Psikiyatrist Dr. Çağlağan: Depremzede çocukların deprem öncesi hayatının devam ettirilmesi gerekir
Depremden etkilenen çocuklar için en önemli konuların güvenlik, temel ihtiyaçların sağlanması ve korunması olduğunun altını çizen Psikiyatrist Dr. Haydar Çağlağan, çocukların deprem öncesi hayatının devam ettirilmesi, o ortamın hazırlanması gerekir.
Kahramanmaraş depremiyle yaşanan felaketin etkisi Türkiye'nin birçok yerinden hissedilirken, yüz binlerce çocuk bu depremde ciddi travmalara maruz kaldı.
Depremzede çocuklara karşı nasıl davranılması gerektiği ile ilgili açıklamalarda bulunan Psikiyatrist Dr. Haydar Çağlağan, konuyla ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Depremin çok yönlü etkileri olan bir travma olayı olduğunu belirten Çağlağan, "Çocukları biz bir bütün olarak ele almamız mümkün değil. Çünkü çocukluğun evreleri var. Kucaktaki çocukları da gördük, çıkıp konuşabilen, hareket eden çocukları da gördük. Bir de biraz daha genişletirsek ergen olan çocuklar var. Birinci gruptaki 0-3 ve 4-7 yaş gruptaki çocuklar için en temel konu temel ihtiyaçların sağlanması ve korunması yani çocuğun güvenliğinin sağlanması. Çocuğun temel ihtiyaçlarının sağlanması, ondan sonra çocuğun bu durumunun devamlılığının ortaya konulması çok önemli. Tabi burada deprem gibi çoklu etkileri var dedik. Deprem sadece binaları yıkmadı. O çocuğun kardeşini de aldı. Kendisinin herhangi bir organının zedelenmesine veyahut hastalanmasına sebep oldu. Annesi ve babasını kaybetmesine de sebep oldu. O kadar çoklu bir şey ki çocuk, yaşadığı ortamda yaşadığı evden daha farklı bir ortama geçme durumunda kaldı. O zaman çocuklar için 'şunlar yapılacak' demek biraz havada kalır. Çünkü her çocuğun kendine göre özel durumu var. Özel koşullar içerisinde ona göre hareket edilmesi gerekir. Ama burada yine tekrarlıyorum, çocuğun temel ihtiyaçlarının düzenli olarak karşılanması. Bunlar sağlandığı vakit çocuğun becerildiği kadar deprem öncesi hayatının devam ettirilmesi, o ortamın hazırlanması gerekir. Yani çocuk kreşe gidiyor ise arkadaş ilişkileri, öğretmen ilişkileri. Burada çok hassas bir konu var. Anne baba babanın yerini kreşte ve ilkokulda öğretmenler alır. Çocuğun öğretmenleriyle okuldaki durumunun devam ettirilmesi en hassas konuların başında gelir." dedi.
"Çocuklarla sevecen bir şekilde fiziksel temas sağlanmalı"
Psikiyatrist Dr. Haydar Çağlağan
Depremi çocuklara nasıl anlatılması gerektiğini söyleyen Çağlağan, "Koşullara bağlı olarak kısmen anlatılabilir. Bu çocuklara korktuğumuz söylenir mi?' söylenir. Ama söylenirken veyahut ta anlatılırken olayları ajite etmeden anlatmak gerekiyor. Onu yaptığın vakit çocuğun o temel güven duygusunun, korunma duygusunun yaşanması gerekiyor. 'Böyle durumlar olabilir ve biz bunu şu şekilde atlattık veyahut başkası bu şekilde atlattı' tarzında. Çocukla diyaloğu, konuşmayı hangi düzeyde olursa olsun devam ettirmekte kesin fayda var. Oyun dönemi çocuklarında çocuğun mevcut stresini egale etmenin ve azaltmanın en etkin yolu nedir? Oyun döneminde çocuğu oyunla uğraştırmak. Çocuğun geçmişte alışmış olduğu davranışların, mesela belirli saatte beslenme davranışının, belli saatte uyku davranışının onların düzeninin yapılması. Özellikle 0-3 yaş ve 4-7 yaş arasındaki çocukları en çok rahatlatan duygu, onlarla fiziksel temasın sağlanması. Ama böyle yapmacık, televizyonda gördüğümüz gibi değil. Gerçekten çocuğun algıladığı, algılayabileceği temasın yani sevecen olan ilişkinin de çocuğa hissettirilmesi. Çocuk diyecek ki 'şartlar değişti.' Onu kendi bilir. O evlerinin yıkıldığını görür. Çocuk başka bir ortama gittiğini görür. Ama 'benim hayatım da devam ediyor ve bundan sonra da devam edecek.'Gelecek duygusunun da 'ben evimden ayrıldım, kardeşimden ayrıldım. Ama bu ortamdan ayrılmayacağım, bu ortam beni koruyup kollayacak' şeklinde bu duyguların sağlamca verilmesi lazım." ifadelerine yer verdi.
"Çocuklarla birlikte geleceği hazırlayıcı yaklaşımlar sergilemek gerekiyor"
Ergenlik döneminde olan çocuklara karşı takınılması gereken tavırlara değinen Çağlağan, "Ergenlik dönemindeki çocuğun hayatı algılaması, kendisi ile ilişkisi daha belirgin hale gelmiştir. Toplumla ilişkisi daha belirgin hale gelmiştir. Şimdi o çocuklarda ergen olan çocuklarda sorgulama davranışı çok olur. 'Neden böyle oldu, neden yapamadık, neden engel olamadık?' Bu davranışlar daha ön plana çıkar. 'Şunu şöyle yapsaydık, bu böyle olsaydı, şu olmasaydı.' Onlara da makul olan, gerçekçi olan, onların tepkilerini hoş gören, onları cezalandırmayan, onların davranışını aykırı görmeyen ve kabul edici tarzda yaklaşım gerekiyor. Onlar kızar, bağırır, tepki verir. Genç tepki verecek ki genç olsun. Onu anlayışla karşılamak, bundan sonrası için de onların gelecek hayatı için onlarla birlikte geleceği hazırlayıcı yaklaşımlar sergilemek gerekiyor." şeklinde konuştu. (İLKHA)