Diyanet`ten İmsak Vakti Açıklaması
Diyanet İşleri Başkanlığı, "Müslüman astronomi alimleri geçmişten günümüze imsak vakitlerinin hesaplanmasında genellikle `Fecri sadık`ı tespit edegelmişlerdir" dedi
Diyanet İşleri Başkanlığı, imsak vakitlerinin hicri üçüncü asırdan itibaren hesapla belirlendiğini, Müslüman astronomi alimlerinin, geçmişten günümüze imsak vakitlerinin hesaplanmasında genellikle bugün Diyanet İşleri Başkanlığının esas aldığı kriterleri benimsediğini bildirdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı`ndan yapılan yazılı açaklamada, imsak vaktinin belirlenmesi konusunda öteden beri birbirine tamamen zıt iki tür eleştiri olduğu belirtildi.
"Birincisi imsak vaktinden temkini kaldırarak insanların oruçlarını riske attığı yolundaki eleştiridir. Nitekim ülkemizde yayınlanan bazı takvimler temkin süresini kullanmaya devam ettikleri için imsak vaktini Diyanet takviminden 20 dakika önce vermektedirler. Diğeri ise imsak vaktini çok erken belirleyerek insanlara fazla oruç tutturduğu yolundaki eleştiridir" ifadelerine yer verilen açıklamada, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez`in ramazanın başlangıcında gerçekleştirdiği basın toplantısında gerekli açıklamaları yapmasına rağmen her hangi bir açıklama yapılmamış gibi haber ve değerlendirmelerin sürdürüldüğü kaydedildi.
Açıklamada şöyle denildi:
"İmsak vaktinin hesapla belirlenmesi yeni bir hadise değildir. Namaz vakitlerinin hesaplarla belirlenmeye başladığı hicri üçüncü asırdan itibaren imsak vakitleri de hesapla belirlenmektedir. Müslüman astronomi alimleri geçmişten günümüze imsak vakitlerinin hesaplanmasında genellikle bugün Diyanet İşleri Başkanlığının imsakin hesaplanmasında esas aldığı kriterleri benimseyerek `Fecri sadık`ı tespit edegelmişlerdir.
Geçmiş İslam alimlerinin büyük çoğunluğu, imsakin hesaplanmasında Diyanet İşleri Başkanlığının esas aldığı 18º yi benimseyerek `fecri sadık`ı hesaplamışlardır. Bazıları ise daha ihtiyatlı davranmak üzere 19º yi esas almışlardır. 1949 yılında Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki`nin talimatıyla Kandilli Rasathanesinin kurucusu Prof. Fatin Gökmen başkanlığında Kamil Miras, İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen, Eyyüp Müftüsü İsmail Habib Erzen ve Muvaakıt Yusuf Ziya Gökçe`den oluşan komisyon da imsakin belirlenmesi için 19º yi esas almıştır. Ancak Başkanlığımız, 1982 yılında imsak vaktinden temkini kaldırdığı sırada İslamın kolaylaştırma ilkesi doğrultusunda 19º yerine bilimsel bir kriter olan 18º`yi benimsemiştir."
``EN İHTİYATLI GÖRÜŞ TERCİH EDİLDİ``
İslam dünyasının neredeyse tamamına yakınının imsak vaktinin hesaplanmasında Diyanet işleri Başkanlığının imsakin belirlenmesinde esas aldığı ölçüyü benimsediği vurgulanan açaklamada, bu itibarla geçmişteki İslam astronomlarının bu meseleyi anlamadığı, İslam dünyasındaki onlarca İslami Astronomi cemiyetinin bu işi bilmediği, şimdilerde birilerinin bu işi doğru anlamaya başladığı gibi bir sonuca götürecek yaklaşımlarla milletimizin zihninde tereddütler uyandırmaya çalışılmasının isabetli olmadığı belirtildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı`nın, orucun başlangıç vakti konusunda fıkıh kitaplarında yer alan farklı görüşleri bildiği dile getirilen açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"Ancak Başkanlık, sorumluluk sahibi bir kurum olarak fetvaya esas olan en ihtiyatlı görüşü tercih ederek imsak vakitlerini hesaplamaktadır. Başkanlığın bu tercihi, vaktin ilk sınırını tespit esasına dayanmaktadır. Bunu da bilimsel bir kriteri esas alarak gerçekleştirmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, imsakin belirlenmesinde bilimsel bir kriter olarak astronomik tanın başlangıcı olan 18º`yi esas almaktadır. Böyle bilimsel bir kriter ölçü alınmadığı takdirde toplum içinde birliğin sağlanması asla mümkün değildir. Bu hususta bugün şikâyet edilen tablo gibi manzaralar ortaya çıkar. Nitekim günümüzdeki uygulamalarda kimi takvimler imsak vaktini Diyanet takviminden yaklaşık 20 dakika önce başlatırken kimileri Diyanet takviminden bir saatten daha fazla bir süre sonra başlatmaktadır.
