• DOLAR 34.608
  • EURO 36.173
  • ALTIN 2906.696
  • ...
Deprem bölgesinde eğitim alanında ne tür tedbirler alınmalı neler yapılmalıdır?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremde etkilenen illerden biri de Diyarbakır oldu. Millî Eğitim Bakanlığının açıkladığı takvime göre 1 Mart itibariyle aralarında Diyarbakır'ın da olduğu bazı illerde eğitim öğretime başlanacak.

Deprem sürecinde etkilenen öğrenci ve öğretmenlerin başlatılacak eğitim-öğretim sürecine adapte olmaları konusunda gerekli alt yapı çalışmalarının tamamlanması hususunda bir takım önerilerde bulunan Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tekdemir, başta barınma olmak üzere temel ihtiyaçların mevcut veya yeni ikamet adreslerine göre karşılanması ile psikolojik ve sosyolojik desteklerin verilmesine yönelik gerekli ön hazırlıkların yapılmasının sürece katkı sunacağını söyledi.

Başta eğitim camiası olmak üzere depremde hayatını kaybeden vatandaşlar için taziye mesajını paylaşan Tekdemir, "Öncelikle hepimizin ülke olarak büyük bir yıkım getiren deprem felaketiyle karşı karşıya olmamızdan kaynaklı zor günlerden geçiyoruz. Deprem felaketinin neden olduğu vefatlarımız, yaralananlarımız ve her biri trajik hikayelerimiz var. Bizler hayatını kaybetmiş tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. İnşallah ülke olarak hep birlikte bu yaralarımızı sararız. Elbette birçok kamu çalışanıyla beraber eğitimci hayatını kaybetti. Biz de Diyarbakır olarak 7 eğitim çalışanımızı kaybettik. Toplamda 414 vatandaşımızı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz." dedi.

"Normalleşme açısından okulların açılmasını önemli bir eşik olarak değerlendiriyoruz"

Millî Eğitim Bakanlığı'nın açıkladığı bir takvim doğrultusunda 1 Mart itibariyle Diyarbakır'ın içerisinde olduğu bazı illerde eğitim-öğretime başlanacağını dile getiren Tekdemir, "Tabi ki bu kolay olmayacak ama burası bir gerçek ki normalleşmeyi ne kadar erken başlatabilirsek bu travmayı daha kolay atlatabileceğiz veya daha kısa süreli atlatma imkânı elde edebileceğiz. Bu açıdan okulların açılmasını önemli bir eşik olarak değerlendiriyoruz." ifadelerini kullandı.

Depremden kaynaklı çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin baş gösterebileceğine işaret eden Tekdemir, "Bunları tespit edip gidermeye çalışmak için muhakkak oryantasyon eğitimlerini deprem bilinciyle birlikte vermeliyiz. Özellikle okul çağındaki çocuklar, normal çocukluk deneyimlerinin ve dönemlerinin tümüyle dışında bir süreci deneyimlediler." şeklinde konuştu.

Tekdemir, "Yaşanan travmanın elbette bir şiddeti oldu. Bu travmanın türü kişilik özellikleriyle birleştiğinde belki çocuklarda fonksiyonel olmayan birtakım belirtiler meydana getirecek ve bunlar kimi çocuklarda uzun kimilerinde daha kısa süreli olacaktır. Bunun ilişkin bir psikososyal eğitim gerekli olacaktır. Çocukların kaygı, depresyon ve psikosomatik bozukluklarını gidermeye yönelik ayrı bir eğitim elbette şart görünüyor." diye belirtti.

"Okullarımızın dayanıklılık ve sağlamlık testinden geçirilmesi gerekiyor"

Eğitim-öğretime başlayacağımız sırada çocuklarımızın akademik derslere odaklanmaları zaman alabileceğini belirten Tekdemir, öğrencilerin bu süreci sabırla atlatmalarına yardımcı olunması gerektiğini, eğitimin tüm çalışanları ve bileşenleri olarak öğretimin normal rutinini devam ettirme hususunda elbirliği yapması ve tüm çabaları bir araya getirip sürecin normal bir seyir kazanması konusunda herkesin destek vermesi gerektiğine vurgu yaptı.

Yaşanan travmanın çok büyük bir deneyimi öne çıkardığını ve bunun yansıması çok farklı, belki yıllara sarkan bazı sonuçlara neden olacağını söyleyen Tekdemir, "Bizim bu süreci olabildiğince atlatmaya dönük çalışma ve çabalarımızı bir araya getirmemiz çok gerekli görünüyor. Bu açıdan öncelikle bir hasar-tespit yapmamız gerekiyor. Okullarımızın eğitim-öğretime açılmasını bir takvim ölçeğinde değerlendirdiğimizde bütün okulların dayanıklılık ve sağlamlık testinden geçirilmesi gerekiyor. Fiziki açıdan tüm okullar dayanıklı ve sağlam olduğu kesin raporlara bağlanmadan o okulun asla açılmaması gerekiyor. Bu konuda uzman ekiplerin eğitim yapıldığı tüm kurumları sağlamlık testi yapmaları ve bunu kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşmaları yararlı olacaktır." ifadelerini kullandı.

Tekdemir, "Okulların hasar durumunun çok iyi yapılması gerekir. İleride bir takım artı şokların da gerçekleşme olasılığını göz önünde bulundurarak eğitim-öğretime açılmalıdır. Bunu yaparken okulun tüm bileşenleriyle bu durumu paylaşmak ve şeffaf bir şekilde katılımcı ilkesini dikkate alarak yönetilmelidir. Bunun için öğrenci ve velilerin bu süreçten haberdar etmek elzem görünüyor." dedi.

