Kurtulmuş: 14 Mayıs Türkiye'nin yeni yüzyılı için bir milat olacak
Diyarbakır, Batman ve Siirtli hemşeriler buluşmasında konuşan olan AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, "14 Mayıs 1950 seçimleri nasıl ki Türkiye siyaseti için bir milat ise 14 Mayıs 2023 de Türkiye siyaseti için yeni bir milat, yeni, bir başlangıç olacak. Türkiye'nin yeni yüzyılının kapıları sonuna kadar açılacak" dedi.
HÜDA PAR Genel Başkanı ve AK parti 3'üncü bölge milletvekili adayı Zekeriya Yapıcıoğlu ile aynı bölgeden milletvekili adayı olan AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Bağcılar'da Diyarbakır, Batman ve Siirtli hemşeriler buluşmasına katıldı.
Yoğun katılımla gerçekleşen programda konuşan AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, "Bu seçim sadece cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi değildir. Türkiye'nin, bu aziz vatanın, bu büyük milletin, hangi istikamete gideceği seçimidir. Bunu hatırlatacağız. Bunun için hepinizin bildiği birkaç temel hususu paylaşmak istiyorum. Bir tarafta birisi istikamette, istikrarlı ve etkili bir yönetim anlayışı söz konusudur. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın temsil ettiği cumhurbaşkanlığı makamında, milletin oyları da oturup, icraat yaptığı etkili ve güçlü bir cumhurbaşkanlığı modeli, istikrarlı bir model. Bunun karşısında ne teklif ediyorlar, 5+2'den oluşan 7 tane Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bütün meselelerde oturacaklar, konuşacaklar, parti başkanları beraberce karar verecekler, ona göre hareket edecekler." diye konuştu.
"Siyaset anlayışımızda insanlar arasında hiçbir farklılık gözetmedik"
Kurtulmuş, "Çok uzun konuşmaya gerek yok. Şurada köşeyi dönün bir marketi 7 tane ortak yürütebilir mi işletebilir mi? Siz 85 milyonluk bu vatanı, bu milleti nasıl 7 kişi hem de hiçbirisinin ortak fikri yok. İYİ Parti ile HDP'nin ortak 7 tane cümlesi var mıdır? Cumhuriyet Halk Partisi ile İYİ Parti'nin ortak bir fikri var mıdır? Bir tek ortak noktaları var. Tayyip Erdoğan gitsin, nasıl giderse gitsin. Bundan başka ortak hiçbir noktaları yok. Allah aşkına bu 7 tanesi nasıl bir masaya oturacak, herhangi bir konuda karar verecekler. Biz bunu gördük. İstikrarsız, çift başlı, çok başlı yönetimlerin Türkiye'de neye mal olduğunu çok iyi hatırlıyoruz. 12 Eylül öncesinde onlarca tur seçim yapıldı ama cumhurbaşkanı seçilemedi. 12 Eylül Darbesinin gerekçelerinden birisi budur. Ecevit, Ahmet Necdet Sezer'in seçilmesi için çok uğraştı. Sonra Ahmet Necdet Sezer anayasa kitapçığı fırlattı ve kriz çıktı. Cumhurbaşkanları ayrı telden başbakanları ayrı telden çaldı. Hatta ikisi de aynı partiden gelmesine rağmen Demirle ile Çiller arasından ortak bir mutabakat bulunamadı. Türkiye'nin çift başlı yönetim ile neler kaybettiğini hepimiz biliyoruz. Onun için cumhurbaşkanı hükümet sistemine geçtik. Güven ve istikrarla devam eden bir yönetim anlayışı ile ekonomide, dış politikada, toplumsal hayatta, güvene ve istikrara dayalı bir yönetimle her safhasında kaosa kapısı açık olan bir yönetim arasında tercih olacaktır. Güven mi istikrar mı kaos mu? Kapsayıcılık ve kuşatıcılıkla, kimlik siyaseti arasında bir farklılık olacaktır. Bu millet, kimlik siyaseti mi kapsayıcılık ve kuşatıcılığı mı tercih edecek? Biz AK Parti olarak, inancımızın, siyaset anlayışımızın, insanlar arasında hiçbir ayrım, hiçbir farklılık gözetmedik. Sanayi ve teknolojide millileşme ile dışa bağımlılık arasında bir yol ayrımında olduğumuzu ve bir tercih altında olduğumuzu hatırlatacağız. Türkiye'nin milli savunma sanayiindeki kazanımlarının siz ve milletin kahir ekseriyeti nasıl memnun oluyor, bundan mutluluk duyuyorsa, ne yazık ki 7'li masanın bileşenlerinden bir kısmı da neredeyse kahır derecesinde bunda üzüntü duyuyorlar. Top diyorsun üzülüyorlar. İHA'lar, SİHA'lardan bahsediyorsun bundan endişe duyuyorlar." şeklinde konuştu.
"Bu seçim,kapsayıcı, kuşatıcı olanlarla ayrıştırıcı olanlar arasında bir seçimdir"
Türkiye’de halkı mezhepleri meşrepleri üzerinden tanımanın ne büyük felaketlere yol açtığını geçmişte yaşananlardan bilindiğini hatırlatan Kurtulmuş, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Maraş olaylarını, Sivas olaylarını buna benzer mezhep kışkırtmalarının Türkiye'de nelere mal olduğunu hatırlıyor muyuz? Bunlardan uzak durmak lazım. Biz etnik ya da mezhebi kimlikler üzerinden ayrımcılık vesilesi olacak bir siyasete asla müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz. Bu seçim, kapsayıcı, kuşatıcı olanlarla ayrıştırıcı olanlar arasında bir seçimdir. Bu milletin bütün fertlerini aziz bilenlerle bu milletin fertlerini kimlikler üzerinden birbirinden ayrıştıranlar arasında bir seçimdir. Ortadoğu’da emperyalistlerin bütün güçleri ile abandığı bu dönemde sakın ha ne kimlik siyasetini mezhep ayrıştırması üzerinden ne de etnik ayrıştırma üzerinden yapamayız. Etnik ayrıştırma üzerinden yaptınız da ne faydası oldu?" (İLKHA)