Asbest nedir? Hangi hastalıklara yol açabilir?
Mardin Artuklu Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Basri Savaş, asbest kimyasal maddesinin insanlarda yol açtığı hastalıklar, tedavi süreci ve dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında önemli bilgiler aktardı.
Asbest (amyant), beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineraldir.
Asbest sanayide pek çok endüstri kolunda kullanılmıştır.
Ülkemizde asbest üretimi ve kullanılması 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikle yasaklanmıştır.
Ancak daha önceden kullanıma girmiş olan asbestli maddelerin sökümü, yıkımı, tamiratı, bakımı, geri dönüşümü sırasında asbeste iş yerlerinde maruz kalındığı bilinmektedir.
Asbest hakkında önemli açıklamalarda bulunan Dr. Hasan Basri Savaş, solunum yolu ve içme sularıyla maruziyet durumunda akciğerde ciddi hastalıkların oluşabileceğine dikkat çekti.
Asbest maddesinin kullanıldığı sektörler hakkında bilgi veren Savaş, "Asbest özellikle inşaat sektörü başta olmak üzere sanayide, kozmetik'te birçok alanda kullanılan bir kimyasal maddedir. Asbest maddesi lifli yapısıyla özellikle solunum yolu ve içme sularıyla maruziyet durumunda akciğerde ciddi hastalıklar oluşturabiliyor. İş yeri hekimliği açısından sektör çalışanların bu konuda uyarılması, eğitilmesi dikkat etmeleri önem arz ediyor." ifadelerini belirtti.
"Asbest maddesi solunum ve hava yoluna karıştığı takdirde asbestozis (akciğer kanseri) ciddi hastalıklara yol açabiliyor"
Doç. Dr. Hasan Basri Savaş
Asbest maddesinin Türkiye'de kullanıldığı ve yasaklandığı tarihi sürece ve asbestin insan sağlığında oluşturduğu hastalıklar hakkında değinen Savaş, "Özellikle 2010 yılından önce yapılan binalarda, inşaat malzemelerinde asbest kullanımı söz konusuydu. 2010 yılının sonundan itibaren Türkiye'de inşaatlarda asbest kullanımı yasaklandı fakat deprem sebebiyle maalesef yıkılan binalarımız, enkazlarımız veya şu an ağır hasarlı olan binalarımız var. Eğer bunlar 2010 yılından önce yapılmışsa asbest içerme ihtimalleri yüksek bu asbest içerme ihtimaline karşılık da bunların molozu, enkazı bunların atıldığı toplandığı alanlar önem arz ediyor. Eğer bunlar içme sularına, havaya, atmosfere ve yerleşim alanlarına yayılırsa bu durumda mezotelyoma, asbestozis (akciğer kanseri) ciddi hastalıklara yol açabiliyorlar. Bunun sonucunda da insan hayatını tehdit edecek bir duruma dönüşebilirler. Bu yüzden bu asbest içeren enkazların kontrollü olarak yerleşim alanları dışında içme suyuna da maruz bırakmayacak şekilde mutlaka dikkat edilerek ortadan kaldırılması gerekiyor. Halk sağlığını korumak için bu büyük önem arz ediyor." şeklinde ifade etti.
"En iyi tedavi tedbirdir"
Savaş, asbest hastalığının tedavi süreci hakkında da bilgi aktararak, "Asbestin klinik yönü ve tedavisi hastalıkların göğüs hastalıklarının alanına giriyor. Hastalığın hangi evrede yakalandığı hastanın durumuna göre bir tedavi sürece olabilir. En iyi tedavi tedbirdir. Yani bu hastalıklar ortaya çıktıktan sonra hastayı tedavi etmeye çalışmak bozulmuş bir akciğeri düzeltmeye çalışmak gibidir. Bu konuda tedbir alınması disk varsa gelişmiş filtreli maskeler kullanılması, maruziyetlerinin önlenmesi, temizliğinden emin olan suların içilmesi gibi tedbirlerle o hastalıkların ortaya çıkmasının önlenmesini tavsiye ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat tarihinde meydana gelen afette hayatını kaybedenlere Yüce Allah'tan rahmet dileklerinde bulunan Savaş, "Meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Cenabı Allah'tan rahmet, kalanlara da sabırlar diliyoruz. Elimizden geldiği kadarıyla hep birlikte yanlarında olmaya devam edeceğiz. Depremden sonra sağlığın korunması, hastalıklardan uzak durulması için tedbirlerin alınması da büyük önem arz ediyor. Bunlara dikkat edildiği takdirde depremin etkilerini daha çabuk atlatabilir daha çabuk normalleşebiliriz inşallah." ifadelerini kaydetti. (İLKHA)