Uzmanlara göre çocuklar, ilk yıllarında her şeyi özümser. Bu yüzden bundan yararlanmak ve onlara okuma gibi bazı güzel alışkanlıklar öğretmek gerektiği belirtiliyor.

Yaşı ne olursa olsun, çocuklara kitap okumak beyin gelişimini, aradaki bağı ve tüm yaşamları boyunca ona hizmet edecek birçok önemli beceriye yardımcı olur.

İLKHA muhabirlerine, Çocuklara uyuma saatinde kitap okumanın faydaları nelerdir? Ebeveynlerin kitap okuması mı sesli hikâye dinletmek mi tercih edilmelidir?" sorularını yanıtlayan Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Genel Başkanı Emekli Öğretmen Hamdi Sürücü, çocukların okuma alışkanlığı kazanabilmesi için önemli tavsiyelerde bulundu.

Kendi çocukluk döneminde bugünkü kadar kitaba çabuk ulaşılamadığı için uyku saatine giderken masal anlatıldığını aktaran Sürücü, "O günkü şartlarda hakikaten masal, çocukların eğitimi için,  hayal dünyasının gelişimi için güzel bir uygulamaydı. İnsanlar bugün masal anlatmaya gerek görmüyor. Masal yerine kitap okuyorlar. Kitap okumak güzeldir. Niye? Çünkü güzel, edebi yazılmış ve içeriği de güzel olan bir kitabı çocuğa okuyorsa, her gün uyku saatinde o çocuğun hem konuşması düzelir hem kitap okumayı sevdirmiş oluruz hem de hayal dünyasını geliştirmiş oluruz. Çünkü insanlar uykuya dalarken ne düşünüyorlarsa, uyanırken o düşünceyle uyanırlar. O zaman biz, uykuya giderken öğrencimize gerçekten ona güzel ahlaki özellikleri kazandıracak, iyi insan olmayı öğretecek, ona rehberlik yapacak bir şeyler okuyorsa, bununla uyuyorsa çocuk uyanırken onunla uyanır. Uyurken de rahat uyur. Çocuklara masal anlatmak, hikaye anlatmak yani o çocuğu korkutmayacak, çocuğun uykusunu kaçırmayacak. Yani çocuğu uykuya giderken gergin bir ruh haline düşürmeyecek, onu yumuşatacak, onu uykuya dalmasını sağlayacak güzel kitaplar okuyorsak doğrudur, güzeldir. Hem kitabı okuyan annesiyle ve de babasıyla ilişkisini yumuşatır, ilişkisini daha sağlam hale getirir, hem de çocuğun geleceği için faydalı olur. Bu özenilecek bir şeydir." dedi.

"Sesli kitaba alıştırdığın kişi kitap okumanın zevkini tatmaz"

Hamdi Sürücü

Çocuklara sesli kitap dinleterek uyutmakla çocuklara kitap okuyarak uyutmanın aynı olmadığını belirten Sürücü, "Uyku saatini düşünüyorsak normal zamanda da aynı şekilde insanın sesinden yanlış olduğu zaman düzelterek, hatalı olduğu yeri anlatarak bir insana kitap okumakla elektronik olarak dinletmek aynı şey değildir. Bizim derdimiz insanın mekanikleştirmemek. Yani insanı insan olarak yetiştirmek, insanı bir robot gibi yetiştirmeyelim. Her şeyi hazır bir şekilde önüne koyarak, sesli kitaba çalıştırdığımız zaman öğrenci kitap dinlemiş olur, bir şeyler öğrenmiş olur. Ama sesli kitaba alıştırdığın kişi eğer kitapla, kağıtla haşır neşir olmuyorsa kitap okumanın zevkini tatmaz. O ayrı bir şeydir. Kitap okumanın keyfi ayrı bir şeydir. Dinlemek de fena değil. İyi, güzel, hiç yoktan iyidir. Ama kitap okumak, onu fiziki olarak yaşamak farklı bir şeydir." ifadelerine yer verdi.

