Herkes Elinden Geleni Yapmalı ‘BUGÜNÜN CİHADI DEPREMZEDELERE YARDIM ETMEKTİR’
İTTİHADUL ULEMA Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan, Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen Adıyaman'a gelerek, depremzedeler için herkesin elinden geleni yapması gerektiğini ifade etti. İTTİHADUL ULEMA Üyesi Molla Muhammed Beşir Varol ise depremzedelerin yaralarını sarmanın bugün yapılacak en büyük cihad olduğunu söyledi. Varol, “Bu insanlara sahip çıkmak gerekir. Yardım etmek bugünün cihadıdır.” dedi.
Mehmet Aslan – Şükrü Tontaş
6 Şubat'ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen, merkez üssü Pazarcık 7,7 ve Elbistan 7,6 büyüklüğündeki iki büyük deprem büyük yıkıma neden oldu. Deprem Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa'da yıkım ve can kayıplarına yol açtı. İTTİHADUL ULEMA Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan, depremin etkili olduğu illerden olan Adıyaman'da yardım kuruluşlarını ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi aldı. Kılıçarslan, depremzedeleri yalnız bırakmayan ve bir nebze de olsa yaralarını sarmaya çalışan özellikle Umut Kervanı ve benzeri yardım kuruluşlarının çalışmalarına dikkat çekerek şu açıklamalarda bulundu: "Adıyaman'a geldik. Adıyaman'ın bu kadar zarar gördüğünü tahmin etmiyorduk. Yıkılan binaları gözlerimizle gördük. Ayakta kalanların da hepsi çatlamış. Allah'tan gelen bir musibet olduğu için hamd ediyoruz. İnsanların içerisinde hala insanlık vardır, kardeşlik vardır. Birçok yerden Müslümanlar gelmiş gece gündüz halka hizmet ediyorlar. Özellikle Umut Kervanı, İslami derneklerimiz her tarafta bu milletin hizmetini yapıyorlar. Sıcak yemek yapıyor, yiyecek dağıtıyorlar, tüp veriyorlar.
MÜSLÜMANLARIN HER TARAFA FEDAKÂRLIK YAPMALARI LAZIM
Müslümanların her tarafa fedakârlık yapmaları lazım. Bu millete yardım etsinler, bu milleti bu zor durumdan bir an önce çıkarsınlar. Adıyaman'ın dağları karlıdır, çok soğuktur. Gün be gün sıkıntıları artıyor. Hepimiz birbirimize dua edelim, bu millete dua edelim. Allah onları bu sıkıntıdan bir an önce kurtarsın. Malum bu bela ve musibetler, insanların günahlarının yüzündendir. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesselam), ‘Bir memlekette zina artarsa, açıktan yapılırsa, faiz yenilirse, zekât verilmezse, Allah çeşit çeşit bela gönderir. Tabii bunun içinde iyiler de gidiyor. Peygamber Efendimiz, ‘İyi insanları Allah kıyamet gününde mükâfatlarını verecektir.’ O ki bu depremde enkazın altında vefat etmişse, onlar da şehittir. Peygamberler ve şehitler arasında bir derece vardır. Kendilerine büyük mükâfat vardır. Vefat edenleri Rabbim affetsin, yaralılara da Rabbimin şifa vermesini temenni ediyor, akrabalarına da Rabbim sabır versin. Allah tarafından gelenin önüne insanlar duramazlar. Allah'ın kaderinin önüne geçilemez.
ALLAH BU TÜR BELA VE MUSİBETLERİ BİZİM VE BÜTÜN İNSANLARIN ÜZERİNDEN KALDIRSIN
Allah böyle takdir etmiş. Allah’ın böylesi bela ve musibetleri başımıza göndermesin diye dua edelim. Peygamber Efendimiz sürekli bu tür depremlere karşı dua ederdi. Manevi olarak depreme hazırlıklı olmamız lazım. Maddi olarak binalar yapılırken, betonuna, çimentosuna, demirine dikkat edilmesi lazım. Manevi olarak da sürekli Allah'a dua edilmesi lazım. Allah, ‘bana dua edin, duanızı kabul edeyim’ buyuruyor. Biz de dua ediyoruz ki Allah bu tür bela ve musibetleri bizim ve bütün insanların üzerinden kaldırsın, bir daha başımıza getirmesin. Burada hizmet eden kardeşlerimize Allah selametlik versin."
