İTTİHADUL ULEMA Fetva Kurulu'ndan koruyucu aile açıklaması
İTTİHADUL ULEMA Fetva Kurulu, “Koruyucu aile projesi kapsamında çocuğun bakımını üstlenmek caiz olduğu gibi, bu konuda devletin vereceği maddi desteği amacına uygun olarak kullanmak üzere almak da caizdir.” dedi.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ilde büyük yıkımların yaşandığı, on binlerce insanın hayatını kaybettiği depremde, gündeme gelen konuların başında koruyucu aile geliyor.
İTTİHADUL ULEMA Fetva Kurulu, koruyucu aile ile ilgili açıklamada bulundu. İslam dini, Müslümanlara birbirlerinin ihtiyaç ve sıkıntılarını giderme hususunda yardımcı olmalarını emrettiğine vurgu yapılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
“Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurur, ‘…Kim din kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından birini giderir (Müslim, Birr 58, No: 2580). Yine Peygamber’in (aleyhissalatu vesselam) Müslümanları yetim çocukların bakım ve gözetimine teşvik eden emirleri vardır. ‘Ben ve yetimi gözeten kimse cennete şöyle (işaret ve orta parmağını bitiştirerek) yan yana olacağız (Buhârî, Edeb, 24, No: 6005). İslami açıdan bakıldığında koruyucu aile uygulamasının fıkıhta birebir karşılığı bulunmamaktadır. Dinimizin yetimleri veya yoksulları koruyup kollamaya verdiği önem göz önünde bulundurulduğunda belirli şartlara riayet edildiği takdirde bu uygulamada yer almanın herhangi bir sakıncası olmamakla birlikte büyük mükafatı vardır. Öncelikle nesep bağının korunması, mahremiyet, miras ve evlilik hususuna riayet edilmesi gerekir. Çocukların bakımını üstlenen aile kan veya süt bağı yoksa tesettür ve halvet açısından şer’i kurallara riayet etmelidir. Bakım için alınan çocuk iki yaşından küçükse koruyucu ailenin ya kendisi ya da yakın akrabalarından birinin süt vermesi mahremiyet hususuna çözüm olabilir. Proje kapsamında çocuk ve aile arasında birbirlerine mirasçı olabilecek akrabalık bağının olmadığı durumda taraflardan birinin vefat etmesiyle diğer tarafa mirasın intikal etmeyeceği bilinmelidir. Kaldı ki bu işin öncülüğünü yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı konuyla ilgili yayımladığı sözleşmede, ‘Çocuğun hakları ve yükümlülükleri tamamen koruyucu aileye geçmemekte aile, biyolojik anne-baba hükmünü taşımamaktadır. Çocuk, koruyucu ailenin mirasçısı olamamakla birlikte soyadını da alamamaktadır.’ bilgilerine yer vermiştir (bakınız: ailevecalisma.gov.tr/koruyucuaile). Öte yandan bu proje, İslam’da nehyedilen evlatlık uygulaması ile de karıştırılmamalıdır. Evlatlık uygulaması ‘…evlâtlıklarınızı da gerçek oğullarınız yapmamıştır…’ (Ahzab 4) ayeti ile kaldırılmıştır. Buna göre koruyucu aile projesi kapsamında çocuğun bakımını üstlenmek caiz olduğu gibi bu konuda devletin vereceği maddi desteği amacına uygun olarak kullanmak üzere almak da caizdir.” (İLKHA)