişti.

Sonra arada ne döndü, henüz tam olarak bilemiyoruz; ama Akşener masaya geri döndü.

Hatta bunun “planlı” yapıldığı bile iddia edildi.

İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, şunları söyledi;

"Masadan bilerek kalktık. Bütün bu olup bitenler kurgulanmış, planlanmış bir stratejiydi. Bu plan da müştereken oluşturuldu diyebilirim. Genel başkanlar biliyordu. İki Belediye Başkanının Başkan Yardımcısı olacağı biliniyordu. Kazanamayacak aday diye takdim edilen Sayın Kılıçdaroğlu'nu kazanacak aday haline getirmek için bir hamle gerekiyordu. İktidara karşı strateji uyguladık."

Ne Şener’in ne de Akşener’in bu ger dönüşleri isteyerek yapmadıkları kesin.

Bilinmeyen konu şu: Arada kulaklarını çeken ve onları hizaya sokan kim?