Seçim: Neden Yüzde 50 Bandı
Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM) seçim analizi yayınladı.
28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri, Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu karşısındaki zaferiyle sonuçlandı.
Cumhur İttifakı’nın birinci turda Meclis seçimlerindeki üstünlüğü ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini açık arayla önde bitirmesi, bu neticeyi az çok duyurmuştu. Netice, Türkiye ve İslam dünyasına hayırlı olsun.
Türkiye, bu neticeyle gergin bir seçim sürecini geride bıraktı. Gerginliğin nedeni hiç kuşkusuz muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı zafer kazanacağına dair kapıldığı umut ve bu umudun ülke dışı unsurlarca da desteklenmesidir. Bununla ilişkili olarak seçimin Türkiye’nin son devirdeki diğer seçimleri gibi yüzde elli bandında seyretmesi, seçim sürecinin gergin geçmesi, gerginliği tabiri caizse bir strese çevirdi.
Seçim gerginliği hatta stresi, halkın yönetime ilgi duyması, yurt dışına çıkmış vatandaşların ülkeye ilgilerini canlı tutmaları, neticede idareyle idareyi takip eden unsurlar arasında bir iletişimin olması babından olumlu kabul edilebilir. Ama stres boyutuna ulaşan gerginlik, seçimlerin ülke idaresinin adeta bir süre sekteye uğramasına da yol açabilmektedir.
Genel olarak AK Parti iktidarının çeyrek yüzyıla yaklaşmasından dolayı, seçimin yüzde elli bandında da olsa zaferle neticelenmesi başarı kabul edilmektedir. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkeye katkıları göz önünde bulundurulduğunda seçimin daha stressiz geçmesi ve daha yüksek bir oranla neticelenmesi beklenirdi.
Bunun önündeki engel nedir? Analizimizde bu engeli, seçimleri yüzde elli bandında kazanmayı farklı gerekçelerle bir politika hâline getirme ihtimalini yok sayarak izah etmeye çalışacağız.