“SİZİN EN HAYIRLINIZ, İNSANLARA FAYDALI OLANINIZDIR”
İTTİHADUL ULEMA Üyesi Molla Muhammed Beşir Varol ise beraberindeki heyetle birlikte depremin yıktığı Malatya’ya geldi. Burada depremzedeleri ziyaret eden Varol, hayatını kaybedenlerin ailelerine taziyelerini ileterek, musibette karşı sabır edilmesini istedi. Kentte depremzedelere sıcak yemek, gıda, battaniye ve muhtelif ihtiyaç malzemesi dağıtan hayır kurumlarının çalışmalarını yerinde gören Varol, depremzedelere sahip çıkmanın herkesin görevi olduğunu ifade etti. Peygamber Efendimizin “Sizin en hayırlınız, insanlara faydalı olanınızdır.” hadisini hatırlatan Varol, “Bu ülke, bu insanlar bizimdir. Hepsi bizim dostlarımız kardeşlerimiz ve akrabalarımızdırlar. Herkesten daha çok bizim onlara hizmet etmemiz lazım. Onlara sahip çıkmamız lazım. Ayrıca onlar Rabbimiz tarafından yaratılmış kişilerdir. Hepsi Allah’ın kullarıdır. Onlara yardım etmek, sahip çıkmak, görevimizdir. Bundan daha büyük cihat yoktur. Bugün yapılması gereken cihad budur. Bu insanlara sahip çıkmak gerekir. Yardım etmek bugünün cihadıdır. Bundan dolayı bu konuda gevşek olmamamız lazım. Bu bizim için bir imtihandır. Boş konuşan, kuru kalabalık yapan kişilere de kulak vermememiz lazım. Onların fitnelerine kulak asmamalıyız. Allah onları görüyor. Allah onlara yaptıklarının hesabını soracaktır.” dedi.
İNSANIMIZA, MİLLETİMİZE VE ÜLKEMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ
“Bizler Allah için ihlaslı bir şekilde kendimize, insanımıza, milletimize ve ülkemize sahip çıkmalıyız.” diyen Varol, “Bugün yapmamız gereken budur. Allah hepimizin gayretini ve cehdini arttırsın. Allah’u Teala bizi gafletten uyandırsın. Hem maddi hem manevi olarak milletimizi aslına döndürsün. Bu musibetleri uyanmanıza, milletimizin uyanmasına vesile kılsın. Allah bizi yardımsız bırakmasın. Bizi nefsimize teslim etmesin. Allah bize lütuf ve keremi ile muamele etsin.” niyazında bulundu.
“ALLAH BİZİ GAFLET UYKUSUNDAN UYANDIRMAK İSTİYOR”
Bu musibetlerin bazı insanlar için rahmet, bazıları için de azap vesilesi olduğuna vurgu yapan Varol, şunları kaydetti: “Bu musibetlerin başımıza gelmesi Allah’ın bizi sevdiğinin bir nişanesidir. Peygamber Efendimiz bir hadisinde, ‘Allah bir insanı severse, onun başına bir musibet getirir.’ buyurmaktadır. Allah bir kavim ve bir milleti seviyorsa, onun başını musibet getirir ki o kavim ve millet onu hatırlasın. Eğer Allah birinin başına musibet getirmiyorsa, onu kendi başına bırakmıştır. Çünkü biz gafletteyiz. Allah bizi gaflet uykusundan uyandırmak istiyor. Tabii ki bu musibetler bazı insanlar için rahmet, bazı insan için de azaptır. Gaflet uykusundan uyanmayan insanlar için bu musibetler azaptır. Fakat birçok insan için rahmettir. Çünkü bu musibetler vesilesiyle o insanlar, Allah’ı tekrardan hatırlıyor, Allah'a yöneliyor ve gaflet uykusundan uyanıyorlar. Bu şekilde baktığımızda da bu musibetler rahmettir. Burada yardımda bulunan insanlara ve yardım elini diğer insanlara uzatanlar içinde bu rahmettir. Cennetin kapıları onlar için açılmıştır. Enkaz altında canını veren, enkaz altında rahmet eden insanlar da şehit mertebesindedir. Onlar için de bu rahmettir. Çünkü onlar da şehadet mertebesini alıyorlar. Bu tür musibetlerde vefat edenler eğer imanlı biriyse şehit mertebesinde sayılıyor. Allah muhafaza etsin imanı olmayan insanlar için bu musibetler azaptır. Allah bizi gaflete düşenlerden eylemesin. Bizi bu musibetlerle bir kez daha imtihan etmesin, bize yardım etsin.”
(İLKHA)