• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
Sahibinden Kiralık Kalemler!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Doğruhaber / Analiz / Ali Hüseyin

Günay Aslan..yakın tarihte Ergenekon yayınları Aydınlık Gazetesi ve geçmişte İkibine Doğru dergisinde muhabirlik/muhbirlik yapan bu aralar ise Pkk`ye yakın özgür politika gazetesi ve anf`ye çalışan kişi.

Günay Aslan güya Rojava ile Hizbullah tahliyelerini ilişkilendirmeye çalışmış.

Geçmişte Terör Örgütü Ergenekon`un kışkırtması ve tahrikiyle Kürdistan`ı kan gölüne çeviren zihniyet bu aralar Kürdistan`ın kurtarıcılığına soyunmuş.

Yalçın Küçük ile Doğu Perinçek`in talebeleri abilerinin rezil ve rüsvay olmasından gereken dersi almadıkları ortada.

Son günlerde Zana Azadi müstear isimli ajan , Amed Dicle ve Günay Aslan gibi provakatörlerle PKK/BDP medyasının İslami Camialara sözlü ve fiili saldırıları yaklaşan seçimler öncesi Kürdistan`ı karıştırma ve halkı korkutmaya dönük faaliyetler olarak algılanmaya başlandı.

Derin ve kirli geçmişiyle İslami Camiaya saldırıp onu marjinalize etmeye çalışan PKK bu aralar `askeri tetikçiliği` bu kirli ve satılık `siyasi tetikçilere` bırakmıştır.

Müslüman Kürd Halkına yardımı ve yol göstericiliğiyle gönüllere taht kuran  İslami Sivil Toplum Kurumları bu  kiralık kalemleri ziyadesiyle endişeye sevk etmiştir.

Özellikle sosyal medyada çeteci gruplar halinde ve açtıkları sahte (fake) hesaplarla İslami Camiaya iftira ve dezenformasyon taşımaya gayret eden bu kişilikler gerçek hayatta ise yüzlerini saklamaya çalışmaktadırlar.

İşte hezayanlarla dolu o yazı...

"Türkiye’nin Suriye savaşında oynadığı rolü ve bunun nedenlerini bugün artık sağır sultan bile biliyor.

Bilinmeyen; kamuoyundan ustaca gizlenen Türk devletinin bu savaşta Kürt Hizbullahı‘na ne tür görevler verdiğiydi.

Bunu öğrenmemiz için Rojava’daki vahşetin yaşanması gerekiyormuş.

Rojava’da yaşananlar Hizbullah’ın rolünü bütün boyutlarıyla gözler önüne seriyor.

Rojava‘da Kürt halkına karşı savaşan Kürt gençlerini bir şebekenin örgütlediği ve savaşa gönderdiği; bu şebekenin de Hizbullah olduğu anlaşılıyor.

1990’lı yılların başında JİTEM’in kurduğu, Kürt halkına karşı ağır insanlık suçları işleyen ve bu yüzden de Hizbul-kontra olarak adlandırılan bu örgüt, Suriye iç savaşında yine Kürtlere karşı kullanılıyor.

‘Devlette devamlılık esastır‘ geleneğinin devam ettiği; Kemalistlerin bıraktığı yerden AKP Hükümeti’nin devam ettiği görülüyor.

Hatırlayacaksınız;

4 Ocak 2011 tarihinde TCK’nın 102’inci maddesinde yapılan bir değişikle,‘Türk devletini yıkmak ve din devleti kurmak amacıyla terör örgütü kurdukları‘ gerekçesiyle yargılanan Hizbullah’ın askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar ile şura üyesi Edip Gümüş’ün de aralarında olduğu Hizbullah liderleri tahliye edilmişlerdi.

Tahliyeler şok etkisi yaratmış, kamuoyundan tepkiler yükselmişti. Ancak konu kısa sürede gündemden düşürülmüş ve unutulup gitmişti.

Gerçek şimdi ortaya çıkıyor...

Rojava’da yaşanan saldırılarda ölen Kürt gençlerini Hizbullah’ın gönderdiği biliniyor.

Bu yüzden Özgür-Der ve Hüda-Par gibi örgütler Rojava‘da mazlum Kürt halkına yapılan vahşeti savunuyor; katillere arka çıkıyor.

Hizbullah tahliyenin diyetini (!) böyle ödüyor.

Türkiye’nin Suriye krizini tırmandırması ve rejime karşıtlarına kucak açmaya başlamasıyla Hizbullah‘ın tahliye edilmesinin aynı döneme denk gelmesinin nedeni şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Bunun herkes tarafından görülmesi gerekiyor. Hizbullah Rojava katliamında yakayı ele vermiş bulunuyor.

Bu durumda başta Hizbullah içindeki namuslu ve samimi Kürt Müslümanlar olmak üzere herkesin durumu gözden geçirmesi gerekiyor.

Herkesin sesini yükseltmesi; Kürtler arasında yeni bir savaşa ve ölümlere izin vermemesi, bu kirli ilişkiyi deşifre ve mahkum etmesi gerekiyor.

İnsanlık, Müslümanlık, Kürtlük ve yurtseverlik ne dersenin deyin; bunu gerektiriyor…

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir