Deney başladığında 45-66 yaş arasında olan grubun ilerleyen yıllardaki yaşları 70-90'lara yükseldi.
Araştırmacılar deneklerin kanındaki sodyum oranını gözlemleyerek ortalama su tüketimlerini kayıt altına aldı. Zira bir kişinin kanındaki sodyum seviyesi ne kadar yüksekse, su tüketiminin de o kadar az olduğu anlamına gelmekteydi.
Verilere göre kanında litre başına 144 milimolden daha fazla sodyum yoğunluğuna sahip olanların fiziksel yaşlılık belirtisi gösterme oranı daha düşük sodyum yoğunluğuna sahip olanlara kıyasla yüzde 50 daha fazlaydı. Söz konusu fiziksel yaşlılık belirtileri ise yüksek kolestrol, şeker, kuru cilt, göz çevresinde kırışıklık olarak sıralandı.

Bilim insanları ayrıca, kanında daha fazla sodyum bulunan, yani günlük tüketmesi gereken su miktarını yakalayamayan kişilerin erken ölüm riskinin yüzde 20 daha fazla olduğunu ortaya koydu. Buna göre az su tüketen kişilerin diyabet, kalp yetmezliği ve bunama gibi hastalıklardan muzdarip olma ihtimali de daha fazlaydı.

Kalp, Akciğer ve Kan Ulusal Enstitüsü'nde araştırmacı olarak görev yapan ve bu araştırma makalesinin yazarı Natalia Dmitrieva, NBC News'e yazdığı bir e-postada "Yaşlandıkça ve vücuttaki çeşitli dokularda hasarlar biriktikçe bu hastalıklara yakalanma riski artar" ifadelerini kullandı.

Avrupa Sağlık Dergisi'nde yayınlanan bir diğer araştırmada Dmitrieva ve diğer bazı araştırmacılar, susuz kalmanın kalp yetmezliği riskini arttırdığını tespit etmişti.
ABD Ulusal Bilim, Mühendislik ve Tıp Akademileri'ne göre günde 8 bardak su içmek yeterli görülse de sağlıklı bir kişinin ortalama su ihtiyacı ancak erkeklerde 15.5 bardak (3.7 litre), kadınlarda 11.5 (2.7 litre) su ile karşılanabiliyor.