İşgalcilerin Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıda biri yaşlı kadın olmak üzere 10 Filistinli, Kudüs'ün doğusundaki Ram bölgesinde yaptığı saldırıda ise 1 Filistinli şehit oldu. Siyonistlerin son saldırılarıyla birlikte yılbaşından bu yana 30 Filistinliyi şehit ettiği öğrenildi.

Saldırılar sonrası dünyanın dört bir yanından tepkiler gelirken, Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneği de konuyla ilgili yazılı basın açıklaması yaptı.

"İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya saldırılar başladı"

Yapılan açıklamada; "Filistin dün yeni zulümlere uyandı. İşgal güçleri Batı Şeria'nın kuzeyinde bulunan Cenin Kampına kanlı bir saldırı düzenledi. Sabah erken saatlerde bir tanker içerisine gizlenmiş onlarca işgal askeri, kampların içerisine gizlice girip sessiz bir katliam yapmayı planlamaktaydı. Filistinli yerleşimcilerin kamplara gizlice girmeye çalışan infaz ekibini fark etmesi üzerine, tanker içerisindeki gizli işgalcilere destek olmak için kampların dışında bulunan onlarca işgal askeri yaylım ateşi yaparak sivil kamplara baskında bulundu. Bu baskında sivil, kadın ya da çocuk ayrımı yapılmadan açılan ateş sonucu 10 kişi acımasızca şehit edildi. 20 kişi ciddi şekilde yaralandı ve 4 kişinin durumu da giderek ağırlaşıyor. Netanyahu Hükümetinin aldığı kararlar doğrultusunda, Filistin'de Yahudi olmayan hiçbir sivil, can güvenliği taşımıyor. Terör devleti israilin alışkanlık haline getirdiği kutsal gün ve gecelerde saldırma ve katletme geleneği, bu Regaip Günü'nde de devam etti. Müslümanlar için en kutsal günlerden biri olan Regaib Kandilinde, Cenin kampına yapılan operasyon sonrası, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya saldırılar başladı. Dünyanın hiçbir yerinde siviller mermilerin hedefi haline gelemez. Bu bir insanlık suçudur." denildi.

"Kamp baskınları insanlık suçudur, bu suç cezasız kalmamalıdır"

Siyonistlerin, Türkiye ve diğer Arap ülkeleri ile siyasi yakınlaşmanın verdiği koruma kalkanı ile zulmüne devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada; "Müslümanları katlederken attığı sevinç çığlıkları ile ne kadar istikrarsız ve güvenilmez olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Davos'ta, Mavi Marmara'da ve sonrasında yaşanan tüm süreçte şunu net bir şekilde öğrendik. İsrail bürokrasinin, siyasetin, istikrarın ve barışın karşısında tutum sergilemektedir. İsrail yapısı gereği kan, gözyaşı ve baruttan beslenmektedir. Cenin ve Shuafat Kamplarına yapılan baskınlar bir insanlık suçudur, bu suç cezasız kalmamalıdır. Türkiye'de bulunan tüm siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, cemiyetlere, derneklere, vakıflara ve halkımıza sesleniyoruz. İsrail bir terör devletidir! Bu terör devleti ile yakınlaşma çabaları, Türkiye'nin Ortadoğu'da üstlendiği 'Barışa Elçi Olma ve İstikrarı Sağlama' misyonunun önündeki en büyük engeldir. İsraile karşı ekonomik ve siyasi bir boykot artık vazgeçilmezdir." ifadelerine yer verildi. (İLKHA)