HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Serkan Ramanlı çıktığı TV kanalında soruları yanıtladı.

HÜDA PAR neden Cumhur ittifakının içinde değil?

Biz ittifakın içerisindeyiz fakat farklı bir veçheyle içerisindeyiz. Cumhur İttifakının adayını destekliyoruz. Cumhur İttifakındaki dört parti de kendi logolarıyla seçime girecekleri için ittifak protokolünü imzalayıp YSK'ya verdiler. Biz de seçim sürecinde hem kendi içimizde hem de AK Parti arasında kendi logomuzla katılıp katılmama konusunda tartışma yaşadık. Ama bizim ortaya koyduğumuz bir ilke vardı o da şuydu... Milletvekili seçimlerinde alacağımız oyların maksimize edilmesini elbette biz istiyorduk ama sadece bununla yetinmeyecektik, milletvekili sayılarının da Cumhur İttifakının lehine olması için de çaba sarf etmek gerektiğini ifade ediyorduk.

"HÜDA PAR kendi logosuyla ittifakta yer almak istiyor" iddiası doğru mu?

Bizim hiç bir zaman böyle bir cümlemiz olmadı. Biz sadece şunu ifade etmiştik: Hem bizim hem AK Parti'nin maksimum faydasını gözeterek karar verdik.

HÜDA PAR'ın parti programına BBP ve MHP'den herhangi bir itiraz geldi mi?

Hayır bu yönde bize gelmiş bir sinyal, geri dönüş ve açıklama yok.

HÜDA PAR kaç millletvekili çıkaracak?

Bununla ilgili açıklama yapamam. HÜDA PAR'ın listelerde kaç adayı olduğunu 9 Nisan günü hep birlikte göreceğiz.

Zafer Partisi'nin açtığı dava hakkında HÜDA PAR ne düşünüyor?

Bir parti bizimle ilgili bir kapatma davası açmış…Çok da önemli değil. Neticede Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığı bir partinin kapatılması için harekete geçecek bir kurumdur. Değerlendirmesini yapar. Bizim veremeyecek bir hesabımız yoktur. Anayasaya ve yasalara uygun kurulmuş bir partiyiz ve 10 yıldır herhangi bir soruşturmaya bile tabi tutulmuş değiliz. Dolayısıyla biz bu konuda çok rahatız. herkes eteğindeki taşı dökmekte serbesttir.

HÜDA PAR özerklik veya federasyon istiyor mu?

Tartışılabilir demek ayrıdır istiyoruz demek ayrıdır. Herhalde Türkçesi olan bunun farklı olduğunu anlayacaktır. Kimse bu cümleyi niçin buraya koyduğumuzu sanıyorum merak etmiyor. Partimizi kurduğumuz zaman çözüm sürecinin olduğu zamandı. O zaman örgütün silah bırakması gündemdeydi demokratik siyasetin kanallarının açılması o zamanlarda siyasetçilerin dillerinde adeta pelesenk olmuş, slogana dönüşmüştü. Biz de o dönemin ruhuna uygun olarak dedik ki birileri eğer bu ülkede birlik ve bütünlüğü bozmadan farklı yönetim modellerini isteyebilirler. Bu kimseler ellerine silah almaya ihtiyaç duymadan bunları gelip tartışabilsinler.  Bizimle tartışsın onlarla olumlu yanlarını, olumsuz yanlarını ve olabilirliğini tartışalım.  Mesela biz yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istiyoruz ama bu özerklik ya da federasyon istediğimiz anlamına gelmiyor ama birileri bunları tartışmak istiyorsa da bunların önlerini açalım hiçbir yönetim modeli tabu olarak kimseye dayatılmasın.