"Teknolojik aletlerin esiri olmamalıyız"

Konuşmanın devamında Sürücü, şu şekilde konuştu:

"Bugün özellikle bu pandemi sürecinden sonra elektronik malzemeler hayatımıza bu kadar girdikten sonraki yaşadığımız bu tablet ve bilgisayar veya cep telefonu bağımlılığından hep şikayet ediyoruz. Bundan 3-5 sene önce artık üniversitelerde, tıp fakültelerinde elektronik bağımlığı ile ilgili bölümler açmaya başlamışlardı. İşin içine pandemi girince ya da dönem gelince insanlar bu sefer zorunlu olarak uzaktan eğitim için tabletle, televizyonla ya da bilgisayarla haşır neşir oldular. Şimdi normalleşmeye başladı. Biz kendimizi tabletten, telefondan, bilgisayardan ve televizyondan özellikle biraz koparalım ve mekanikleşmeyelim. Yani bizi esir almasın. Bilgisayarı, tableti, televizyonu ihtiyacımız kadar kullanalım. Yani her biri olmasın değil. Bunlar olacak. Çünkü bunlar hayatın içinde artık hayatın gerçekleri olacak. Bunlarla beraberiz ama bunları bizi yönetecek hale getirmemeliyiz. Bakın insan, hayatın merkezidir. Hayatın özü insandır. İnsandan daha kıymetli bir şey yoktur. İnsanın kalbinde, yüreğinde ve aklından daha kıymetli bir şey yoktur. O zaman biz insanın yüreği ile aklını birlikte çalıştırmaya yönelik iş yapmalıyız. İnsanı makineleştirmek, makineye muhtaç veya mahkum etmek değil, makineyi insanın hayatını rahatlatmak için kullanacağını bilmeliyiz. Bilgisayarı da tableti de, telefonu da hayatımızı, işlerimizi kolaylaştırmak için, rahat yaşayabilmek için kullanmalıyız. Onlara esir olmak için değil."

"Allah'ın insana verdiği konuşma nimetini doğru kullanalım"

Son olarak Sürücü, "O zaman biz tabletten sesli kitap dinletmek yerine kitabı okumayı öğretelim. Biz okumayı sevdirelim diye tabletten kitap dinletiyoruz ama biraz sonra tableti oyun için kullanmaya devam ediyor. Elinden alamıyorsun. O zaman biz insanı hayatın merkezinde olan varlık olarak, hayatın hakim olması gereken varlık olarak, hayata sahip olması gereken bir varlık olarak yetiştirelim. Hayattaki insanın yaşayışını, yaşantısını kolaylaştıracak, insan hayatını kolaylaştıracak malzemeleri insanın hakimi haline getirmeyelim. İnsanı bu malzemelerin hakimi olarak yetiştirelim. Çocuklarımızı böyle yetiştirelim. Yoksa öyle bir zamanla karşılaşacağız ki herhalde her malzeme bizi yönetir hale gelecek. 'Hayır, ben insanım ben malzemeyi yöneten varlığım. Malzeme beni yönetmemeli.' Bunu çocuklarımıza öğretmemiz lazım. Bunu bilgi olarak taşımamız lazım. Uygulamada göstermemiz gerekir. Evimizdeki her malzemeyi kullanırken çocuğun zihnine bunu yerleştirmemiz gerekir. Bunu konuşarak değil. Anlatarak değil, hayatımızda uygulamalarla gösterirsek gençler bunu kavrayacak. Yoksa biz çocuğu yetiştirirken tablete mahkum edip de belli bir yaşa geldikten sonra 'elinde telefonla oynuyorsun, ne konuşmuyorsun?' Yani babayla konuşmayan, anneyle konuşmayan arkadaşıyla konuşmayan... İyi de anne baba birbiriyle konuşuyor mu? O zaman biz önce sohbet edelim, en önce konuşalım. Allah'ın insana verdiği konuşma nimetini doğru kullanalım. Çocuklar da bunu öğrenmiş olurlar." şeklinde belirtti. (İLKHA)