İnşaat Mühendisi Bilal Kıtay: Bingöl’deki 2003 sonrası yapıları riskli grupta görmüyoruz
Bingöl’de çeşitli kamu ve özel sektörlerde inşaat mühendisliği yapan Bilal Kıtay, Bingöl’deki 2003 depremi sonrası inşa edilen mühendislik ve kontrollük hizmeti almış ruhsatlı yapıları, öncelikli riskli grupta görmediğini dile getirdi.
Bingöl’de 102.0 frekansında yayın yapan Bingöl FM’de Ömer Aşkın’ın hazırlayıp sunduğu Gündem Özel Programına konuk olan inşaat mühendisi Bilal Kıtay, önemli açıklamalarda bulundu.
Kıtay, programda depreme dayanıklı yapıların nasıl olması gerektiğine dair önemli ayrıntılar paylaşarak yapı inşası ve denetim mekanizmasının nasıl işlendiği ve nasıl işlenmesi gerektiğine dair bilgiler verdi.
20 yıllık mühendislik geçmişi olan Kıtay, Bingöl’deki yapılarla alakalı merak edilen konulara açıklık getirdi. 2003 yılında mühendisliğe Bingöl depremi ile aynı zamanda başladığını ifade eden Kıtay, Bingöl’deki 2003 sonrası mühendislik ve kontrollük hizmeti almış ruhsatlı yapıların yönetmeliklerce istenilen deprem performansını sağlayacağını ön gördüğünü belirtti.
Kıtay, Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası afet ilan edilen illerde incelemeler yaptığını ifade ederek, oradaki yapıların maalesef prosedüre uygun olmadığını söyleyerek ölümlerin depremle değil yapı ile alakalı olduğunun altını çizerek yapı denetim mekanizmasının çok yönlü ve sıralı işlendiğini aktardı.
Kıtay, Bingöl’de 2003 sonrası mühendislik ve kontrollük hizmeti almış ruhsatlı yapılar mevcut deprem illerinde olmuş olsaydı Allah’ın izniyle yıkılmış olmayacaklarını düşündüğünü diyerek deprem bölgesindeki özellikle yıkılan yapıların ilimizde bulunan mevcut mühendislik ve yapı denetim kontrollerinden geçemeyeceğini ve ruhsat dahi alamayacağını söyledi.
“Bingöl’ün afet bölgesi ilan edilecek bir sıkıntısı şu an için yok”
Kıtay, son zamanlarda halk arasından gündemde olan Bingöl’ün afet bölgesi ilanı çağrısı hakkında ise, “Afet bölgesi demek, orada bir afet olmuştur ve ciddi sıkıntılar oluşmuştur. Bunun için oraya özerklik verilmiştir. Depreme karşı önlem almak için afet bölgesi ilanı olmasına gerek yoktur. Afet bölgesi ilanının amacı da bu değildir. Afet bölgesi ilanı depremden sonrası yapılacaklarla ilgilidir. Depremden öncesi için bunun hükümet politikası olması lazım. Yerel politika olması lazım. Bunun için bizim afet bölgesi olmamıza gerek yok. Afet ilanı, oluşan afet sonrası bir süreçtir, afet ilanı gerektirmeyen durumda afet ilanı bir hak ihlalidir. Herhangi bir kurum veya bağlı olduğum oda adına değil, şahsi olarak şunu söyleyebilirim ki şu an Bingöl ’ün afet bölgesi ilanı olacak bir durumu söz konusu değil. ‘Bingöl’de bir deprem bekleniyor’ diyenler var ama şu bir gerçek ki Türkiye’nin her yerinde deprem bekleniyor. Dünyanın her tarafında deprem var. Yani deprem bir gerçek ancak depreme karşı tedbirleri almayı öğrenmemiz lazım. Bizler işimizi, mesaimizi, emeğimizi depremden sonra ne yaparız değil, depremden önce ne yapmalıyız durumuna harcamamız gerekmektedir.” dedi.
“Bizler çalışmalarımıza deprem öncesinde başlamıştık”
Kıtay, “Bizler İnşaat Mühendisleri Odası, Bingöl Üniversitesi, Bingöl Belediyesi ve Bingöl Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ortak koordinesinde yürütülen bir çalıştay ile Bingöl’de çalışmalarımıza depremden önce başladık. Ancak yaşanan bu son deprem ile çalışmalarımız daha farklı bir ivme kazanmış oldu. Depremden sona bir bilinç oluştu, bu bilincin unutulmaması ve bu acıların aklımızın bir köşesinde kalmasını isteriz ki bundan sonraki istek ve beklentilerimizi ona göre yönlendirebilelim. Özellikle 2003 depremi sonrası mühendislik ve yapı denetim hizmeti almış binaların risk taşıdığını söyleyemeyiz. 2003 depremi öncesinde inşa edilmiş yapılarımız ile ilgili çalışmalarımız koordineli bir şekilde devam ediyor. 2003 yılı öncesi yapılar ile ilgili bu yapıları kullanan veya bu yapılarda yaşayan vatandaşların bahsedilen bu risk bilinciyle hareket edip ilgili yönetmelik ve mühendislik kontrolleri ile yapılarında riskli yapı tespiti yaptırıp gerekiyorsa kentsel dönüşüm ile binalarını yeni ve sağlıklı yapılara dönüştürmelerinin gerektiğini düşünüyorum.” açıklamasını yaptı.
“Halk, yapılacak veya alacakları yapıları sorgulayarak müteahhitleri daha bilinçli olmaya teşvik etmelidir”
Kıtay, konuşmasında müteahhitlik konusu da ele alarak, “Türkiye’de her meslek grubunun bir okulu bir sertifikası ve bir eğitimi var ancak ne yazık ki müteahhitlik konusunda eğitime dayalı bir program yok. Mesleğini ifa eden Müteahhitlerimizin süreç içerisinde de belirli periyotlar ile gerekli eğitim ve uygulama programları ile güncel kalmalarının önemli olacağını düşünüyorum. Vatandaşların bina alırken muhakkak deprem dayanıklılık durumunu ve yapıyla ilgili raporları da talep etmesi gerekir. Bu durum müteahhidi de daha bilinçli yapılar inşa etmeye teşvik edecektir. Bina alırken sadece görsel bazı detaylara bakıp almamak lazım içerik ve temelini, taşıyıcı elemanlarını ve bazı hayati detayları da sorgulamak lazım.” dedi.
Yaşanan son deprem ile beraber deprem bölgelerinde mühendislik çalışmalar ve raporlar hazırlamak üzere bölgeye gittiklerini ifade eden Kıtay, deprem bölgesindeki illerde yıkılan ve hasar gören yapılar ile alakalı ise şu bilgilere yer verdi:
“Deprem değil yapılar öldürdü”
Kıtay, deprem bölgesindeki yapılar ile ilgili, “Yıkılan yapıları inceledik, maalesef yapım zamanının şartlarına göre nervürsüz demirlerin kullanılması ve betonda istenen standartların olmayışı, deprem bölgeleri için uygun olmayan bina taşıyıcı sistemlerin ve yapım yerlerinin seçilmesi gibi sebepler ön planda idi. “ ifadelerini kaydetti. (İLKHA)