Konteynerler neden zamlandı?
Türkiye’yi sarsan Kahramanmaraş depremi öncesi 30-50 bin TL arası fiyatla satılan konteynerler depremden sonra birden zamlandı.
Hürriyet yazarı Sefer Levent zammı köşesinde kaleme aldı:
Sosyal medyada konteyner üreticilerine yönelik eleştirileri henüz okumuştum ki Antalya’dan bir konteyner üreticisi, arkadaşım aracılığıyla bana ulaştı. Antalya merkezli Türkiye’nin en büyük konteyner üreticilerinden olduklarını söyleyen şirket temsilcisinin sözlerini aynen aktarıyorum. Vatandaş konteyner beklerken, yardımseverler çırpınırken deprem fırsatçılığı yapan alçaklar araştırılıp cezalandırılmalı. Konteyner üreticisi, hammadde üreticisi, tedarikçi vs yapılan zamların sorumluları kimlerse ortaya çıkarılmalı...
İşte konteyner üreticisinin anlattıkları:
- Deprem bölgesine ilk günden itibaren 2000’den fazla konteyner gönderdik. Bunların 200’ünü bizzat firmamız bağışladı, kalanını sosyal yardım kuruluşları ve kamu kuruluşları aldı. Depremin ilk dört günü 27 bin TL+KDV’ye boş, 37 bin+KDV’ye WC, duş, mutfaklı dört kişinin yaşayabileceği çatılı konteyner satıyorduk. Ancak beşinci gün zam yapmak zorunda kaldık. Çünkü elimizdeki stoklar tükenip yeni konteyner üretmek için hammadde almaya kalktığımızda tüm kalemlerin zamlandığını gördük. Yeni konteyner üretmek için aldığımız 108 kalem mal yüzde 20’den yüzde 150’ye kadar zamlanmıştı. Örneğin konteynerlerin zemininde kullandığımız muşambaların metrekaresi 2 Euro’dan 5.5 Euro’ya çıkmış. Yalıtım levhalarının metrekaresi ise 180 TL iken 300 TL’nin üzerine yükselmiş. Pencereler, kasalar, kapılar, elektrik ve sıhhi tesisat malzemeleri gibi çok fazla kalemde zam var. Mecburen beşinci gün zam yaptık. Boş konteyner 33 bin TL + KDV oldu, donanımlı konteyner ise 45 bin 500 TL. + KDV.
DEMEK Kİ NEYMİŞ…
-Demek ki neymiş... Önüne gelen müteahhitliğe soyunmamalıymış. Binaların tepelerine reklam için kocaman tabelalara isim yazmakla müteahhit olunmuyormuş. Müteahhitlik sorumluluk istiyormuş.
-Demek ki neymiş... Süslü alüminyum korkulukların, siyah camların, lüks malzemelerin, 4+1’lerin hiçbir önemi yokmuş. Apartmanların, dairelerin modernliği, dış görünüşü, vs önemsizmiş. Apartmanın depreme dayanıklığı, nereye kurulduğu önemliymiş.
-Demek ki neymiş... 1999’dan sonra inşa edilen apartmanlar, evler depreme dayanıklı olmayabiliyormuş. Gözünü para bürümüş müteahhitler ve sorumsuz yöneticiler deprem gerçeğine gözünü kapatabiliyormuş.
-Demek ki neymiş... Vatandaş olarak en başta bizler, oturacağımız evi, kalacağımız oteli, içinde bulunduğumuz konutu, işyerini araştırmadan adımımızı atmamalıymışız.