• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Yazar Nihat Güç: Hayatı okuyan bir insan zorluklarda kendisini kurtarabilir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kitap okuyan insanın ruhunu doyurduğunu ifade eden Yazar Nihat Güç, kitaplarla uğraşan, kitapları okuyan, okuduklarını eleştiren ve kendilerine uygun bir nesil yetiştirme hedefinin olması gerektiğini söyledi.

Kitap okumanın bir aynaya benzediğine dikkat çeken Güç, hayatı okuyan bir insanın karşılaşmış olduğu zorluklarda kendisini rahatlıkla kurtarabileceğini dile getirdi.

Güç, insanların sağlam bir şekilde yere basması için sağlam kitaplar okuması gerektiğini aktardı.

"Kitap aslında insanın her şeyidir"

Yazar Nihat Güç

Kitap okuyarak insanın kendi ruhunu beslediğini belirten Güç, "Kitap aslında insanın her şeyidir. İnsan iki boyutlu bir varlıktır; ruhi boyut ve cismani boyuttur. İnsanın cismani boyutunu ayakta tutan şeyler vardır yemek yemek, su içmek ve uyumak gibi. İnsanın birde ruhi boyutu vardır ruhi boyutu destekleyen ve ayakta tutan şey ise kitaplardır. Bir insan kitap okuduğu müddetçe ruhunu doyuruyor demektir. Son dönemlerde teknolojinin gelişmesiyle insanlar kitaptan uzaklaştılar. Eskiden olduğu gibi kitaplarla uğraşan, kitapları okuyan, okuduklarını eleştiren ve kendilerine uygun şeyleri alan bir nesil yetiştirme hedefimiz olmalıdır. Bu hedefe doğru da gitmeye çalışacağız." dedi.

"Kitap ruhun gıdasıdır"

Güç, sözlerine şöyle devam etti:

"Kitap ruhun gıdasıdır; fakat son dönemlerde bunu müzik ruhun gıdasıdır diyerek farklı yöne çektiler. fakat yüce Allah diyor ki 'Kalpler ancak Allah'ı zikirle mutmain olur' biz bu zikir i nerden nasıl öğreneceğiz, tabii ki Kur'an-ı Kerim'den ve Peygamber Efendimizin sünnetinden öğreneceğiz. Bunu öğrenirken hem ruhumuzu tatmin edeceğiz hem de kalbimizi mutmain kılacağız."

"Berrak aynada insan kendisini görünce orada kendisini okuyabiliyor"

Kitap okumayı bir aynaya benzeten Güç, "Kitap okumayı bir ayna gibi görüyorum. Her bir kitap bir aynadır. Bu aynanın karşısına geçen bir insan orada aslında kendisini görüyor. Hangi çeşit kitap olursa olsun o ayna ya berrak bir aynadır ya da bulanık bir aynadır. Berrak aynada insan kendisini görünce orada kendisini okuyabiliyor kendisini tanıyabiliyor. Bunları yapan bir insan da hayatı okuyabiliyor. Hayatı okuyan bir insan karşılaşmış olduğu zorluklarda kendisini rahatlıkla kurtarabiliyor; ancak kitap okumayan bir insan kendisinin karşılaştığı herhangi bir durumu veya sorunu başkasının fikrini kabullenip peşine takılabiliyor. Direk dört elle sarılabiliyor. Nihayetinde İslam'dan ve dinden uzağa savrulabiliyor. İnsanların ayaklarını sağlam bir şekilde basması gerekiyor. Sağlam bir şekilde yere basmak için sağlam kitaplar okumaları gerekiyor." ifadelerini kullandı.

"Dört peygambere de 4 büyük kitap gönderilmiştir"

Kitap denildiğinde akıllara vahyin gelmesini söyleyen Güç, "Araf suresi 7. Ayette Rabbimiz 'Ey Muhammed biz sana (Âdem Aleyhisselam'ın) hikâyesini ilim olarak öğreteceğiz' buyuruyor. Burada iki şey ortaya çıkıyor; ilim ve zan yazılmış bütün kitaplarımız ya ilmi tasdik edip bize bildiriyordur ya da zan ihtiva ediyordur. Okuduğumuz bir kitabın veya bir bilginin ilim mi zan mı olduğunu neye göre bileceğiz? Bunun içinde yine ayetlere bakacağız. Allah'ın bize anlatmış olduğu Adem Aleyhisselam'dan bugüne peygamberler vasıtasıyla gönderdiği kitaplara uyuyorsa biz buna ilim diyoruz. Âdem Aleyhisselam yeryüzüne gönderildiğinde kendisine suhuf verilmiştir. Daha sonraki peygamberlere suhuflar gönderilmiştir. Dört peygambere de 4 büyük kitap gönderilmiştir. Bu kitaplar ne için gönderilmiştir? Kitap dediğimiz zaman bizim aklımıza peygamberler gelmelidir. Kitap dediğimiz zaman bizim aklımıza vahiy gelmelidir. Böyle bir ortamda böyle bir çerçeveye baktığımız zaman kitaplar bize Rabbimizi tanıtan, Peygamberleri tanıtan ve ruhumuzun gıdası olan ilmi veren unsurlar olmalıdır." diye konuştu. (İLKHA)





Bu haberler de ilginizi çekebilir