Filistinli Esirler Su ve Tuz ile İftar Açıyor
İnsanın zor kabul edeceği hikâyeler vardır.
İnsanın zor kabul edeceği hikâyeler vardır. Siyonist işgal rejimi zindanlarında Ramazan orucunun ilk günü iftar için ezan vakti geliyor. Ezan okunuyor. Ancak bunu 67 kez müebbet hapse mahkûm olan esir Abdullah El-Bergusi gibi, açlık grevindeki Ürdünlü diğer esirlerle tek kişilik hücrelerde kalan esirler duyamıyor. Can boğaza dayanıyor. Ne ezan sesi var, ne de yemek. Sadece su ve tuz var. Hâlbuki dışarıdaki Müslümanlar güzel sesle yankılanan ezanlarla iftarlarını açıyor, en güzel yiyecek ve içeceklerden oluşan sofralara oturuyorlar.
Esareti yaşamayanların ve gardiyanların insanlık dışı muamelelerinin doğurduğu acı ortamı görmeyenlerin, Ramazan sofralarına her türlü lezzetli yiyecek ve içecekleri koymadan Siyonist zindanlarda yaşayan bayan ve erkek esirleri, özellikle de açlık grevindeki esirleri ve tek kişilik tecrit odalarına bırakılan esirleri hatırlamaları ve onlarla dayanışmaları gerekir.
Su ve tuz, açlık grevindeki esirlerin Ramazan ayındaki iftar yemekleridir. Bunu da sindirim sistemlerini korumak için kullanıyorlar. Gardiyanlar esirlere baskı kurmak için bazen onlara bunu da çok görüyor. Esirler bu şekilde ağır bir ölümü yaşıyorlar. Cezaevi dışında günler oldukça hızlı geçiyor. Ancak zindanda durum öyle değil. Saniyeler ağır ağır işliyor ve her bir saniye esire yeni bir işkence tattırıyor.
Dünyadaki her Müslümanın, Filistinlinin ve özgür insanın bu insanlara savaş esiri muamelesi yapması için işgal rejimine baskı yapma yolunu bulması, açlık grevindeki esirlerin taleplerini kabul ettirmek, tek kişilik hücrelere konulanların dışarı çıkarılması ve bütün esirlerin Ramazan orucunu birlikte geçirmelerinin sağlanması için girişimlerde bulunması gerekir.
Oruçlu Müslüman kardeşim! Sen her gün Müslümanlara yardım etmesi için Allah’a dua ediyorsun. Hâlbuki esirler Ramazan ayında pis, dar ve yaşanmaz odalarda tutuluyor. Burada onlarca fare ve zararlı haşerat cirit atıyor. Keyfi olarak baskı, arama ve zulme maruz kalıyorlar. Biri Kur’an okuduğunda veya namazda sesini yükselttiğinde kişisel eşyalarına el konuluyor.
Ramazan ayında esirlere yapılan zulüm yakınlarına kadar uzanıyor. Aileler Ramazan sofrasına çocukları olmadan otururken, iftar ve sahurlarını buruk geçiriyor. Bu ayda iki tarafın da sıkıntısı katlanıyor.
Esirlerin içerdeki durumu, dünyadaki şerefli ve onurlu insanlara üzüntü veriyor. Esirlerin yaşadığı sorun, sadece Filistinlilerin sorunu değil. Aksine esirlerin sorunu küresel bir sorundur. Çünkü bu insanlar insanlığın ortak değerleri olan özgürlük, onur ve adaleti savunuyorlar. Esirlerin şahsında somutlaşan insanlığın yüce değerleri her türlü bedeli hak ediyor. Filistin içinde ve dışında kalan Müslümanların imanın en zayıf şekliyle de olsa esirlere yardım etmeleri, onlara dua etmeleri, her iftarda onları hatırlamaları esirlerin onlar üzerindeki hakkıdır.
İşgal rejimi vatandaşlarından biri esir olup, bir tek gün açlık grevine girecek olsa bütün dünya ayağa kalkar. İşgal rejimi her alanda harekete geçer ve onu gündeme getirir. Şalit buna yakın bir örnektir. Hâlâ zihinlerde canlılığını koruyor. Ramazan ayındaki sevabımızı artırmak için kahraman esirlerimizle dayanışma içine girdik mi ve onlar için üzerimize düşeni yaptık mı? Unutmayalım ki Allah dilediği kuluna dilediği kadar ecir ve sevap verecektir.
Halid Maâli/filistinhaber