Başkanlığımız ibadet vakitlerine ilişkin olarak dile getirilen her türlü görüş ve düşünceyi ciddiyetle takip etmenin bir gereği olarak imsak ve yatsı vakitlerinin bilimsel gözlem yöntemleriyle belirlenmesi için Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü ile ortak bir gözlem projesi yürütmektedir.
Şu ana kadarki gözlemler Ankara Bâlâ ilçesindeki bin 500 rakımlı Beynam ormanları, Bolu`nun Gerede İlçesindeki bin 900 rakımlı Arkut Dağı ile Türkiye`nin güneyinde ve deniz seviyesindeki Mersin`in Anamur ilçesinde yürütülmüştür.
Gözlem çalışmalarının insan gözüne endeksli aletlerle yapılan kısmında sonuca ulaşılmıştır. Buna göre; Başkanlık takvimlerinde hesaplanan imsak vakitleri ile fecirde ortalama tan beyazlığının başlama vakti arasında ise -0.8 +- 3.5 dakika fark görülmüştür. Bu sonuç, güneşin 17.8 derece ufka yaklaştığı zamana denk gelmektedir. Başkanlık takvimlerinde yatsı vakti için güneşin 17º ufkun altına inişinin, imsak vakti için ise güneşin ufka 18º yaklaşması ölçüsünün esas kabul edildiği dikkate alındığında insan gözüne endeksli aletsel rasatlarla yapılan gözlem sonuçlarının Başkanlık takviminde verilen imsak vakti ile örtüştüğü görülmüş ve bu sonuçlar Ramazandan önce Diyanet işleri Başkanımız tarafından halkımızla ve basınımızla paylaşılmıştır.
Gerek aletsel gözlemlerle ve gerek çıplak gözle yapılan rasatlarla ulaşılan sonuçlarda şu ana kadar, günümüzde seslendirilmeye başlayan ve imsakin güneşin 10º ufka yaklaşmasından daha az bir zamana tekabül eden bir vakitte başlatılması yolundaki görüşü destekleyen en ufak bir bulguya rastlanmamıştır. Zaten söz konusu iddia sahiplerinin dile getirdiği görüşleri İslam tarihi boyunca kabul eden hiçbir ciddi ilim insanı olmadığı gibi günümüz İslam dünyasında bu alanda söz sahibi olan hiçbir ilim insanı ve astronom da benimsememektedir."
Şer`î vakitlerin belirlenmesinin, Diyanet İşleri Başkanlığının en önemli vazifelerinden biri olduğu belirtilen açıklamada, en başta ibadetler olmak üzere müminlerin dini hayatı ile ilgili pek çok hususun, şer`î vakitlerle irtibatlı olduğu, yatsı namazı vaktinin sonu, sabah namazı vaktinin ve orucun başlangıcı olan imsak vaktinin belirlenmesinin de bu vazifenin bir parçası olduğu bildirildi.
Açıklamada, halkın ibadet hayatlarıyla ilgili hususlarda bir tereddüt yaşamaması ve bu hususta Diyanet İşleri Başkanlığına güvenmeye devam etmeleri istendi.