"Çocuklarımız için misafir olarak ikamet ettikleri yerlerde misafir sınıflar açılmalı"

İkamet değişikliğinin oluşturacağı olumlu ve olumsuz etkilere de değinen Tekdemir, "Yaralanan veya il içi ile il dışına yönlendirilmiş çocuklarımız olabilir. Onun için il milli eğitim müdürlüklerinin kesinlikle öğrencilerin tespitini iyi yapmalıdır. Yani il dışına veya içine doğru hareket yaşayan kaç çocuk var? Bu hareketlilik çevreden merkeze yoksa merkezden çevreye doğru mu? Tüm bu tespiti yaparak bir döküm çıkarmalı, çocukların eğitim-öğretim hayatı içerisinde kalmalarını sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Eğer çocuklarımız çadırda hayatlarını devam ettiriyorlarsa çadır sınıflar, misafir olarak ikamet ettikleri yerlerde misafir sınıflar açarak bir şekilde eğitim-öğretime tüm çocukların ulaşabileceği sınırlara genişletmek gerekiyor." şeklinde konuştu.

Bu süreci sadece öğrencilerin yaşamadığını, aynı şekilde öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının da çok ciddi bir şekilde olumsuz etkilendiğinin altını çizen Tekdemir, binlerce kişinin ağır hasarlı evlerden çıkmak zorunda kaldığını ve bunun belki on binlere ulaşan rakamlara tekabül edebileceğini belirterek şunları söyledi:

"Evsiz kalan öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanı arkadaşlarımız olabilir. Bu süreçte onlarında kalabilecek uygun yerler oluşturmak gerekiyor. Eğitim-öğretim sadece öğrencilerle değil aynı şekilde öğretmenlerle de yapılan bir süreçtir. Dolayısıyla öğretmenlerimizin de bu süreçte kalıcı konut bulma ile ilgili durumlar araştırılmalı ve bu konuda yer problemi yaşayan öğretmenlerimize birtakım çözümler üretilmelidir. Bu travmada olumsuz etkilenen öğretmenlerimiz içinde yine psikososyal eğitimler ve destekler verilmelidir."

"Sınava hazırlanan çocuklarımıza birtakım teşvik ve olanaklar oluşturmalıyız"

Diyarbakır özelinde 1 Mart'ta okulların açsılmasını destekliyoruz. Kısmi de olsa mutlaka eğitim-öğretim hayatımız başlamalıdır. Bu takviminin öne çekilmesini değerli buluyor, ötelenmesini çok doğru bulmuyoruz. Mümkün mertebede çocuklarımızın normal rutinli yaşayabilecekleri sürece, hızlı bir şekilde adapte olmalarını gerekli görüyoruz.

"Öğrencilerin ihtiyaçları giderilmeli, eğitim-öğretime adapte olmaları için gerekli olan yan birtakım unsurlar ve faydalar gözetilmelidir" diyen Tekdemir, "Bu noktada öğrencilerimize destek verilirken her türlü ihtiyacını göz önünde bulundurarak gerekirse ders kitaplarının yanında kaynak kitaplar noktasında sınava hazırlanan çocuklarımıza birtakım teşvikler ve olanaklar oluşturmalıyız. Millî Eğitim Bakanlığının destek ve yetiştirme kurslarının yanı sıra gerektiğinde bu tür öğrencilerimiz için birtakım telafi eğitimler yapmak ve ek destekler vermek gerekiyor. Çünkü bu çocuklarımızın derslere akademik odaklanmaları daha geniş bir zaman gerektirebilir. Bu anlamda çocuklarımızı hızlı bir şekilde desteklemek adına çocuklarımızı bu tür faydalarla imkân alanları oluşturmamız gerekir." diye belirtti.

Tekdemir, "Çocuklarımızın mahalle ve okul çevresi değişebilir. Bunları göz önünde bulundurarak çocuklarımızın bulunduğu ortama, sınıfa, okula, yaşadığı travmanın etkisiyle uyum sağlamasını oluşturabilmek için öğretmenlerimizin ve okul çalışanlarımızın daha ilgili olmaları ve özel olarak değerlendirmeleri de yerinde olacaktır." şeklinde konuştu.

"Yatırım programına alınan okulların hızlı bir şekilde bitirilmesi sağlanmalı"

Elâzığ depremi sonrası Diyarbakır'da yıkımı uygun görülen okulların mevcut sürecine değinen Tekdemir, "İhale aşamasına gelen ve yeni yapılan tespitlerle ağır veya orta hasarlı raporlaştırılmış okullarımız var. Bundan ötürü ihale ve sözleşme aşamasındaki veya yatırım programına alınan okulların hızlı bir şekilde bitirilmesinin sağlanması gerekiyor. Çocuklarımızın eğitim-öğretim hayatına sağlıklı ve kalabalık olmayan ortamlarda devam etmelerinde imkanlar oluşturulması gerekiyor. Bu anlamda ağır ve orta hasar durumu tespit edilen okullarımızı çok iyi analiz etmek gerekiyor." dedi.

En önemli önceliğin fiziki anlamda güvenli olması ve çocukların mutlaka güvenli ortamlarda eğitim-öğretime başlamasıyla beraber güvenli olmayan hiçbir sınıf ve okulda eğitim-öğretime başlanmaması gerektiğinin altını çizen Tekdemir, gerekirse bu nokta da farklı önlemler geliştirilebileceğini ve ders süreleri azaltılabileceğini söyledi. (İLKHA)





Bu haberler de ilginizi çekebilir